54.BÖLÜM: "Özür Dilerim."

4.4K 657 466
                                    

Bu bölüm,

@Guvenc70 🥀🖤

@pillibeybii 🌙🤍

@kendimdenkacarken ♾♥️

@pamuksehri_ ☁️💞

Adlı minik kelebeklerime ithaf edilmiştir! Yorumlarınız için her birinizi tek tek sevgiyle kucaklıyorum ve Tunasal bir biçimde bıktırarak öpüyorum.

Son ithaflar olduğu için final hariç tüm bölümlerde devam edeceğiz buna :') daha önceden söylediğim bölümlerdeki kişileri liste yaptım ve ilk dörtlü bu dörtlü. En çok size keyifli okumalar, iyi ki. İyi ki varsınız.

3.GÖZ 
Tutku kendinden geçmiş gibi titriyordu. Öyle ki sanki soğukta çırılçıplak kalmıştı, dişleri birkaç kez birbirine hızla çarptı. Alp, yeniden ona hamle yaptığında korkuyla sıçramış ve arkasındaki ahşap kapıya çarpmıştı. Korkuyordu, ondan korkuyordu.

Alp'in yüzündeki mahvolmuş ifadeye odaklanabilse aslında hiç korkmazdı ama onun gördüğü şey dünyası yıkılmış görünen adam değildi.

Kuzey'i öldüren adamdı.

O kurşunun hiç duymadığı hayali sesi kulaklarında çınlar gibi olurken inleyerek avuçlarını kulaklarına bastırdı. Hiçbir şey duymak istemiyordu, özellikle, özellikle onu.

-Tutku, n'olur bir şey söyle..." Ne kadar istemediğini bilse de onun yüzünü tuttu sarı. "Yalvarırım öyle bakma." Sözleri çok içtendi, Tutku'nun gözlerindeki korku, nefret, hayal kırıklığı, isyan öyle büyüktü ki saniyeler geçtikçe ezildiğini hissediyordu genç adam.

-Na..Nasıl?" Alp, kaşlarını çatınca çatallı sesini düzeltmeye çalıştı. "Onu...Nasıl öldür-dün?" Cümlenin sonunda çatlamıştı işte sesi. Gözleri yeniden dolarken dudaklarını birbirine çaresizce bastırdı ve tuzlu damlalara yenileri eklenmeye devam etti.

-Ben...Ben öldüreceğim kişinin Kuzey Karayev olduğunu bilmiyordum. En başında seçim hakkım yoktu, tetikçi gibi sadece bana söyleneni öldürüyordum." Tutku'nun inanamaz gözlerle baktığını görünce bakışlarını kaçırdı. "Adres verildi, sabaha karşı güvenlik olmadığı söylendi. Demir ve ben otele gittik." Kız, iç çekerek kulaklarından indirdiği ellerini kendine sardı, bu hikayeyi binlerce kez duymuştu Tutku. Ama Alp'ten değil, sinir krizleri geçirirken kendini suçlayan ve her yerini deli gibi tırmalayan Reva'dan... Biricik ablasından. Alt dudağı titremeye başladığında Kıvanç duraksasa da katı bir ses tonuyla kızdı.

-Devam et." Bunu duymak istiyordu kız, biliyordu Kıvanç, hem kendisi de anlatmaktan başka bir şey yapamazdı. Tutku'nun gözlerindeki nefret gram azalmazken devam etti.

-İçeri girdiğimizde o telefonuyla uğraşıyordu. Ben, onu... Onu arkasından vurdum." Hain kurşunuylaydı demek. Hem fiilen hem ruhen. "Çünkü denilene göre Karayev eski askerdi ve çoğu düşmanıyla birebir kendi yüzleşmişti. Anca hain bir saldırıyla onu yenebilirdik." Alp, Kuzeyle üstünkörü tanışmıştı ancak onun bildiği Kuzey iş adamıydı, asker değildi. Onun bildiği Kuzey'in annesi vardı, oysa öldürme emri çıkan Kuzey'in hiç kimsesi olmadığı söylenmişti kayıtlardan kendisine. Her yakını ölüydü. Öyle gösterilmişti. Kuzey'i tanıyordu Alp, gerçek Kuzey'i. Ancak herkesin "sandığı" Kuzey Karayev'i vurmuştu. "Arkasını döndüğünde onun yüzünü gördüm." Yutkundu, çok zordu, anlatmak Alp için de çok zordu. "Durmasını söylemeye fırsat bulamadan Demir ikinci kurşunu tam..." işaret ve orta parmağını birleştirip kalbinin üzerine götürdü. "Burasına sapladı." Görüntü kafasında canlanırken, ellerini saçlarına sokarak başını öne eğdi delikanlı. "Yere devrildi, ben... Ne yapacağımı bilemedim, kan... Her yeri kan kapladı. Derken Reva geldi." Tutku ağzından kaçan hıçkırığı avucuna hapsetti. "Demir beni odadan çıkarmayı akıl ederken, sanki o vurulmuş gibi kalakaldı bir an. Sonra da biz kapıdan çıkar çıkmaz arkamızdan geldi. Demir beni korumak için önüme atladı ama çok geçti. Reva çoktan onu üç el ateşle devirmişti bile.

Sevgiyle Harmanlanmış Bedenler (THB-2)Where stories live. Discover now