BÖLÜM (34)

13.2K 534 67
                                    

İyi okumalar...

Bugün ilk defa sensizliği düşünüyorum, hayatımda her sensizlik aklıma gelince kalbim ağlıyor, gözlerimle anlatıyorum kalbimdeki acıyı, gözyaşlarımla yazıyorum adını. Gözyaşlarımı içime akıta akıta seviyorum seni. Son kez görecekmiş gibi izliyorum uzaklardan. Son defa duyacakmış gibi kulaklarım sesine mahkum. Son defa o gözlerine bakacakmış gibi aşkla bakıyorum.

Evet, o zil sesini duyuyorum. Bağıra bağıra ağlamak gelse de susuyorum. Dilim, sensizliğe mahkum olacağını biliyor. Kalbim, sancınla kıvranıyor. Ben de sessizce yürüyorum. Adımlarım; ruhsuz, aynı ben gibi. Ruhumun ölümüne şahit oluyorum. Oyun bitti yazısı beliriyor gözlerimin önünde ve ben acıyla kabulleniyorum.

Tek başıma adım attığım bu yolda, seninle gidiyorum belki de. Sen bana hiç gelmesen de kalbim seninle dolup taşıyor. Can yakıyor ama değiyor. Sevmek, çok acıtıyormuş meğerse. Ve daha önce maruz kaldığım acıların aksine canım çok acıyor olmasına rağmen, sorun yok. Anlıyorum, beni sevmiyorsun.

Onun için atan kalbimi kıran adamın kalbi, başkası için atıyordu. Nefes alamıyordum. Boğazıma oturan yumru inatla büyüyordu. Nefes almadan nasıl yaşanılacağını öğreniyordum belki de. Belki de sadece okyanusta dibe çekiliyordum. Sonunu bilmeden atladığım, o okyanus gözlerde her an dibe çekiliyordum.

Yanaklarıma yapışan saçlarım görüş açımı kapatırken, yüzüme vuran rüzgar ile derin bir nefes aldım. Gözlerim acıyla kapanırken, adımlarım yavaşlamıştı. Her an acı çekiyordum. Kalkmak için çırpınıyor ama yine kendimi yüzüstü yerde buluyordum. Yorulmuştum artık yaşamaya çalışmaktan. Nefes almaktan...

Geçmişimin kilit vurduğu o sokağa doğru adımlıyordum. Her adımımda çocukluğumu hissediyordum. Canımı yakan anılarım aklıma dolup taşıyordu. Dudaklarımı ısırarak adımlarımı hızlandırdım. Hüseyin amcamın dükkanının önüne geldiğimde hüzün dolu bir gülümseme peyda oldu dudaklarımda. Anılarım, geçmişim ve çocukluğum...

Gözlerimde canlanan o anlarla bir damla gözyaşı yolunu çizdi ufuğa doğru. Çoğu anım canımı yakıyordu evet, kalbimin buram buram huzur koktuğu anlarda vardı. Ne garipti değil mi dünya?

Ben huzuru yakalayamadan elimden kaçıp gitmişti. Yine arkasından bakmak kalmıştı bana da. Adımlarım tamirhaneye ilerlediğinde burnuma dolan o koku ile gülümsedim. Bu ağır kokuyu bile özlemiştim. Burayı özlemiştim. Hele de Hüseyin amcamı.

Yere eğilmiş lastiklere bakan Hüseyin amcam görüş açıma girdiğinde iki damla daha süzüldü yanağımdan. Duyar mıydı acaba kalbimin feryadını. Titreyen ellerimi sıkarak yanına doğru ilerledim. Spor ayakkabılarımdan çıkan sesi duymuş olacak ki ayağa kalkarak bana doğru döndü.

"Nazlı."

Sesini duymam ile adımlarım durdu. ağlamamak için kendimi sıkarken yüzünde ki şaşkın ifade yerini mutluluğa bıraktı ve bana doğru hızlı adımlarla gelmeye başladı. Ona o kadar ihtiyacım vardı ki. Adım atamaz olmuştum. Yuva sıcaklığını bulduğum kollarını, bana sımsıkı dolarken bende omuzuna kafamı koydum. Gözlerim kapanır kapanmaz akmaya başlamıştı acılarım.

"Çok özledim seni Hüseyin amcam." Diyerek kollarımı sımsıkı doladım. Saçlarımda hissettiğim ufak dokunuşlar ile kendimi duygu denizinin içinde buldum biranda.

"Beni ne kadar mutlu ettin bilemezsin be güzel kızım." Diye saçlarıma öpücük kondurduğunda gözlerimi açarak, daha da sıkı sarıldım.

Ondan kopmak istemiyordum. Her şeyim dediğim adam bir o vardı. Ayrıldığımızda elleri yanaklarımı buldu. Buğulu gözleri ile yanaklarımda biriken yaşları özenle sildi. Gülümseyerek etrafa bakmaya başladım.

AŞK'IN NAZ'I (TAMAMLANDI)Место, где живут истории. Откройте их для себя