48.Sevince

21.7K 1.2K 518
                                    


~~

Nazenin gözlerini açtığında karanlık odaya pencereden sızan minicik bir ay ışığı dolduruyordu içeriyi. Kolları arasında olduğu adamın göğsüne sırtını yaslamış elleri karnının üstünde birleşmişti. Saçlarından gelen kendine ait şampuan kokusu doluyordu burnuna. Boynuna sokulan baş ile derin bir nefes alıp başını yasladı sevdiği adamın başına. Bedeninde tatlı bir yorgunluk ve sızı hakimdi.

Çok değil 2 saat öncesi yaşananlar aklına gelince yanaklarının ısındığını hissediyordu. Kendisini bir kenara bırakıp bu gece rahat hissetmesi için her şeyi yapmıştı kocası. Kalbiyle dokunmuştu tenine. Sevdasıyla öpmüştü her zerresini. Teşekkür eder gibiydi sevmesi. İncitmemek için her şeyi yapmıştı eşi.

Huzurla gözlerini kapadı Nazenin. Sahi ne çok beklemişti bu adamı. Halit'i görür görmez hissetmişti kalbinde atan yepyeni duyguyu. Alışık olmadığı çarpıntıları, dengesiz ruh değişimleri. Hissettiği duygunun peşinden gitmişti yılmadan. Üzülmüştü, acı çekmişti ama şimdi sevdiği adamın kollarındaydı. Gidilen hangi yol güllük gülistanlıktı ki ? Hele ki sevda yolu? Hangi sevda çok sevdik mutluyuz hiçbir sorunumuz yok şeklinde ilerliyordu ki ? Ya da hangi sevda kolay başlıyordu? Sabretmek, inanmak, vazgeçmemek gerekiyordu sevda yolunda yürümek için.

Sabretmek, inanmak, vazgeçmemek gerekiyordu ama en önemlisi de, sevda yolunda yürümek için sevdiğin kişinin gözlerinde görebilmekti kendini. Sevdiğinin kalbinin senin için küçücük de olsa atması bile yetiyordu bu zahmetli yolu yürümek için.

İşte Nazenin bunu hissetmişti Halit'te. İlk başta Halit istemediğini söylesede dil her zaman doğruyu söylemezdi. Kalp ve göz çıkarırdı gerçekleri ortaya. Ele verirdi tüm duyguları. Halit'in gözlerinde görmüştü, hiç vazgeçer miydi ? Şimdi ise iyi ki diyordu iyi ki vazgeçmemişim.

Halit duygularının sesini açtığında kendisine geldiği günü ise hiç unutamıyordu. Duygularının sesini bir yere kadar susturabilirdi insan. Bir yere kadar mantığıyla hareket edip kalbine kilit vurabilirdi. Ama bir süreden sonra ne duygular susardı ne de kalp kilit tutardı.

Boynunda hissettiği dudaklarla gülümsedi. Belindeki eliyle daha çok kendisine çekti Halit.

"Canım" yatakta doğrulmuştu Halit.

Nazenin, eşinin karışmış saçlarını eliyle düzeltti. "Efendim canım."

"Neden uyumuyorsun ? Ağrın mı var güzelim? Bu yüzden mi uyanıksın?"

Elini yüzüne götürüp okşadı. "Hayır canım iyiyim. Nedeni yok bir anda uyandım."

Halit ikna olmamış gibi bakıyordu. "Naz'ım iyisin dimi doğru söyle. Bak ağrın varsa ve söylemiyorsan..."

"İyiyim dedim ya Halit sadece birden uyandım."

"O zaman seni uyutalım." Halit yeniden yerine yatıp Nazenin'i kendisine çevirdi. Başını göğsüne yasladı bir koluyla sarılırken diğer koluyla da saçlarını okşuyordu usulca. Küçük öpücükler konduruyordu saçlarına, yüzüne, açıkta kalan omuzlarına.

Nazenin saçlarındaki ellerle, tenindeki öpücüklerle mayıştığını hissediyordu. Göz kapakları istemsizce kapandı. Sevdiğinin kollarında huzurlu bir uykuya geçmişti.

Halit kollarındaki uyuyan kadına bakıp derin bir iç geçirdi. Bu gece Nazenin'in tenine dokunduğunda öleceğini hissetmişti. Duygularının hepsi kalbine içine sığmıyor taşıyordu sanki. Yapacağı en ufak kontrolsüz davranışı  bütün gecelerini mahvederdi ve karısını kendinden uzaklaştırabilirdi. İncitmemek adına olabildiğine dikkatli davranmaya özen göstermişti.

NEREDESİN SEN? (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now