Sürpriz!
Jace'in eli kolumu kavrayıp beni gerçek hayata döndürene kadar onlara boş boş baktım. "Norah." dedi yumuşak bir şekilde. "Başka biriyle görüşmeyeceğini söylediğini sanıyordum."
"Öyle demişti."
"Oh, Hadi, gel çıkalım burdan. Bara gideriz."
"Eğer gidersek beni görür."
Jace garip bir şekilde ofladı ve geri kalan sushi parçalarına baktı. "Ne yani? Onlar işini bitirene kadar burada mı oturacaksın?"
"Plan bu evet." dedim omzumu silkerken. "Tabii daha iyi bir şey düşünmüyorsan."
"Evet, düşünüyorum. O seksi poponu kaldırıp yürürsün ve ona bir kere bile bakmazsın." diye ofladı. Gözlerimi kısınca omuzları düştü. Harry Styles'ın yanından kolayca geçebilmenin bir yolu yoktu. Ya beni takip ederdi ya da tamamen görmezden gelirdi ki bunlardan hangisi daha kötü bilmiyorum. "Tamam, hadi tuvaletin penceresinden kaçalım. Kötü buluşmalarda insanlar bunu yapmaz mı?"
"Evet, sanırım." diye mırıldandım. "Ama bu pantolonlar çok dar pencereden çıkmak için uygun değiller. Sadece bekleyemez miyiz? Biraz daha viski alırız ve ekstra uzun en iyi arkadaş buluşması yaparız."
Belli belirsiz başıyla onayladı. Bu akşam ki kaderimize razı gelip gözlerden uzak kalmaya çalışarak oturduk. Arkamı dönüp kalbimin daha fazla parçaya ayrılmaması için irademi kullandım, Jace 'de hala Louis'i anlatıyordu.
Sonunda Jace rahatlığını belli eden bir ses çıkardı, hesabı ödedi ve yapabildiğimiz kadar hızlı bir şekilde restoranttan çıktık. Eve yolculuk sessiz geçti. Söyleyecek bir şeyim yoktu ve ev arkadaşım konuşmak istemediğimi anlayacak kadar iyi tanıyordu beni.
Eve geldiğimizde telefonumu Jace'e verdim. "Al bunu. Bana mesaj atacaktır." diye mırıldandım başımı sallayarak. Yatak odama doğru giderken mavi gözleri beni süzdü.
"Sabah seni uyandırırım. Seni seviyorum." diye bağırdı arkamdan.
"Bende seni seviyorum."
Yatağım resmen gelmem için adımı sesleniyordu. Üstümü değiştirmeden kendimi yatyağıma attım. Yüzümü yastığıma gömdüm ve örtüyü başıma kadar çektim. Jace'e, işime ve o güzel Marc Jacobs cüzdana odaklanmaya çalıştım ama gözlerimi kapatınca önüme gelen görüntü Harry'nin aptal suratı oluyordu.
ERTESİ SABAH, Jace resmen beni yataktan dışarı sürükledi ve duşa soktu. Yıkanırkende konuşmaya başladı. Dışarı çıktığımda yatağımın üstünde giyeceğim kıyafetler hazırdı. Ayrıca bir bardak kahve ve atıştırmalık şeylerde vardı.
"Şimdi Norah." diye başladı ben düğmelerimi iliklerken. "Üzgün olduğunu biliyorum ama göt herifin teki için kendini üzmeni istemiyorum. Tamam mı?"
"Evet, biliyorum, anladım gidebilir miyiz?" diye mırıldandım. Gözlerini devirdi ve bizde evden dışarı çıktık. Soğuk New York havasına adım attık. Dışarısı nefeslerimizi beyaz dumanlar halinde görebileceğimiz kadar soğuktu. Bizde sigara içen yetişkinler gibi görünmeye çalıştık.
"Biliyorsun bugün terfi alma olanağımız var." diye belirtti yürürken ve tekrar olmayan sigaramızdan bir nefes alırken.
"Olasılık ne demek? Tamamen bizim o terfi. Bizim işlerimiz yakıyor."
Gülümseyerek oyuncu bir şekilde popoma vurdu. "Şşş, Norah. Hayatımızda birazcık şüpheye ihtiyacımız var. Sadece bir saatliğine en iyi çalışan değilmiş gibi davranalım, sanki en iyi moda anlayışına sahip değilmişiz gibi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suit and Tie (Harry Styles Çeviri Fanfiction)
Fanfiction© xcalliex all rights reserved. Tüm hakları @xcalliex 'e aittir. Bu hesap dışında başka hiçbir yerde yayınlanmaz. Harry Styles, 24 yaşında, CEO, milyoner. Kendisi New York'un en tanınmış bekarı. 100 metre öteden bile adını duyan her kadın ve erkek o...