10.BÖLÜM: "8 Saat"

6.8K 632 167
                                    


3.GÖZ

Önündeki notlara kaşlarını çatarak baktı Tutku, Amerika'dan döndüğünden beri bölümüne uyum sağlamak ilk defa bu kadar zor olmuştu. Akademik takvim oradakiyle pek örtüşmüyordu, çok fazla olmasa da açığının büyük bölümünü kolayca kapatmıştı ama küçük bir kısmını bu iki gün sıkı çalışarak telafi etmesi şarttı.

Songül ve Gamze onun son anlattığı gelişmeleri sindirmeye çalışıp, kahvelerini yudumlarken, Gamze notları kendi defterine geçiren, çünkü yazmadan kafası konuya basmayan bir yapıdaydı, kıza sordu.

-Yani siz şuanda da sevgili değilsiniz?" Israrla bunu soracaktı çünkü bir türlü aklı almıyordu. Tutku, ona dik dik, tıpkı gelişim psikolojisi dersindeki adam gibi başını eğip, kemik gözlükleri üzerinden aptalmış gibi bakınca kaşlarını çattı. "Ne bakıyorsunuz ya? Bir ben miyim birbirinize ait olduğunuzu düşünen?" Bu konuda haklıydı aslında. Songül de öyle düşünüyordu, bu yüzden kız kendisine baktığında kaşlarını kaldırdı "haklı" dercesine.

Madem onunla yaptığı seks beynini uçuruyordu, madem onunlayken kendini rahat ve saçma bir şekilde adamın ona karşı hep dürüst olduğunu hissediyordu, neden bunu sadece cinsellikle kısıtlıyorlardı ki?

-Şöyle Gamze'm, benim Alp'e karşı bir sevgim, aşkım, her kızın istediği o boyfriend materials tanımına uyan bir şeylerim yok. İstek belli, durum belli. Bundan fazlası da yok." Gamze, istediğini alamayarak alt dudağını büzerken, Songül direkt olarak sordu.

-Sadece fuck buddy yani?" Böyle söyleyince kulağa çok iğrenç ve soğuk geliyordu ama doğrusu da buydu zaten. Söylenişi kulağa kötü gelse bile, yaşadıkları ortadaydı ve bundan fazlası değildi.

-Evet. Zaten ilişkimiz yok. Neden güzel olan bir ortak arzuyu birlikte gerçekleştirmeyelim? Kaldı ki, ben onunla neden sevgili olmak isteyeyim?" Masaya yaklaşan Alp için onu uyarmak istedi kızlar, ama Tutku bir yandan notları geçiriyor öbür yandan konuşuyordu, onların mimiklerini görmedi. "Adam mı kalmadı ülkede? Odun gibi biri, ben de öyleyim. Birinin sevgi dolu olması gerekmiyor mu ne bileyim? O öyle değil. Egoist, bencil, dengesiz..."

-Tutku..." Songül, Alp'in karışmamaları için kaşlarını kaldırmasına rağmen, arkadaşını uyarmaya çalışırken, Tutku yazdığı yazım yanlışını silgiyle silip, konuşmaya devam etti.

-Ne Gül, yalan mı? Megaloman, alaycı, patavatsız, düşüncesiz..." Arkasında öksüren gence doğru kafasını çevirdi, gözlük camlarını silme ihtiyacı aniden doğarken, bir parça şaşırsa da, asla bozuntuya vermedi. "Çok klişe oldu bu ama." Dedi sanki kadere sitem eder gibi. Ellerini masaya yaslayan genç adam, kulağına eğilirken, yazı yazmaya devam etti kız.

-Klişede iyi versiyonu oluyordu bunun. Söylemediğin başka..." masadaki kızlara baktı hafif bir tebessümle. "Bir iyi özelliğim var mı?" Hevesle kafasını kaldırırken, kalemin ucunu ısırdı Tutku. Gözlerini kısarak düşünür gibi yaparken, mırıldandı.

-Evet. Var." Hemen bulup, açtı gözlerini. "Casusluk. İzinsiz dinlemek böyle özetleniyor sanırım." Yine akıllı ve sinir bozucu cümlelerini kurmaya başlamıştı. Ama hoşuna gittiğini inkar edemezdi, dibine bu kadar girdiğinde beyin hücreleri bu ölçüde sağ kalan ilk kız olabilirdi. Ellerini masadan çekerek doğrulduğunda arkasını dönerek yürümeye başladı. "Nereye?" Kısa bir an duraksayıp, omzu üzerinden kıza çevirdi başını.

Sevgiyle Harmanlanmış Bedenler (THB-2)Where stories live. Discover now