BÖLÜM (9)

16.3K 659 324
                                    

İyi okumalar...

Düştüğüm her kuyudan tırmanarak çıkıyordum ben. Ne bir ip sarkıtanım oluyordu, beni karanlığımdan çekip kurtaran ne de sadece bir el uzatarak yanındayım diyen. Bu yüzden mesafeli ve soğuktur duruşum bu yüzdendir o herkesi kıskandıran gururum. İnsan çok şey öğreniyor bu vurdum duymaz hayatta. Nefesini kesen, bir daha ayağa kalkamayacak kadar büyük bir darbe. Belki ben kötü olurdum herkesin gözünde.

Olsun.

Ben kendimi biliyor ve ona göre yaşıyordum belki çok yoruluyordum. Zaman zaman çok üzülüyordum. Nefesim kesiliyor ve canım yanıyordu yine de seviyordum. Bu asi ve dik duruşumu sert esen rüzgara karşı dik duruyor ve alabora olmayı bekliyordum her gece.

''Neredesin sen dedim!'' Derin bir nefes alarak Ateş'i izlemeye başladım.

Geldiğimden beri bağırmakla meşguldü artık emindim Ateş'in mutluluğu kalbinde değil dilindeydi. Yaptığı tek şey birilerine bağırmak ve emir vermekti. Cevap vermemem üzerine sert olan sesi daha da sertleşti.

''Kimleydin?'' Anlayamadığım soru karşısında şaşkınlığımı gizleyemedim. ''Ne?'' Nidası çıktı dudaklarımdan.

''ÇOK MU ŞAŞIRDIN? KİMLEYDİN NAZLI!  KİMLE? NEREDEYDİN VE KİMLEYDİN LAN!''

Evi titreten Ateş'in öfkeyle harmanlanmış sesi ile derin bir nefes aldım. Ateş'in ne demek istediğini anlamamakla beraber, bu öfkesine de bir anlam veremiyordum. Evet dışarıdan geliyordum. Geçen gece Mehmet Bey'e, Hüseyin amcamı görmek istediğimi söylemiştim. Mehmet Bey de beni kırmamış ve bugün onu görmeye götürmüştü beni. Hüseyin amcam ile bir saate yakın görüşmüş ve hemen geri dönmüştüm. Eve geldiğimizde Ateş'in odasına aceleyle girmiş ve sorgu yağmuruna tutulmuştum.

''Ne demek istiyorsun Ateş?'' Diye sordum ne dediğinin farkında değildi belli ki.

''Gayet açık değil mi? Tam sana karşı olan davranışlarımı sorguluyorken gözlerim seni arıyor ve bir bakıyorum Nazlı Hanım evde değil. Kimle beraberdin?''

Söyledikleri tekrar tekrar zihnimde canlanırken gözlerimi yere çevirdim. ''Benimle bu şekilde konuşamazsın. Ayrıca seninle evlendiğim günden beri ilk defa ailem dediğim birini görmeye gittim. Sana söylemek için geç aldım evet. Ama bu beni bu şekilde yargılamanı gerektirmez. Babamla birlikteydim Ateş. Ha ayrıca sana hesap vermekte zorunda değilim!''

Konuşmamı bitirdiğim anda gözlerim Ateş'in gözleri ile buluştu. İlk defa birine yaptıklarımın açıklamasını yapmıştım. Söylemek istediği şeylere kırılmış ve üzülmüştüm. Nedenini bilmiyorken, yapmıştım işte.

''Bir şey istiyor musun benden?''

Bu eve ilk kez sevinç ve mutluluk içinde girmiştim. Hayata bugün pozitif olacağıma dair söz vermiştim. Yine bir şeyler üzerine hayal kurmuş ve ilk dakikasında paramparça hayaller ile sürüklenirken buluyordum kendimi. Ateş'in cevap vermeyeceğini anladığımda kafamı iki yana sallayarak odanın kapısına doğru yürüdüm. Odanın kulpunu tuttuğum anda arkamdan Ateş'in sesi duyuldu.

''Acıktım.'' Derin bir nefes alarak arkamı döndüm. Ateş umursamaz bir şekilde bana bakıyordu. Onunla daha fazla uğraşamayacağımı fark ettiğim şu dakika da yanına gitmekten başka çarem yoktu.

''Ben aşağıdan bir şeyler getireyim o halde, ne yemek istersin?''

Ateş omuzlarını silkerek telefonuna çevirdi bakışlarını. Zaman bazen çok hızlı geçerdi ya hani. O durumun tam tersindeydik şuan. Tam tamına iki dakika olmasına rağmen yıllar geçmişti sanki. Tam konuşmaya başlayacağım an Ateş tekerlekli sandalyesi ile bana doğru ilerledi.

AŞK'IN NAZ'I (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now