43. Son Dokunuşlar

17K 1.2K 402
                                    



2 Hafta sonra    

Nazenin sabah annesiyle kahvaltı yaptıktan sonra dışarıya çıktı. Bugün Hüsamettin'inin evlerine gidecekti kız kardeşiyle aklındakileri konuşmak istiyordu. Sabah serinliğinde mahallenin yollarını adımladı. Yaz mevsimin geldiği belli oluyordu. Çiçekler göz alıcı renkleriyle mahalleyi süsleyerek tabloya dönüştürüyordu. Çiçek kokuları sarmıştı her yeri Nazenin derince soludu bu kokuyu çok seviyordu. Gideceği evin bulunduğu dar sokağa girdi. İpeklerin yanındaki evin demir kapısını açıp yemyeşil bahçeye adımını attı.

''Aman efenim kimler gelmiş ? Gözümüz yollarda kaldı Nazenin Hanım'' Hüsamettin kollarını iki yana açarak sarıldı arkadaşına. Dostça sarıldıktan sonra bahçedeki masaya buyur etti.

Hüsamettin'in annesi Melek de gelip Nazenin'e 'hoşgeldin' diyip sarıldı. Masaya oturduktan sonra sohbet etmeye başladılar. Melek Hanım kına ve düğünle ilgili eksikleri olup olmadığını yardım edebileceği bir şey varsa çekinmeden haber vermelerini söylüyordu.

''Annem haklı kadim dostum yardım edebileceğimiz, yapmamız gereken bir şeyler varsa söylemen yeterli biliyorsun yardım destek ekibi olarak hazırız'' sözlerinden sonra yumruğunu havaya kaldırıp salladı Hüsamettin.

Nazenin gülümseyerek arkadaşına baktı. ''Melek teyze, Hüsamettin çok sağolun her şeyi hallettik sayılır. Annemler, kızlar hepsi benden önce hallediyorlar. Sizlerden tek isteğim kınada ve düğünde yanımızda olmanız mutluluğumuza şahitlik etmeniz.''

''Gelicez tabiki güzel kızım sizleri yalnız bırakmayız.''

''Hüsamettin'siz düğün olur mu hiç Nazenin ? Düğününüz için çok güzel fikirlerim var bizzat Halit bayılacak '' tüm dişlerini göstererek sırıtıyordu Hüsamettin. Dostu evleniyordu düğünü coşturması şarttı.

''Halit seni bayıltmasında Hüsamettin dikkat et. ''

''Valla gül gibi kızımızı veriyoruz katlanacak enişte bey.'' Nazenin bu sözlerden sonra başını iki yana sallayıp güldü. İçinden düğün günü için Halit'e sabırlar diledi. Delireceği şimdiden belli olmuştu çünkü Hüsamettin'in gülüşü Erol Taş'ın kahkahalarını aratmıyordu.

Sohbetlerine devam ederlerken evden elinde tepsiyle çıkan Aysu göründü, beklediği kişi geliyordu. Minyon bir tipi vardı Aysu'nun. Turuncu mu açık kumral mı seçemediği uzun saçlarını açık bırakmıştı. Su yeşili gözleri yanaklarındaki çillerle uyum içerisindeydi. Gözleri aşağılara inince bir şey dikkatini çekti Nazenin'in Aysu'nun yürürken sol bacağı aksıyordu daha önce gördüğünde fark etmemişti ya da şimdi kapri pantolan giydiği için belli olmuştu. Belki de düşüp burkmuştu bilemedi. Kendilerine doğru gelirken aksaması dışında yürüyüşünde sorun yok gibiydi bir kez adım atmada zorlanmıştı gördüğü kadarıyla.

''Hoşgeldin Nazenin abla''

''Hoşbuldum Aysucum'' yerinden kalkıp sarıldı kıza.

Aysu'nun getirdiği kahve ve tatlıyı Hüsamettin herkesin önüne koydu. Kardeşine kendi yerini verip diğer sandalyeye geçti.

''Aysucum ben seninle bir konu hakkında konuşmak için geldim''

Aysu meraklı gözlerle baktı devam etmesi için başını usulca salladı.

''İpek söyledi fotoğrafçılık bölümünde son senenmiş bu sene mezun oluyormuşsun, çektiğin fotoğraflarda çok güzelmiş. Biliyorsun kınam ve düğünüm var istiyorum ki bu özel günümden bir sürü hatıra kalsın elimde sevdiklerimizle anılarımız olsun. Yani anlayacağın bir fotoğrafçıya ihtiyacım var." Umut dolu gözlerle Aysu'ya baktı Nazenin.

NEREDESİN SEN? (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin