BÖLÜM (16)

16K 622 173
                                    

İyi okumalar...

Benim acılarım dilsizdir. Sadece hissettiklerime tercüman olurlar. Acılarım kimseyle konuşmazlar. Hak eden birine hakkını vermezler. Sadece benim sol tarafımda ki acıların büyümesini sağlarlar. Gün geçtikçe daha derine inerek acıtırlar. Hem de bu acıyı hiç hak etmediğim halde. Bu acıyı bana hediye eder hayat...

"Doydum."

Dememle ağzıma peynir tıkılması bir oldu. Esma Hanım sabah erkenden hastaneye gelmişti. Kucağında ki kahvaltı tepsisinden bir çatal daha ağzıma uzattığında, dolu olan ağzım yüzünden konuşamayınca kafamı iki yana salladım.

"Senin ihtiyacın var. Bir lokma daha."

Israr eden bakışlarına karşılık geri çevirmek istemiyordum ama tıka basa dolmuştum. Uzun bir çiğneme sürecinden sonra ağzımda ki lokmayı zorlukla mideme göndermeyi başardım.

"Tıka basa doldum. Bir lokma daha kaldıramayacağım." Dediğimde Esma Hanım daha fazla beni zorlamamak istememiş olacak ki tepsiyi alarak masaya bıraktı. Geri döndüğünde bana gülümseyerek saçımı okşadı.

Bende ona gülümsedim. Çok iyi insanlardı. Bu kadar iyi insanların karşıma çıkması çok değerliydi benim için. Mehmet Bey dün bütün gece burada kalmıştı. Benim yanımda kalmış, yatağından olmuştu. Ve hala hastanedeydi. Taburcu işlemlerini halletmek için gitmişti.

Esma Hanım ise çok erken bir saatte gelmişti. Bana çok yardımcı olmuştu. Üstümü tek kolumla değiştiremeyince yardım etmişti. Şimdi de ne kadar ısrar edersem edeyim izin vermemiş ve kendi elleriyle beslemişti beni.

"Çok teşekkür ederim Esma Hanım, Mehmet Bey'in de sizin de hakkınızı ödeyemem." Dediğimde önemi olur mu hiç gibisinden elini sallayarak yatağımın kenarına oturdu.

"Lafı bile olmaz. Senin Ateş için yaptığın onca şeyden sonra bu kadarını yapmanın lafı olmaz güzel kızım." Gülümseyerek kafamı salladım.

"Yine de teşekkür ederim." Dediğim de Esma hanım oflayarak kızgın görünmeye çalıştığında gülümsedim.

"Nazlı!" diye uyardığında elimle ağzıma hayali bir fermuar yaparak sustum.

"Gelebiliyor muyuz?" kafasını kapıdan uzatan Doruk ile şaşkınca bakmaya başladığım da Esma Hanım doruğa eliyle gelmesini işaret etti.

"Nasılsın Yengecim?" yengecim kelimesine takılı kalsam da belli etmeden cevap vermek için ağzımı açtığımda elini ağzına kapatarak sus işareti yaptı. Ve elinde ki bir demet çiçeği bana uzattı.

"Benim için mi?" dedim heyecanla. İlk defa biri bana çiçek getirmişti. İlk kez tattığım bu his çok güzeldi.

"Tabi ki senin için. Senden güzelini bulamadım. İdare edersin artık." Dedikleriyle çok mutlu olmuştum.

"Çok teşekkür ederim Doruk." Diye mırıldanarak elimde ki çiçeklere döndüm. Çok güzellerdi. Doruk koltuğa oturarak önemsiz gibisinden omuz silkerek annesinin yanağını öptü. Doruk değişik bir kişilikti. Yine de çok düşünceliydi.

İnsanları anlamak çok zor bir durumdu. Bazen çok iyi tanıdığın insanlar ikinci yüzleri ile karşına çıkıp ahkam kesiyorlardı. Bunun için onları anlamaya çalışmazdım. Onları iki yüzlü olarak tanımaktansa yüzsüz olarak tanımak daha kolaydı benim için.

Bazen bir yüreğe sığınmak istiyordum. Sadece yanımda olsun, varlığı ile ruhumu doyursun. Yaşama nedenim olsun. Sonra düşündükçe aklım karışıyordu. Anlık olup sadece mutlu mu olayım? Yoksa ömürlük olup canımı canına mı katayım?

AŞK'IN NAZ'I (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin