Bölüm 27- Sushi Toplantısı & Bundan Sonra

35.9K 1.2K 435
                                    

Dudaklarından bu sözcükler döküldükten sonra elimi kavradı ve beni düğündeki kalabalığın içine çekti. Tüm protestolarımı ve sorularımı görmezden geldi ve dahası için başını sallayarak beni uyardı. Gece daha fazla içki ve dansla devam ediyordu. Ertesi sabah ismini hatırlayamayacağım bir sürü insanla tanıştım. 

Sabah saat 5'te Gemma ve diğerleri ile takılmak için mekanı terk ettik. Harry ve ben annesinin evine yarı yürüyerek yarı tökezleyerek girdik ve bu süre soyunca sürekli gülüyorduk. Düğün kıyafetlerimizle yatağaına çöktük ve başımız yastığa değince üstümüzü değiştirmekten vazgeçtik.

Sonra saat altıda Harry'nin alarmı çalmaya başladı. Yastığıma doğru çığlık attım ve yataktan düştüm. Alarmı kapatmaya çalışırken hala sarhoştum. Harry yüzünde karmaşık bir ifade ile oturdu ve beni etrafta yarı çıplak halde telefonu ararken buldu.

"Norah kapat şunu." diye tersledi.

"Sence ben ne bok yapıyorum?!"

Yatağa geri düştü uyanmak için elleri ile yeşim taşı gibi olan gözlerini ovuşturdu ve uykulu bir şekilde esnedi ki bu çok tatlıydı. "Dün geceki ceketimin sol cebinde."

Telefonu çıkardım ve alarmı kapattım. Sonra yine yatağa, yanına çöktüm. Güçlü kolu belime dolandı ve beni kendisine çekti. Sırtımı çıplak göğsüne bastırırken kıvrıldım ve omzumu öptü.

"Kalkmamız gerek." dedi mırıldanarak.

"Ne? Neden?"

"Uçağımız 1 saat sonra kalkıyor."

"Saati değiştir tamam mı?" diye inledim ona doğru daha fazla sokulurken. Ofladı ve bu oflama kesinlikle beni dinlemeyeceğinin göstergesiydi. "Lütfen?"

"Yapamam. Toplantım var."

Ve saat 6:15'te bir saatlik uykuyla kalktık. Harry ve ben Londra'yı Gemma'yı öpüp ziyaret sözü verdikten sonra terk ettik. Ben havaalanında mal gibi ayakta beklerken beni hareket etmeye teşvik eden şey Harry'nin korumacı bir şekilde belime dolanmış kolu ve alnıma bıraktığı yumuşak öpücüklerdi.

Tüm yolculuk boyunca uyuduk. Ben deri koltuklardan birinde yattım Harry uzun koltuklardan birini yanıma çekti ve ona yattı. Sadece yemek için uyandık ki ben bunu reddettim çünkü kusmak üzereydim.

Tekrar uyandığımızda siyah jetin penceresinden yerde olduğumuzu anladık. El ele dışarı çıktık. Akşamdan kalma olduğumuzu kesinlikle belirten spor çantalarımız sırtımızdaydı. En azından ben öyle görünüyordum. Nasıl olduyla Harry kötü görünmüyordu, bir şekilde kapatmıştı. Her zamanki gibi.

"Saat kaç burada?" dedim.

"Öğleden sonra 5" dedi saatine bakıp. "James ve ben seni eve götürürüz."

"NORAH!" Bakışlarımı yanımdaki güzel adamdan alıp 20 adım ötede duran en iyi arkadaşıma çevirdim. Ellerinin birisi kalçasındaydı, tatlı yüzünde bir sırıtış vardı ve her zamanki gibi kravatı boynundaydı. Beceriksizce ona doğru koştum ve beni yakalayacağını umarak üstüne atladım.

Ağırlığımdan dolayı tökezlerken kıkırdadı ama beni yakalayabilmişti. Tüm yüzüne öpücükler kondurdum. En iyi arkadaşım ev ve komfor kokuyordu ki şimdi dünya üzerinde en çok ihtiyaç duyduğum iki şeydi. Sonunda ona çok ağır geldim ve beni yere indirdi.

"Seni şapşal!" diye bağırdım kollarımı boynuna atıp ona sarılırken. "Seni özledim."

"Nasıl özlemezsin ki zaten? Konuşmamız gereken çok fazla şey var... Öleceksin Norah. Kesinlikle!"

Suit and Tie (Harry Styles Çeviri Fanfiction)Where stories live. Discover now