Bölüm 22- İş saçmalıkları & Planlanmamış Gezi

40.2K 1.3K 118
                                    

"Norah!" diya sızlandı Jace. Dramatik bir şekilde başını geriye attı. "Bizi büyük ihtimalle pahalı bir restoranta görütecek ve ben daha hangi çatalı kullanmam gerektiğini bile bilmiyorum!"

"Ama nazik davranmaya çalışıyor! Benim için yapar mısın lütfen? Gerçekten deniyor." Yüzümü zavallı bir ifadeye sokmaya çalıştım alt dudağımı öne çıkardım ve tatlı olduğumu umdum.

Jace kaşlarını çattı. "Şu zavallı yüz ifaden üzerinde çalışman gerek. Daha az dudak, daha büyük gözler."

"Teşekkürler, gerçekten. Şimdi konuyu değiştirme."

"Neyse ne." diye homurdandı. "Sizinle yemek yerim ki bu biraz garip görünecek ama bir şartım var."

"Tamam, neymiş o?" diye cevapladım.

"Bizim evde yemek yiyeceğiz. Böylece Styles o çok iyi olduğu iş saçmalıklarından uzaklaşmış olacak."

Kaşlarımı kaldırdım. "Yeterince adil, onu arıyorum."

Jace'in dönen sandalyesinde dönerken Jace eğlenerek beni izliyordu. Telefon ise ardı ardına çaldığını belirten sesler çıkarıyordu. Telefonu açmamasını uuyordum çünkü onunla tuhaf telefon konuşması yapma durumunda kalmak istemiyordum. Hattın öbür ucunda sesini duyunca midem tepetaklak oldu.

"Styles!" dedi sert bir sesle. İrkildim ve konuşmadan önce Jace'e baktım.

"Uh, hey benim." diye belirttim. "Norah."

"Norah." diye yanıtladı hemen. "Neler oluyor, iyi misin?"

"Evet evet iyiym sadece akşamki yemek hakkında sana ufacık bir şey söylemem gerekiyordu da. Tabii meşgul değilsen."

"Eğer iptal etmeye çalışacaksan durma telefonu kapat. İşe yaramayacak."

Kıkırdadım. Hep en kötüsünü düşünüyordu. "Hayır, büyük adamların programlarını iptal etmeye cürret edemem. Sadece merak ediyordum yemeği bizde yesek nasıl olur diye. Jace ve ben yemekleri yapacağız. Rahatlatıcı olur."

"Tabii ki bebeğim." tatlı sözleriyle kalbim pır pır etti. "Bu güzel olur. Hala saat 7'de mi?"

"Evet."

"Tamam o zaman görüşürüz- Kapı çalma diye bir şey duymadın mı? Hangi geri zekalı aldı seni işe? Masama bırak ve defol git- Hayır sakın özür dileyeyim deme defol!" diye bağırdı birdenbire. İnledi ve onun nasıl göründüğünü hayal ettim büyük ihtimalle elleri burnunu sıkıyordu. "Norah?"

"Ben bile korktum, o kimse adına üzüldüm yani. Harry Styles'ın gazabıyla yüzyüze kalmak zorundalar."

"Ama hak ediyorlar. Akşam görüşürüz." dedi. Hat kapandı ve Jace bana onay için baktı. Baş parmağımı onayla kaldırdım ve bizimde molamız bitmiş oldu, yaratıcı hallerimize geri dönüş yaptık.

* * * * *

Jace ocağın önünde dikiliyordu, her zaman giydiği pembe şef önlüğünü giymişti aynı zamanda biraz şarap yudumluyordu bense sebze dilimliyordum. Tam bir umutsuz vakaydım konu yemek olunca. Bu yüzden sevgili ev arkadaşım beni kendi lezzetli tavuklu makarnasından uzak tutuyordu.

"Biliyor musun?" diye başladım az kalsın elimi kesiyordum. "Harry de gerçekten güzel yemek yapıyor."

"O mükemmeş piç kurusu tabii ki yapabilir." diye ofladı Jace.

"Ciddiyim. Bunlar yeterince küçük mü?"

Tavukla makarnanın karıştığı kaptan gözlerini aldı ve bana baktı. "Yeterince iyi. Bunları şu kırmızı sosla karıştır ve sonra git hazırlan."

Suit and Tie (Harry Styles Çeviri Fanfiction)Where stories live. Discover now