BÖLÜM (24)

13.9K 554 130
                                    

İyi okumalar...

Gözlerini kapat ve sadece geleceği düşün; geçmişe dönerek aynı acıları kalbinde tekrar tekrar yaşamanın anlamı yok bu hayatta. Geleceği düşün, şimdiki zamanı da dolu dolu yaşa. Bazen şimdiki zamanı çok boş yaşasan da unutma zaman akacak ve bir gün bu zaman geçmişte kalacak. İşte o zaman dön arkanı ve geçmişin tozunu sil üzerinden çünkü; düşündüğün o gelecek o an ellerinin altında olacak.

"Başka bir şey istiyor musun?"

Kollarımı birbirine bağlayarak çiçek oldum. Çiçek olmak; annemin bana son söylediği cümlelerin arasında seçtiğim en güzel cümleydi. Okula başlayacağım dönem benden kopan annemden kalan tek şey 'öğretmenini üzme ve çiçek ol sessizce' kafamı iki yana sallayarak duvara boş boş bakan gözlerim Ateş'i buldu.

"Çok şey istedim ama istediklerim benim isteklerim dışında işliyor. " Sözleri dikkatimi ona vermemi sağladı. Kaşlarımı kaldırarak ona doğru birkaç adım attım.

"Belki de gerçekten istemiyorsundur." Dediğimde yatağının hemen önünde duruyordum.

Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Benim uykum her zaman düzensizdi. Ben buna hayatım boyunca alışmıştım. Ama Ateş'in ilaç aldığı için vücudunun düzenli olarak toplanması için uyuması gerekiyordu.

Gözlerime birkaç saniye baktıktan sonra gözlerini yere çevirdi. Bu hareketi kendimi sorgulamama neden olmuştu. Birkaç saat önce kısaca duygularımı karıştırma, kibarca da benden uzak dur diyen adamın yanında durmuş ona bir şeylerin düzeleceğine dair umut vermek istiyordum.

Gururum kafasını sakladığı yerden çıkartarak ağır bir şekilde kendini belli etmeye başlarken, rahatsızlık hissi dolup taşmıştı tüm hücrelerimde. Sessiz geçen birkaç saniye de öylece beklerken, aslında onun dudaklarından çıkacak tek kelime için beklemiştim. Maalesef her zaman hüsran bulutları esiyordu hayatımda.

Derin bir nefes vererek kollarımı çözdüm. Ateş'in yüzüne bakmadan, "İyi geceler." Diyerek kapıya doğru ilerledim.

Kulağımda yankılanan sözler ile yutkunarak kapıyı açarak kendimi dışarıya attım. Ciğerim sökülüyormuşçasına bir his beni ele geçirirken, elimi alnıma koyarak koridorda bekledim saniyeler boyu. Ateş'in kapısını sessizce kapatarak odama ilerledim.

Hep aynı son ile bitiyordu gecem. Ve hep aynı başlangıç ile güne adım atıyordum. Aynı güneşe merhaba diyor aynı geceye sessizce elveda ediyordum. Her gecenin sonunda çıkarıp attım şu acı içinde olan kalbimi ve yine her sabah uyandığımda yine acılar içinde buluyordum kendimi.

Her şey değişiyordu; Mevsimler, aylar ve günler...

Bir tek ben değişemiyordum. Değiş diye bağıran şu kalbime bir türlü o fırsatı veremiyordum. Dünyaları verseler de değişemiyordum. Yalnızlığa mahkum olsam da her gece; değişemiyordum...

***

Elimde sımsıcak dumanı tutan bir kahve bardağı ile birlikte hastanenin bahçesinde bekliyordum. Hafif esen rüzgar yüzümü serinletirken kahveyi dudaklarıma götürdüm. Dudaklarıma değen sıcak kahve ile mutlulukla gözlerimi kapattım. Kahve benim düşüncelerime eşlik ederken kolumda takılı olan saate kaydı gözlerim.

16.07

Ateş'in fizik tedaviden çıkmasına az bir zaman kalmışken, kahveyi son kez dudaklarım ile buluşturarak ayağa kalktım. Boş bardağı çöpe atarken adımlarım hastanenin fizik tedavi bölümüne doğru yol almıştı. Kapıdan girdiğim anda Ateş'in tedavi olduğu odanın kapısı açıldı. Kısa bir şaşkınlık ile adımlarımı hızlandırdım. Pınar hanım odadan Ateş ile çıktığında bende gülümseyerek yanlarına varmıştım.

AŞK'IN NAZ'I (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now