~BÖLÜM~ (4)

19.7K 824 626
                                    

İyi okumalar...

Şaşkın bakışlarım Hüseyin amca ile buluştu kalbimin içinde çıt eden bir ses duydum, ardından sızım sızım sızlayan bir kalbin soluğu kesildi. Hayal kırıkları kalbime aniden saplanırken dolmak için gözlerim ile kendimi sıkmaya başladım. Ruhuma örülen bu ihanet duygusu tüm hücrelerimde kalıcı iz bırakıyordu. Göz göze geldiğimiz anda üzgünce kafasını iki yana salladı. Bunu bana nasıl yapabildiğini bilmiyordum. Bizim aramızda bu konunun kapandığını sanıyordum. Seher abla nasıl öğrenebilirdi bunu? İstemediğimin üzerine bastığım halde bunu Seher'e yetiştirmesi canımı yakıyordu.

"Öyle bir şey yok. Kimden duyduysan yanlış aktarmış sana, evlenmiyorum." Seher'in suratında ki gülümseme saniyesinde solarak yerini saf nefrete bıraktı.

"Yalan söyleme bana hem çokta zenginlermiş. Kırk yılda bir turnayı gözünden vurdun aferin kız." Elimle alnımı ovalayarak Hüseyin amcaya döndüm. Gözlerimde acının izleri beyan olurken hislerim çukurun dibine saplanmıştı sanki. Canım yanıyordu ve ben acımı ardımda yaşıyordum.

"Bu konuya net bir şekilde açıklık getirerek kapattığımızı sanıyordum fakat görüyorum ki kapanmamış. Tekrar ediyorum ben evlenmiyorum, nokta!" Ses tonum yaşadığım hayal kırıklığına inat yükselirken Seher'in öfkeli gözleri üzerimde dolanıyordu.

Hüseyin amcam, başını ellerinin arasına aldı. Bir cevap vermedi bana, böylelikle ben daha da umutsuzluğa kapılırken Sibel'in sesi çınladı kulaklarımda. "Seni kim ne için beğendiyse artık, bilemeyeceğim." Kulaklarımın her bir hücresinde uğuldayan kahkaha sesi ile derin bir nefes aldım.

Sinirle gözlerimi kapattım. Sakin olmam gerekiyordu. Onlara şöyle bir baktığımda, ne dersem diyeyim hiç bir işe yaramayacağını anladım. Nefesimi boşa tüketmeye gerek yoktu kafamı sağa sola sallayarak arkamı döndüm. Hızlıca merdivenleri tırmandım sinirden artık gözüm hiçbir şey görmüyordu.

"Nereye gidiyorsun?" Seher'in cırtlak sesi ile odama giderken cevap verdim.

"Odama gidiyorum." Bıkkın bir şekilde iç geçirdim.

Odamın kapısını açarak içeriye girdim ışığı açmadan üzerimde kurumak üzere olan ıslak kıyafetlerimi çıkararak mavi kalpli yün pijama takımımı giyindim. Odadan çıkarak banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Yorgunluk başıma vuruyordu artık, kendimi yatağa bıraktım. Beynimin içinde binlerce ses kavgaya tutmuştu kafamın her santimi farklı bir acı ile kavruluyordu.

Bugün çok yorulmuştum. Tüm gün boyunca Hüseyin amcadan kaçmıştım resmen. Hüseyin amca bana bu teklif meselesini tekrardan açmasın diye tüm tamirhaneyi temizlemek zorunda kalmıştım. Ne kadar çabalarsam çabalayayım yine de sonuç aynı olmak zorunda mıydı? Karısına yetiştirmiş, benim ona olan güvenimi ezip geçmişti. Dönüp dolaşıp aynı konu yine ayağıma takılıyordu. Hayatımda ki en büyük hayalim evet, okumaktı ki bunu ileride gerçekleştirmek içinde elimden ne geliyorsa yapacağım da ileride açıktan üniversite okumak istiyordum.

Ben bu koşullar altında bile zorlanırken bu teklif çok adice bir teklifti. Kendimi satmamı istiyorlardı resmen. Birinin hayatına girip ona bakmam ve kendi hayatımı kazanmamı istiyorlardı.  Ben bu şekilde okumak istemiyordum. Böyle bir teklifin mantıklı tarafı dahi yoktu. Boğazıma sarılan bir ip hissediyordum kader ipi nereye çekerse oraya sürükleniyordum sanki. Okumak için biri ile evlenmek zorunda kalmak...

Zaten benim alnımda da okumak için evlenecek koca aranıyor klişesi yazıyordu ya. Ağlayacağım yerde gülüyordum aşağıdan yükselen bağırış sesleri ile derin bir nefes aldım. Sesleri umursamamaya çalışarak gözlerimi kapattım. Bir acı kaplıyordu her yerimi, karanlıkta kaybolan bir eşyayı aramak gibi umut arıyordum.

AŞK'IN NAZ'I (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now