ÖZEL BÖLÜM (2)

19.5K 568 75
                                    

Media: Ateş Demirsoy

Merhaba arkadaşlar bu sadece özel bölüm ikinci kitap bu şekilde değil. Hep yorumlarda o kadar şey yaşandı nasıl böyle oldu falan yazmışsınız ilk kitap final yaptı ve bende ilk kitapla ilgili hayalimi yazdım bunu bilin yeterli. Seviliyorsunuz♥️

İyi okumalar...

On beş dakikadır yürüyorduk. Elim, Ateş'in elindeyken kalbimde hissettiğim güven duygusunu anlatacak hiçbir sözüm yoktu. Onunla el ele yürümek. Hayallerimde bile olmayacağından emin olan ben, onun için öldüğü adamın ellerini tutuyordum. O kadar yaşadığımız şeyden sonra bu imkansız gibiydi.

Hele ki Banu'dan sonra imkansız sanıyordum. Ama değilmiş. Gözlerimin içi gülerken kafamı Ateş'e çevirdim. Yüzünde ki huzurlu ifade ile önüne bakıyordu. Ne kadar bakarsam bakayım doyamıyordum bakmaya.

"Nereye gidiyoruz?" dediğimde kafasını çevirerek mavi gözlerinde kaybolmamı sağladı. Aslında benim gökyüzüne ihtiyacım yoktu. Benim gökyüzüm Ateşti.

"Az kaldı." Diye gülümsediğinde nereye gittiğimizi söylememesi daha da meraklandırmıştı beni.

"Ayaklarım ağrıdı." Diye bir yalan attığımda duraksadı.

"Taşıyabilirim istersen." Dediğinde nereye gittiğimizi bilmiyordum. Eğer gidecek yolumuz daha varsa bu ona eziyet olurdu çünkü yorulurdu.

"Hayır." Dediğimde elleriyle yüzümü avuçladı. Gülümseyerek bana eğildiğinde ellerimi zorda olsa göğsüne koyarak hafif ittirdim.

"Fırsatçı." Diyerek gözlerimi kaçırdığımda oflama sesi işitti kulaklarım. Ne vardı izin versen bir kere öpmesine diye kendi kendime mırıldanırken, suratım asılmıştı. Neden her şey güzel giderken aramıza soğuk duvarlar örtüyordum ki ben. İntikam diyen iç sesime hak vererek boş vermeye çalıştım.

Kalp atışlarım buna müsaade etmezken elimin tutulması ile tekrar yürümeye başladık. Ateş, sessizliğini koruyordu. Benden bıkar mı diye bir korku saplandı kalbime. O kadar olaydan sonra beni bırakıp gitme düşüncesi yaktı içimi. Ona koyduğum mesafeler ile benden sıkılmasından korkuyordum.

Ne olursa olsun bu tatile eğlenmeye gelmişken, bunu kendim bozamazdım. Bunları es geçerek etrafımı incelemeye başladım. Güneş, tepeye dikilirken sıcağı terlememize neden olmuştu. Etrafta dolaşan cıvıl cıvıl insanlar ile gülümsedim.

"Geldik." Ateş'in sesi ile geldiğimiz yere baktığımda şaşkınlıkla ona baktım.

"Bisiklet mi süreceğiz?" diye sevinçle sorduğumda, Ateş gözlerini kısarak gülümsedi.

"Aslında ben süreceğim, sen de keyfine bakacaksın. Olur mu?" diyerek göz kırptığında şu hareketine içim gitti.

"Pekala, haydi." Demem ile önden geçmem için ellerini öne uzattı. Gülümseyerek bisikletlere bakarken Ateş'te bisikleti kiralamakla meşguldü.

"Haydi, seç birini." Dediğinde açık mavi renkteki bisikleti işaret parmağım ile gösterdim. Ateş bisiklete yerleşirken bende yanında duruyordum.

Belimden beni kavrarken, çocukmuşum gibi kaldırarak önüne oturttu. Ben hem heyecan hem neşeyi aynı anda hissederken Ateş, pedalları çevirmeye başlamıştı bile. Bodrum sokaklarını sevdiğimin sürdüğü bisikletle gezerken, gerçek mutluluğun onun yanımda olması olduğunu fark ettim. Bir saatlik bisiklet yolculuğumuzun sonunda Ateş, deniz kenarında durmuştu. Öğlen saatlerinin etkisi ile sıcaklar kendini daha da gösterirken, Ateş elini uzatarak bisikletten indi.

AŞK'IN NAZ'I (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now