2.BÖLÜM: "Kaçış"

6.9K 693 143
                                    



Hadi bakalım... Başlıyoruz :)

3.GÖZ

Delikanlı, denize karşı iskemlesini çekti ve iç çekerek oturdu. Alev alev yanan gözleri, baktığı maviliğe meydan okurcasına kısılırken aklına Tutkuyla konuşması gelince yine boynundaki damarlar ortaya çıkmıştı.

Cadaloz.

Onun sinirlerini bozuyor, haddinden fazla meşgul ediyordu kafasını. Yanına yaklaşan balıkçı Niko, beresini düzelterek babacan bir şekilde gülümsedi Alp'e.

-Ne düşünürsün kara kara denize bakarak?" Dedi hafif kırık türkçesiyle. Masmavi gözleri, denizin yarattığı tüm dalgalardan daha hırçındı, yüzündeki çizgiler antika bir eşyanın oyuklarından daha tecrübe dolu... Gencin önündeki ufak masaya balık ekmeği koydu ve kendisi de koca poposunu oturunca gıcırdayan küçük iskemleye sığdırdı. Dökülmüş sarı saçlarını örten simsiyah beresini çekiştirerek birkaç tel saçı alnına düşürdü ve hafif beyazlamış sarı sakallarında ellerini gezdirirken, Alp'i süzdü.

-Hiç be abi. Ne düşüneyim." Diye geçiştirmek istedi adamı ama onu anladığını gösteren bir gülüşle karşıladı bu yetersiz cevabı Niko.

Bir adamı denize bu kadar daldıran, anca yüreğindeki yangın olurdu. Söndürmeyi arardı o maviliklerde ama gönlüne çare bulamazdı.

-Aşk mı?" Tutku'nun yüzünü aniden zihninden kovaladı ve Niko'nun gülen gözlerine açık kahverengi gözlerini çevirdi inkar edercesine.

-Yok abi, ne aşkı. Kard...Cadının biri." Kahverengi gözlerini iyice kıstı ve aklına gelen son tabiri de söyledi kıs kıs gülen adama. "Aile dostu!" Niko, ona laf anlatmakla uğraşmadı ve sadece tombul elleriyle getirdiği balık ekmeği gösterdi genç adama yemesi için. Alp, yarım ekmeği elleri arasına alıp, sinirliyken acıktığını unuttuğunu fark edecek kadar büyük bir ısırık alırken, yaşlı adam o "aile dostu"nun bu gence neler yaşatabileceğini hissediyordu.

Kendisi de Ayşeyle böyle evlenmişti. Başta onun için sinir bozucu olan o hafif etli butlu Türk kadını, şimdi iki çocuğunun annesiydi.

-Acayip lezzetli. Neden dükkan gibi bir şey açmıyorsun abi?" Kıvanç Alp, sırf konuyu değiştirmek için balık ekmek arabasıyla ilgili soru sormuştu Niko'ya.

-Dükkan için para gerek, fakat bilirsin... Sağlam kazığa bağlamak için biraz daha birikim lazim." Anladığını gösterircesine baş salladı delikanlı. Zihnini kurcalayan kıza o kadar kızgındı ki bu mükemmel balığın tadını bile alamıyordu doğrusu.

-Bazen.." dedi aniden ekmeğini küçük masanın üzerindeki tabağın üstüne koyarak. "Bazen birini korumak için bir ton şey yapıyosun, ama kafa kalın!" İşaret parmağını şakağına vurarak söylemişti bunu ve gözlerindeki şimşeklere gülen adamı keyiflendirenin ne olduğunu da bir türlü anlamamıştı. "Anlamıyo!"

-Bazen..." diyerek karşısındaki oğlanın girişine benzer bir giriş yapmak istedi Niko. Alp'i bir anlık kendi gençliğine benzetmişti ve onun bu siniri bile kendi tecrübelerinin yanında bir toz zerreciği gibiydi. "Sevdiklerinin hata yapmasina izin verirsin. Onları korumak her zaman doğrusu değil." Eliyle çocuğun omzunu sıkarken, gözleri sözlerinin doğruluğunu ispatlasın diye kahvelere iyice dayandı ve kaşlarını kaldırdı. "Hata yapsalar da orada olduğunu bilsinler diye..."

Ona cevap yetiştirmek yerine başını salladı Alp ama ihtiyara hiç onay veremiyordu doğrusu. Tutku'yu bile bile itin birine salacak mıydı yani?

Allah'ın ödlek sapsızı! Bir de kıza yetiştiriyordu konuştuklarını! Azıcık adam olsaydı John denen herif, neredeyse ailesinden olan bu kızı korumak zorunda kalmayacaktı ki zaten. Tutku, onun boynuna atlayıp teşekkürler ederek, Allah'a şükretmeliydi! Kendi kendine hak verip iç savaşını sonlandırırken, yemeğini neredeyse bitirmişti. İhtiyarın çırağı adama küçük bir bardakta çay getirirken, çalan telefonunu duymamıştı bile.

Sevgiyle Harmanlanmış Bedenler (THB-2)Where stories live. Discover now