BÖLÜM (7)

18.5K 714 368
                                    

İyi okumalar...

Kabuslarla arkadaş olmaya başlamıştım artık. Son birkaç gündür uykularım bölünüyordu. Göz altlarım şişmiş ve morarmıştı peşimi bırakmayan uykusuzluğa boyun eğerek yatakta sağa döndüm. Neden bir türlü uyuyamadığımı anlamıyordum. Elimi yatağımın hemen kenarında bulunan komodine uzattım komodinin üzerinde bulunan telefonun tuşuna basarak saatin kaç olduğuna baktım. Saatin gece yarısını çoktan geçmiş olduğunu fark edince daha fazla zorlamaya gerek yoktu uyuyamayacağımı anlayarak yataktan kalktım.

Bu gece burada uykunun beni tatlı kollarına çekmesini bekleyemeyecektim. Koltukta bıraktığım ceketime yöneldim mavi yün ceketi üzerime giyinerek kapıya doğru adımladım. Buraya geldiğim günden beri kendimi sığıntı gibi hissetmekten bir türlü kurtulamıyordum. Merdivenlerden inerek mutfağa geçtim gece gece kimseyle karşılaşmak istemiyordum. Dolaptan bir bardak alarak sürahiden su doldurdum. Suyu içmek için dudaklarıma yaklaştırdığım zaman, içmekten vazgeçerek elimdeki suyla birlikte bahçeye açılan kapıdan dışarıya çıktım.

Soğuk rüzgar yüzümü yalayarak tüm vücudumu çevreledi. Rüzgarı hissetmek adına gözlerimi kapattım. Arkamdan gelen çıtırtı sesi ile tüm vücudum alarma geçmişçesine gerildi gözlerimi açarak arkamı döndüm. Arkamdaki beden tüylerimin ürpermesine yetecek kadar sert ve duygusuz bakıyordu derin bir nefes alarak elimdeki bardağı sıkmaya başladım.

''Ateş.'' Dedim. Ateş tekerlekli sandalyesi ile bana doğru ilerleyip tam önümde durdu hiç bir tepki vermeden söyleyeceklerini bekledim.

''Neden buradasın bu saatte?'' Omuzlarımı silktim istem dışı.

''Uykum kaçtı bende hava almak-'' Sözümü kesen şey Ateş'in buz tutturan sesiydi.

''Hava almak için uykun kaçtığında ya da her ne nedenle olursa olsun odandan çıkmak yok. Uykun kaçtığında canın sıkıldığında odanda olacaksın Nazlı! Anlaşıldı mı?''

Kaşlarımı çatarak etrafta gözlerimi gezdirdim. Neden onun emirlerine uymak zorundaydım Ya da neden uymak zorunda olduğumu hissediyordum. Her zaman yalnızdım yalnızlık benim en iyi arkadaşım, sırdaşımdı. Bunu biliyorken neden tersini yapmaya başlamıştım bu aralar.

''Anlaşıldı mı dedim Nazlı?'' Ateş'in sesi ile kendime geldim. Yapmak zorunda olduğumu bildiği halde benden cevap beklemesine şaşılmalıydı. Gözlerimi birkaç saniye kapatarak bekledim. Hepsi bir gün geçecekti Ateş'in gözlerinin içine bakarak kafamı salladım.

Ateş kaşlarını çatarak cümlelerini sinir bozucu bir yavaşlıkta tekrarladı. ''Anlaşıldı mı dedim!''

''Anlaşıldı.'' Diyerek içeriye geçmek için hareketlendiğim anda aklıma gelen şey ile durdum. 

Ateş'e yönelerek onunla birlikte yukarı çıkmak istedim. Bahçeden çıkıp odasına gelene kadar ne Ateş ne de benden tek bir kelime çıktı. Odasının önüne geldiğimiz zaman onu yatağına kadar götüreceğim sırada Ateş hiç bir şey demeden suratıma kapıyı kapattı. Kapıya ve arkasındaki Ateş'e boş boş baktım ve oflayarak odama doğru yürümeye başladım gerçekten çok sinir bozan tavırları vardı ve ben bu duruma ne kadar sabredebilirdim bilmiyordum.

Odamın önüne geldiğimde son kez Ateşin odasına bakarak içeriye girdim. Ceketimi bile çıkarmadan yatağa sırt üstü uzanarak gözlerimi kapattım. Üşüyordum tek istediğim sımsıcak bir yuvamın olmasıydı. Bende annem babamla yaşamayı isterken düştüğüm durum içler acısıydı. Tek suçum okumak ve bir yerlere gelmek istememdi.

Kim suçluydu bu oyunda? Hangimiz daha masumdu bu sır perdesinde?

İnatla susuyordum hayata. Geceler boyu küs kalıyordum benliğimle benimkisi öyle bir yalnızlıktı ki! Etrafımda ki kişilerin içinde kendimi soyutlarken buluyordum çoğu zaman. Bir sonbahar günü, ağaçları dökülen bir ağaçtan farksızdım. 

AŞK'IN NAZ'I (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now