8.BÖLÜM: "Karanlık Yüz"

7.2K 616 137
                                    


3.GÖZ

Tutku, gözlerine giren güneş ışığı yüzünden yavaşça yüzünü buruşturdu. Kaşlarını çatarak arkasını döndüğünde gece boyunca beline sarılan kolların sahibini, sürekli kendisini uyandırıp yoran adamı bulamamıştı. Gözü komidinin üstündeki dijital saate kaydı. Henüz dokuzu gösteriyordu ve kız aile kahvaltıları yüzünden sabahı kaçırmaya pek alışık değildi. Bu yüzden gerinmeye çalıştı vücudundaki ağrıya rağmen ve derin bir nefes aldı.

Bugün bir spora gitmesi iyi olacaktı çünkü kasları çok ağrıyordu ve biliyordu ki çivi çiviyi nasıl söküyorsa, iyi bir antrenman da ağrısını o ölçüde yok edecekti.

Yataktan kalkarken, çıplak vücuduna geçirecek rahat bir şeyler arama ihtiyacıyla Alp'in dolabına yürüdü. Çekmecelerden birinden aldığı siyah baksırı beline çekip birkaç kez kıvırarak katlarken ipini iyice sıktı, raftan rastgele seçtiği asker yeşili tişörtü de üstüne geçirerek bileğindeki siyah lastik tokayla saçını yarım topuz şeklinde topladı.

Yüzünü yıkadıktan sonra havluyla kurulanırken, aynadaki aksine baktı ve boynundaki kızarıklara kahvaltıdan sonra bir çare bulmayı düşündü. Alp kendisini vampir gibi emip durduğu için, teni çok hassas olmamasına rağmen kızarmıştı.

Merdivenleri yavaşça indi ama çıt çıkmıyordu, salon geldiği zamanki gibiydi ve bir an Özgürle Selin'in gelip gelmediğini merak etse de sütyenini giymeye çok üşenmişti.

Fazla büyük olmayan ama oldukça sade mutfağa girdiğinde, kupasındaki kahveyi içerken telefonunda bir şeylere bakan Alp'i gördü.

-Günaydın." Kızın ayak seslerini duymuştu ama okuduğu şey önemli bir konuda olduğu için başını kaldırmadan cevapladı Tutku'yu.

-Günaydın. Kahve alır mısın?" Onun içtiği zift gibi kahveye yüzünü buruşturarak baktı kız.

-Ne filtre kahvesi sabah sabah film mi çekiyoruz, çay yok mu çay..." Alp, anca o zaman telefonunu kapatıp güldü onun bu haline.

Anlaşılan Tutku Devran hiç de sabah insanı değildi.

Yarım şekilde topuz yapılmış dalgalı-kıvırcık arası saçları biraz dağılmıştı. Tişört kalçalarını geçiyordu, ona çok yakışmıştı. Çay kavanozunu kıza uzatıp, kahvesini yudumlarken kalçasını tezgaha yasladı. Onun yaptıklarını izlemeye başladı.

İşine odaklanmış kafasını hiç gence çevirmemişti. Onun ritim tutan ayak parmaklarını, pürüzsüz bacaklarını ve bu rotayı takip ederek tüm vücudunu süzdü Alp.

Çayı üstüne koyduktan sonra buzdolabını kurcalayan kız iyice eğilmiş, bulabileceği tatlı bir yiyecek ihtiyacıyla dolaptakileri kurcalamaya başlamıştı. Gördüğü nutella kutusunu avucuna alırken, kalçasındaki şaplakla bunu beklemediği için yerinde sıçradı. Bu hareketi ablası ve halası da kendisine sık sık yapardı, fakat hiç hoşlanmazdı Tutku.

Doğrulup, kapağı kapattığında Alp kendisine gülümsüyordu. Ama onun kaşları bu yüzden çatıktı.

-Ne arıyorsun bakalım?" Kızın geçmesine izin vermeyip, ellerini kalçalarına götürdü. "Böyle gezinmemelisin. Selinle Özgür her an gelebilirler." Nutella kapağını açtığında, genç hemen arkasında duran tezgahtaki temiz kaşığı uzattı ona. Teşekkür etme gereği duymadı, çünkü poposu acımıştı.

-Sonuç olarak gelmediler. Hem Selin de böyle geziyor zaten!" Kaşığı daldırıp çikolatayla doldururken, kalçalarını sıkan eller rahat durmuyordu.

Sevgiyle Harmanlanmış Bedenler (THB-2)Where stories live. Discover now