BÖLÜM (33)

13.2K 556 108
                                    

Bol bol yorumu hak eden bir bölüm oldu. Bu sebeple bol yorum istiyorum sizden. 😍

Bu bölüm;yorumları ile sayfalarımı süsleyen kişiye💙 petekayla1

İyi okumalar...

Yine gözlerim şişene kadar ağladığım bir gecenin ardından uykusuzluk ile mücadele ettiğim bir güne merhaba demiştim. Güneşin parlak ışıkları yüzümde gezintiye çıkarken, bir elimi gözlerime siper ederek gözlerimi mahmur bir ifade ile açtım. Göz kapaklarım acırken, yataktan mayışık bir halde kalkarak lavaboya ilerledim. Tüm gece Ateş'in bana dedikleri uykuyu haram etmişti bana. Dedikleri artık her yaptığım hareketi etkiler olmuştu. Bir karar almıştım. Bugün Hüseyin amcamı görmek için mahalleye gidecektim. Bunu Ateş'e soracaktım insan gibi. Eğer izin vermezse dik başlılığımı gösterecek yine de gidecektim.

Ailemi görmeme de karışamazdı. Yüzüme değen soğuk su ile zihnimin açıldığını hissederken, iki üç defa soğuk suyu suratıma çarptım. Gözlerim aynaya iliştiğinde, gözaltlarımda ki morluklar ile gözlerimi kapattım. Bitkindim bugün.

Nefesimi dışarıya üfleyerek banyodan çıktım. Dolabımın önüne geldiğimde dudaklarımda beliren histerik gülüş ile kafamı iki yana salladım. Tüm kıyafetlerim siyahtı neredeyse. Umursamazca elim siyah pantolon ve kazağı buldu. Paytak adımlar ile yatağıma ilerleyip kendimi bıraktım. Gözlerim kapanmak için savaş verirken oflayarak üzerimi giyindim. Yatağımı toparlayarak, penceremi açtım. Soğuk esinti odamdan içeri girerken beni tek mutlu eden şeyin belki de ruhumu okşayan şu rüzgar olduğunu biliyordum.

Odamdan çıkarken gözlerim Ateş'in kapısına gitmek için can atsa da bakışlarımı yere sabitleyerek merdivenlere yöneldim. Artık öyle kötü bir haldeydim ki hiçbir şeyi düşünmek istemiyordum. Kafamı yoran Ateş'ti.

Aşağıya indiğimde mutfağa ilerledim. Mutfakta kimsenin olmaması işime gelirken kendime bir bardak su doldurdum. Dudaklarım su ile buluştuğunda ne kadar suya ihtiyacım olduğunu yeni anlıyordum. Uzun zamandır kendime dikkat etmiyordum. Su içmeyi unutuyordum hatta.

Bardağı lavaboya bırakıp mutfaktan çıktım. Saat sekizi çeyrek geçiyordu. Esma Hanım ile mutfak kapısında karşılaşınca "Günaydın." Diye mırıldanarak geçmesi için kenara çekildim.

"Günaydın canım." Yanımdan geçerken gözleri çehremde takılı kalmıştı. Göz altlarımı fark etmişti büyük ihtimalle.

"İyi uyuyamadın galiba?" kafamı olumlu anlamda salladım. Parmaklarım ile oynarken gözlerim yerde geziniyordu.

"Pek uyuyamadım." Dediğimde anlayışla kafasını sallayarak yüzüme şefkatle dokunup mutfağa girdi. Adımlarım salona doğruyken kapının sesini idrak eden kulaklarım ile oflayarak arkamı döndüm.

Koskoca evde hizmetçi yoktu. Mutfaktan görevli Ayşe abla vardı bir tek. Hizmetçi olmayışının sebebi ise yine Ateşti. Yabancı kimseyi evinde istemiyormuş. Gelenlere de çeşitli sıkıntılar çıkarıp kovuyormuş. Elim kapı kulpuna gittiğinde arkamdan gelen günaydın sesi ile sıkıntıyla iç çektim. Kapı kulpunu indirdiğimde karşımda beliren surat ile dudaklarım aralanırken, o yüzsüz bir şekilde beni itekleyerek içeri girdi.

Evet, harika bir güne adım atıyordum yine. Olmayan neşem Banu ile derinlere gömülmüştü. Kapıyı kapatarak arkamı döndüğümde Banu, Ateş'in karşısına dikilmişti yine. Keder yüzüme pranga vururken, ellerimi kollarıma dolayarak mutfağa ilerledim.

Ne kadar onların yanına gitmek istesem de kendime mani oldum. Banu'nun gözüme soka soka yaptığı hareketleri birkaç dakika da olsa görmek istemiyordum. Yine bir sis bulutu üzerime çökmüştü. Ve ben yine karabulutların altında sırılsıklam olmuştum. Gözyaşlarım, yağmurla karışmış yüzümden yüreğime damlıyordu.

AŞK'IN NAZ'I (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now