BÖLÜM (11)

16.5K 639 199
                                    

İyi okumalar...

Zifiri karanlıkta yürürken aniden etrafın aydınlatılması gibi heyecanlıydım. Saatler geçmesine rağmen her an bir aksilik çıkacak diye ödüm kopuyordu. Ateş'in iki saate yakın süredir fizik tedavi odasında olması hem mutlu olmama neden olurken hem de bir anda bir korku salıvermişti içimde. Nedenini bilmez bir şekilde bu korku gerginliğim ile eş zamanlı olarak ilerliyordu. Ateş'in her an vazgeçecek düşüncesi beynimi kemiriyordu.

Dün akşam Mehmet Bey ile yaptığımız konuşmada oğlunun hayatından endişe etmesi sonra benim Ateş üzerinde olan etkim...

Ateş üzerinde bir etkiye sahip olduğumu düşünmüyordum. Duygusal anlamda bir etki yaratmadığımdan emindim. Ateş'in ruhu hala küçük bir çocuk kadar masumdu. Bundan emindim. Çevresine her bulduğu fırsatta saldıran bir çocuktu. Kendi acısını gizlemek adına başka acılar yaratan çocuktu Ateş. Ona yön gösterecek biri lazımdı Benim de yapabileceğim tek şey onun yönünü bulmasına yardım etmekti.

Aynı karanlık sokaklardan geçmesini önlemek sapmadan yolunu bulmasını sağlamaktı Pes etmemeyi öğrenmeliydi.

Ona daha fazla ne kadar yararım dokunur bilemesem de kararından vazgeçmemesini sağlayacaktım. Beni yakmaya devam etse de beni cehennemin dipsiz çukuruna yollamak için uğraşsa da yardım edecektim ona. O kötü olmak için uğraşan ama hiçbir zaman kötü olamayanlardandı.

Belki şu anlık bana iyi davranıyor olabilirdi. Hissediyordum Bir süre sonra eski Ateş olmak için kanat çırpacaktı. Bu sefer onu engelleyen ben değil kendi benliği olacaktı. Hayat çok kısaydı. Bazen daha sert olsam diyordum zaman zaman ama o zamanda kendim gibi olamayacağımın farkına varıyor ve kendin ol diyordum. Pes etmek için çok yol oluyordu, rampa çıkarken düştüğümde sessizce yoluma devam ederken yorulduğumda çaresiz kaldığımda.

Pes etmenin kolaylık olduğunu biliyordum. Her zaman yokuş çıkarak bir şeyleri başardığımı ve kolay yoldan bir yere varamadığımı biliyordum. Ateş'te zordu Ama imkansız değildi.

Keskin hastane kokusunu derin bir nefesle ciğerlerime çektim. Duvarların mavi beyaz çizgilerini incelemeye başladığım anda kulaklarıma gelen kapı açılma sesi ile tüm dikkatimi oraya verdim.

Ateş ile odadan çıkan doktora gülümseyerek ayağa kalktım. Yanlarına gittiğimde doktor gülümseyerek bana kısa bir baş selamı vererek yanımızdan geçti.

Ateş'e "Hemen geliyorum." Diyerek doktorun arkasından ilerledim.

"Hazal Hanım." Doktor ismini duyunca arkasını döndü Bende hızla yanına ilerledim.

"Ee şey doktor hanım Ateş'in durumunu öğrenmek istiyorum."

Hazal Hanım boğazını temizleyerek hemen arkamızda tekerlekli sandalyede baygın bakışlar atan Ateş'e bakarak bana döndü.

"Bugün fizik tedavinin ilk günü henüz net bir şey söylemek için çok erken. İlerleyen haftalarda Ateş Bey'in durumuna dair net bir şeyler söyleyebilirim. Şuan tek söyleyebileceğim bu günlerde ümidini çabuk kaybedecek ve gelmek istemeyecektir. Uzun bir fizik tedavi dönemi bizi beklesede bu evrelerde hastalar aceleci davranır ve hemen olsun bitsin ister."

Doktor haklıydı Bu fizik tedavi üç buçuk ay sürecekti. Ateş bunu zar zor kabul etmişti ve vazgeçmesinden korkuyordum. Neticede Mehmet Bey'in beni uyardığı konuda buydu fİzik tedavisinin yarım kalması.

"Anlıyorum Hazal Hanım, bırakmamasını sağlayacağım. Peki sonunda tekrar yürüyebilecek mi?"

İşte sormaya korktuğum soru buydu en çok endişelendiğim konu. Eğer sonucu olumsuz olursa Ateş'i düşünemiyordum. Derin bir nefes alarak endişeli gözlerim Hazal Hanımda takılı kaldı.

AŞK'IN NAZ'I (TAMAMLANDI)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن