Bölüm 41- Beyaz Şarap&Donmuş Bezelyeler

27.7K 1.1K 163
                                    

Jace'le o apartmana taşındığımızdan beri ilk defa Jace'in kollarının arasında uyandım. Elleri çenesinin altında birleşmiş, bacaklarını kendisine çekmişti. Hafifçe horluyordu, kendime gelirken onu tuttum  kapı açılana kadar, Louis başını içeri uzattı.

Bana sevecen bir şekilde gülümsedi, sonra sonunda kapıyı açtı ve odaya girdi. "Günaydın." diye fısıldadı.

Ona boş boş baktım. "Günaydın."

"Jace'i uyandıracağım çünkü bir planım var ve sakın saldırma ölüyormuşsun gibi görünüyorsun."

"Tamamdır."

Louis yatağın ucundan emekleyerek Jace'e gitti ve onun yanına yatıp "uyan uyan." diye mırıldanmaya başladı, Jace mavi gözlerinin birisini açtığında durdu. Jace tek gözüyle benim somurtkan suratıma baktı sonra diğer gözünü açıp Louis'in parlak gözleri ile buluşturdu.

"Saat kaç?" dedi.

"Neredeyse öğlen olacak." dedi Louis mutlu bir şekilde. "Ve siz ikiniz için kalkma zamanı, sağlam bir ayrılık programı yaptım ikiniz dinlemeye hazırsanız tabii."

Jace yavaşça oturur hale geldi ve başlıpa dayandı, beni beraberinde çekmişti. "Tabii, Lou, hadi anlat bakalım."

"Tamam," dedi Luis ellerini birleştirip boğazını temizlerken. "Bugün üzgün gün. Üzülmen için sadece bir günün var çünkü bizler yetişkiniz ve çalışmamız gerek, o yüzden o gün bugün. Yarın uyandığında işe gitmeyebilirsin çünkü o gün kıgın gün. Bağırabilirsin, yumruk atabilirsin."

O konuşmaya devam etmeden önce üstümdekilere baktım. "Sonra, cuma günü her şey güzel giderse bk gibi bir barda çok sarhoş oluruz sonra biraz daha üzgün gün yaşarsın ama çok üzgün olanlarından değil, tüm bu zaman boyunca ben sürekli yanında olacağım."  Louis kaşlarını çatarken gözlerimi kırptım. "Anladın mı? Ağlayıp çığlık atabilirsin, tüm bunlar boyunca hep yanında olacağız."

"Ee," diye mırıldandım. "Harry ile tam olarak ayrıldığımızı söyleyemem... Yani ben çok fazla utandım ve aramızdakiler bitti gibi. Ama sanıım dolabımda duran takım elbisesinin ceketini yakabilirim bu üzgün günde."

"Oh, iyi fikir. Jace kahvaltı hazırlamaya başlayabilir bende çakmağı bulayım."

Sonra Louis yataktan indi ve bizi iyice uyanmaya bıraktı, tekrar girdiğinde ikimizinde ayakları yere değiyordu. Zaferle elindeki çakmağı gösterdi, gözlerinde muzip parıltılar vardı. Başımı salladım ve dolabıma doğru yürüyüp ceketi çıkardım.

 Yatak odamdan yorun bir sıra ile çıktık ve balkona ilerledik, çakmak Louis'in elindeydi Jace ikimizinde elini tutuyordu ve siyah Harry gibi kokan Versace ceket hala boşta kalan elimdeydi. Louis balkon kapısını kaydırarak açtı ve balkona çıkarak soğuk New York havasına adım attık.

Ceketi kontrol amaçlı kaldırdım. "En çok nereden alev alabilir?"

"İhtimalle içinden bir yerden," dedim Louis. "Harika olacak."

"Kesinlikle, çakmak lütfen."

Yüzünde güven verici bir bakışla çakmağı bana verdi ve bir kolunu Jace'in omzuna attı. İkisi yanyana balkonda durmaya başladılar ve ben bir kaç kere çakmağı çakarken beni izlediler, alev çıktığında rüzgarda sarsılıyordu.

"Norah!" diye tersledi Jace. "Yakmadan önce, aranızda ne oldu? Dün gece anlatamayacak kadar sarhoştun. Yani, ne oldu?"

Ona dik dik baktım. "Güven banai bitti. Şimdi susun ve şunu yakmama izin ver."

"Tamam."

"Ee," diye belirttim. "Bu ceketi yakacağım. Onun aptal, aptal, Versace ceketini yakacağım. Bu ceket çok güzel görünüyor ve büyük ihtimalle gerçekten pahalı." Çakmak söndü, onu balkondan aşağı attım. "Oh, Tanrım. Bu ceket çok güzel, yapamayacağım."

Suit and Tie (Harry Styles Çeviri Fanfiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin