Bölüm 39- Yardımsever Hizmetçi & Edepsiz Dans

29.6K 1.1K 229
                                    

HARRY'NIN BAKIŞ AÇISINDAN:

Norah, aramama cevap vermiyordu, ikincisine de cevap vermedi, üçüncüsüne de.

Öğleden sonra saat birde, dairemin büyük camının önünde volta atıyordum, telefonum elimdeydi, çabuk kabaran öfkemi kontrol altına almaya çalışırken gelen iş görüşmelerinin aramalarına cevap veriyordum.

Mrs. Jennifer saat iki civarı geldi, yüzünde sadece cumartesi günleri gösterdiği bir gülümseme vardı. "Merhaba, Mr. Styles, nasılsınız?"

"İyiyim." dedim onu tersleyerek.

"Bu kadar kaba olma." dedi bana doğru yüzünde sevecen bir ifadeyle paytak paytak yürürken. "Son zamanlarda neler oluyor sana böyle? Yemeğinin yarısını bile yememişsin."

Onu içeri alırken kaşlarımı çatıım, parlak yanakları ve gri saçları ile önümde duruyordu, endişelenmiş gibiydi hatta neredeyse sırf bu yüzden gitmesini söyleyecektim. Ben o gün maçtan giderken Norah'ın yüzünde olan ifadenin aynısı şu an onda vardı, o gün saçlarımı düzeltmişti.

"Bu birleşme anlaşması umduğum gibi gitmiyor." diye cevapladım. Doğruydu, diğer şirket onlarla olan müzakerelerime ilgi göstermiyordu, en azından umduğum kadar hızlı ilgi göstermiyorlardı. Ama asıl sorun Norah'ın telefonlarımı bariz bir şekilde görmezden gelmesiydi.

"Neden peki tatlım?"

Tatlı sözüna kaşlarımı çattım. "Çünkü onlar aptal, ama diğer tarafta şirketleri boka batıyor büyük ihtimalle birazcık haysiyetle dibe vuracaklar."

"O zaman neden sen elinde telefonunla burada durup volta atıyor ve onlara bağırmıyorsun? "

"Çünkü onlara geçen gece bağırdım." diye ofladım kadının yanağı öpüp daha fazla soruya maruz kalmamak için odadan sıvıştım. Ofisim beni tavana kadar uzanan camları, masanın üstünde duran bir kaç okunması gereken kağıt ve Norah'ın bir kaç gün önce bıraktığı ceket ile bekliyordu.

Kaşlarımı çatarak deri sandalyeye oturdum ve önümdeki kağıtları okumaya başladım sonraki üç saay aklıma dolan tek şey yatırımlar, müzakereler ve politikalardı taa ki Ms. Jennifer kapımı nazikçe çalana kadar, sonra aklım hiç istemediğim bir şekilde Norah'a kaydı.

"Gel," dedim. Kadın elinde dolu bir tabakla içeri girdi. "Masanın üstüne koyabilirsin, teşekkür ederim."

Kadın yavaşça tabakları masanın üstüne koydu hemen ne olduğunu anladım, fındık ezmeli bir sandiviç ve jöle ben stresli olduğum zaman hep bunu yapardı, odadan çıkmadan önce gülümsedi.

"Ara onu." diye emretti omzunun üstünden.

Kalbim çok hızlı attı, eminim duymuştu. "Cevap vermiyor."

"Ve sende pes mi ettin? Hiç yakışmıyor size Mr. Styles."

Sonra gitti, nasıl bildiği ile ilgili fazlaca soru sorup onu sıkmak istemedim çünkü Ms. Jennifer her zaman gelir, benim bile anlamadığım bir şey söylerdi. En son bunu yaptığında Norah gittikten sonra ofisime girmişti parmağını bana uzatarak şunu demişti. "Onu önemsiyorsunuz, Mr. Styles"

Şiddetli bir şekilde bunu inkar ettim, onu ofisimden çıkardım çünkü daha fazla ıvır zıvırını dinlemek istemiyordum. O gün benim Norah'a çiçek göndermeden önceki günümdü, Norah'a denemek için söz verdiğim gündü daha sonra hizmetçinin sinir bozucu "söylemiştim." bakışlarını görmezden gelmek zorunda kalmıştım. 

Ufak bir oflama ile telefonumu aldım ve Norah'ın numarasını tuşladım bir kere daha ve bir kere daha bana cevap vermedi. Sesli mesaj sinyali çıkar çıkmaz telefonu kapattım. Daha sonra rehberimi kaydırıp ona ulaşabileceğim birilerini aradım, Jace'in ismini gördüğümde ekrana tıklayıp onu aradım.

Suit and Tie (Harry Styles Çeviri Fanfiction)Where stories live. Discover now