~BÖLÜM~ (5)

19.5K 776 574
                                    

İyi okumalar...

Tüm hücrelerime işlemekte olan soğuk rüzgar ile derin bir nefes aldım. Rüzgar, acımasızca tüm bedenimi dolanarak buz kesmeme neden oldu. Nereye gittiğimi bilmezken gecenin ıssız karanlığında yokuşlu sokaklardan birinde öylece yürüyordum. Gökyüzü, inci tanelerini serbest bırakıyordu gökyüzünün ihtişamından yeryüzüne.

Yanaklarımdan akan gözyaşlarımı soğuk hava yüzünden buz tutan parmaklarım ile sildim. Bu andan itibaren her vereceğim karar benim için hayati önem taşıyordu. Bundan sonra hayatımı devam ettirmek için yaşayacaktım her şey belki de bitmişti. Kanadı kırılmış yaralı bir kuş kadar çaresiz hissediyordum şu anda kendimi tüm hücrelerim, az önce yaşananların ağırlığı altında ezilip kalmıştı.

Hüseyin amcamın üzgün bakışlarını hatırlayınca nefesimi sesli bir şekilde dışarıya verdim. Onsuz nasıl devam edecektim bilmiyordum. Şu anda benim için önemli olan kalacak bir yer bulmam gerektiğiydi cebimde sadece yüz liram vardı. Bu yüz lira ile ne yapacağımı nereye gideceğimi bilmiyordum. Hayatımın her saniye bir yokuştan sürüklenişine şahit oluyordum. Kaybolmuş ruhum, benliğimi de bilinmezliğin içine sürüklüyordu.

Küçük çekmecenin yokuşlu sokaklarından sağa saptığımda üç kişilik içki içen bir erkek grubunu fark ettim. İçim korku ile dolup taşarken onların beni fark etmemiş olmalarını umarak adımlarımı az önce yürüdüğüm sokağa çevirdim fakat şans onlardan yana olurken beni onlara sunmuş ve ben çok geç kalmıştım. Beni fark etmişlerdi bile.

"Hişt, sen baksana bir güzellik." Korku ile adrenalin eş zamanlı olarak kanıma karışırken derin bir nefes alarak koşmaya başladım. Arkamdan bağırıyorlardı fakat ben can havliyle koşuyordum yokuş yukarı çıktığım için çok yavaştım. Bu beladan kurtulmak için dua etmeye başladım bir kere de şans yanımda olup elimi tutsa beni arkasına alıp kollasa olmazdı. Ne biliyorsam okuyordum ki kolumdan aniden tutularak yere itilmem bir oldu. Dizlerimin üzerine hızla savrulmamla acı bir çığlık dudaklarımın arasından kayıp gitti.

"Nereye gittiğini sanıyorsun bakalım?" Beynimde çığlık çığlığa panik sesleri yankılanırken nefes alışverişlerim hızlanmıştı. Hızla toparlanmaya çalıştığımda dizlerimin acısı ile inleyerek zorla kalktım ayağa. Beni iten adam olduğunu tahmin ettiğim kafasına geçirdiği kapüşon ile hırsız gibi duran kişi bana doğru yaklaşmaya başladığında ayağa kalkarak koşmaya çalıştım fakat başka biri, sarışın diğerlerinden daha genç duran adam beni kolumdan yakaladı.

"Bırakın beni!" Kolumda hissettiğim baskı ile gözlerim yanarken hızlıca kolumu çekmeye çalışıyordum.

"Çok ayıp ama güzellik bir selam bile vermiyorsun." İçkinin o keskin kokusu burnum ile temas edince yüzümü buruşturarak beni tutan kişiden kurtulmaya çalıştım. Diğer ikisi de bana yaklaşmaya başladığında onlara korkuyla bakarken diğer kolumun da tutulması ile çığlık atmak için ağzım açıldı fakat ağzıma kapanan iri el ile çığlığım yarıda kesildi.

Ben çırpınmaya devam ederken diğer adam yüzüme yaklaştı. "Bu gece ki eğlencemiz sensin demek." Diyerek elinin birini yanağımda gezdirdi. Bu dokunuş ile tenim alev alev yanmaya başladı dokunduğu her yer canımı yakarken midemden yukarıya doğru bir hareketlilik hissediyordum.

"Çek o pis ellerini üzerimden! Bırakın beni Allah'ın cezaları." Hayatımın belki de en berbat anlarıydı hızla başımı yana çevirerek kurtulmaya çalıştım fakat kolumdan tutan iki kişi buna mani oldu.

"Aa niye korkuyorsun güzelim? Söz hiç canın acımayacak!"

Alkol kokusu burun deliklerimi sızlatırken tekme atmaya çalışıyordum bir yandan. İğrenç manaları ile daha da çırpınırken beni tutan adamlar pis bir şekilde kahkaha atmaya başladılar. Adamların bana yapacağı şeyleri aklım düşünmek bile istemiyorken bunlardan nasıl kurtulacağımı bilmiyordum. Üçüne karşı çıkmam imkansızdı benden çok güçlülerdi. Sarışın olan adam elini montuma atınca geriye kaçmaya çalıştım. Çığlık atmak için dudaklarım acılı bir feryat kopardı zihnimin derinliklerinden.

AŞK'IN NAZ'I (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now