3.GÖZKıvanç Alp, odasında bir ileri bir geri giderken eli dudağında kendisine gelen mektubun anlamını düşünüyordu. Kaşları o kadar çatılmıştı ki alnında iki belirgin kıvrım oluşturmuştu.
Bahçelerinin led ışığı, camdan yüzüne yansıyor, açık kahverengi gözlerinde geziniyordu. Kafası allak bullaktı, gözleri tekrar duvara monteli çalışma masasının üzerindeki yırtık, mühürlü zarfa kaydı.
Kapının kulbu çevrildiği esnada, eli hemen belindeki silahına gitti. Tecrübeyle parmakları hızla yerini bulmuş, tabancayı sıkıca kavramıştı. Aralanan kapıda, gecenin karanlığında gözüne ilişen ilk koyu saçlar ve devamında içeri giren beden... Tutkuydu.
Üzerinde süper mini siyah bir gecelikle karşısında duruyordu. Kaşları mümkünmüş gibi tüm bu karmaşaya daha çok çatıldı. Dudaklarını aralamıştı bir şeyler söylemek için ama kız kapıyı hızla kapatıp onun yanına geldi ve kendisininkilere kıyasla ufak ellerini göğsüne koydu.
-Bir şey söyleme..." çıplak karnını okşayan parmaklar, çenesini sıkmasına neden olurken, Tutku göğsüne bir öpücük kondurup, başını yeniden ona kaldırdı. Gencin boştaki elini alarak tersiyle yanağına dokundurdu ve gözlerini yumarak iç çekti. "Sadece dokun.."
Teni yumuşacıktı, Alp istemsizce usulca onun yanağına ve oradan boynuna kaydırdı elini. Köprücük kemiğine işaret parmağıyla dokunarak yavaşça indirdi ve göğüslerinin üzerine sürttü.
Tutku'nun nefes alışverişi hızlanmıştı, inip kalkan göğüsleri bunu ispatlıyordu. Onu hızla belinden tutarak kaldırdı ve yatağının üstüne attı. O kadar kuvvetli atmıştı ki zıpladığına yemin edebilirdi genç kız.
Geceliğin askısını indirirken, omzuna bir öpücük kondurdu Alp. Sonrasında dudaklarını değdirdiği eti ısırdı yavaşça. Tam düşündüğü gibiydi, gergin, nemli ama yumuşak...
Eli kızın bacağını kavradığında vücudunu ona yasladı ve arzu dolu kahverengi gözlere baktı uzun uzun. O da istiyordu, bunu görmemek imkansızdı.
-Uyan." Dedi Tutku, bu cümle genç adamın kaşlarını çatmasına neden olmuştu. Parmaklarıyla kızın bacağını okşarken ne olduğunu soracaktı ama aniden bir boşluğa yuvarlandığını hissetti.
Karanlık bir boşluk.
Kolundan tutan ince bileği sertçe çekti ve daha gözlerini bile açmamışken elin sahibini hızla altına aldı Alp.
Rüyadan uyanmıştı.
Ve bileğini sıkı sıkı tuttuğu kız, rüyasının baş kahramanıydı. Tutkuydu.
Burnu neredeyse onun burnuna değiyordu ve açık kahverengi gözleri kızınki kadar şokla açılmıştı. Gerçeğe döndüğünü algılamaya çalışıyordu ama bileğini kurtarmak için çekiştirdi elini kız.
-Bıraksana!" Parmakları kelepçe gibi aniden açıldığında, kaşlarını çatarak bileğini ovuşturdu Tutku ve onun altında biraz kayarak yüz hizasından kurtulmaya çalıştı.
-Uzak dur anlayışın bu mu?" Dedi Alp, onun üzerinde ağırlığını bir nebze çekse de, tamamen kalkmış sayılmazdı. Sadece artık yüzleri arasında milimetreler yoktu.
-Petek teyze uyandırmam için yolladı. Yoksa ben de meraklı değilim senin sıfatını görmeye!" Onu omuzlarından parmaklarıyla ittirip kalkacaktı ama elini onun yanına koyarak üzerine eğildi Alp.
-Tutku..." gözleri bir an için kızın dudaklarına kaysa da, rüyanın getirdiği o hareketlenme kasıklarından bir türlü kaybolmadığı için kendini tuttu. "Neden evime geldin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgiyle Harmanlanmış Bedenler (THB-2)
Romance"Çıkardığı fotoğrafın altına, kalemin kapağını ağzında tutarken, kalemle bir not düştü. "Tutku'yla Harmanlanmış Bedenler." " Böyle başlamıştı hikayeleri. Elmaların özü birdi, ihtiyaçları birdi. Aşktan gelen çocuklar, aşk için yaşar, aşk uğruna öl...