BÖLÜM (13)

15K 660 163
                                    

İyi okumalar...

ATEŞTEN...

Nazlı'nın üzerine döktüğüm sıcak yemekler için içimde oluşan garip hisse anlam veremiyordum. Nazlı'nın ilk defa buruk bir şekilde bana bakması ve bir adım benden uzaklaşması ile kaşlarım daha da çatılmıştı. Ben ona istediğimi yapabilirdim Onun benden ona ne yaparsam yapayım korkmaması bana baş kaldırması garibime giderken şimdi korkarak uzaklaşması beni kızdırmıştı.

"Ne kadar beceriksizsin!" Diyerek alayla gülümsedim. Ondan beklediğim tepkiyi vermemesi ile yüzümde ki gülümseme genişledi demek ki bana cevap vermeyecekti.

"Kusura bakma Nazlı bilerek oldu." Demem ile dudakları şaşkınlıkla aralandı ve bir adım uzaklaştı. Gözlerim bir anlığına koluna gitti o anda içimden bir şeyleri söküyorlarmış gibi hissettim. Bu da ne demekti?

"Sen-" Zorlukla çıkan sesi ile bakışlarım ondaydı. Ne diyeceğini çok merak ediyordum şuan aklından geçenleri bilmek istiyordum.

Aslında Nazlı'nın canını yakmak istemiyordum. Babama olan öfkemi Nazlı'ya patlayarak çıkarıyordum. Onun bu oyunda masum olduğundan şüphelensem de,mantıklı bir neden bulamamak sinirlendiriyordu beni.

Babamın aniden karşıma bir kız çıkararak evleniyorsun demesi aniden evlenmemiz! Nazlı'nın bu evliliği para karşılığında yapması. Tüm bunlar karmaşık şeylerdi zifiri karanlık hayatımda bir karmaşa daha yaşamamak adına bunlara bağlanıyordum. Nazlı benim gözümde kendini satan bir kız olarak gözüküyordu.

Zaman zaman farklı gözükmesi ise aklımı kurcalayan konuydu. Onun göründüğünden farklı olması benim düşündüğümden farklı çıkması işte gerçekler eğer bu şekilde ise ne yapmam gerektiğini gerçekten bilmiyordum.

Gerçi benim için hayat iki yıl önce bitmişti. Banu benim kalbimi söke söke alıp gitmişti. Benim hayatta olduğum için yanımda olamamış ayakta olduğum için yanımda olmuştu. Beni sevmemişti. Bunu öğrendiğim günden bu yana kimseye acımamayı öğrenmiştim. Acırsan acınacak hale düşersin derler ya hani bu benim için geçerliydi.

Acınacak durumdan beter olmuştum. Tekerlekli sandalyeye bağımlı bir felçliden başka bir şey olarak görmüyordum kendimi. En çok üzüldüğüm konu, o kadar yapacak hayalim vardı ki. Hiç biri olmamıştı.

Nazlı kekelerken aniden kapının gürültüyle açılması ve babamın kükremesi bir anda oldu. "Ateş!"

Babamın bağırması ile kahkaha attım. Gözlerim tekrardan Nazlı'ya çevrildiğinde gözlerinin dolması ile durmam gerekiyordu değil mi? Hayatta bir zamanlar tek inandığım şey bir kadını ağlatmamak gerekiyordu. Onların göz yaşları denizden çıkan inciler kadar kıymetliydi. Peki bu kuralı neden Nazlı da uygulamıyordum.

Durmam gereken yerde durmayarak daha da ileriye gittim. Onun tepkilerini merak ediyordum. Bu odadan tek kelime etmeden gidecek miydi? Yoksa tam tersini yaparak bana baş mı kaldıracaktı?

"Hoş geldin baba bizde Nazlı'nın sakarlığından konuşuyorduk." Diyerek nefret dolu gözlerimi ona çevirdim. Tüm kadınlar aynıydı artık gözümde. Banu'da, Nazlı'da...

Para için yapamayacakları şey yoktu bu hayatta bunu zor da olsa öğrenmiştim. Nazlı'nın da tek ihtiyacı para değil miydi? Bu yüzden buradaydı bu yüzden benimle evlenmişti. Bana yardım etmek için bu yüzden bu kadar çok çaba sarf ediyordu.

Tek kelime etmeyen Nazlı aniden arkasını döndüğünde yüzümde ki gülümseme söndü. Demek bağırıp çağırmayacaktı bu durumla nedensizce sinirlendim. Bana cevap vermemesi sinirlerimi çıkarmıştı.

AŞK'IN NAZ'I (TAMAMLANDI)Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora