18.BÖLÜM: "Kırık Kanatlar"

5K 613 254
                                    


Özletmişti :')

Bölüm sonunu okuyun. Keyifli okumalar.

3.GÖZ

Koridora koşar adım giren kız, yanlışlıkla bir hemşireye çarpsa da aldırmadan yoluna devam ederken kadından özür dilemek Recep'e kalmıştı.

Tutku'yu çok iyi anlıyordu ve kendisi bile Rüzgar'ı bu kadar merak ediyorken, onun merakını, üzüntüsünü, öfkesini tahmin bile edemiyor, çok doğal karşılıyordu.

Genç adamın odasına hiçbir kapı çalma merasimi yapmadan girdiğinde hızını alamayıp parlak zeminde biraz kaydı ve önündeki tekerlekli yemek masasına düşmemek için zar zor tutundu.

Bütün bakışlar odaya giren kıza dönmüştü.

En çok görmek istediği kahveler de dahil.

-Yavaş ol Tutku'm..." ağabeyinin sesini duyduğu anda gözleri doldu. Şaka değildi,

gerçekten de makineye bağlı olmadan nefes alıyor, yatakta kendisine gülümsüyordu. "Masayı kıracaksın."

Herkes ona gülümseyerek bakarken, hıçkırıklarla Rüzgar'a koştu Tutku.

Ameliyatlı yerine baskı uygulamadan ona sarılırken, gözlerinden akan yaşlar onun geniş omzuna damlıyordu. Serum takılı elini kızın sırtına yasladı genç.

-Geçti. Ağlama." Geçmişti, mutluluktan ağlıyordu zaten. Şuan bütün dünyalar ona verilmiş gibiydi, öyle mutlu olmuştu ki, odadaki herkese kendisinden beklenmeyecek şekilde sıkıca sarılıp sulu sulu öpmek istiyordu.

Geri çekilip ağabeyinin yüzünü elleri arasına alırken, burnunu çekerek sırıttı.

-Ya..yaşıyorsun." Hemen yanındaki Tuna, kardeşinin omzunu sıvazlarken, onun da ağlamaktan kızaran gözlerinin şimdi mutluluktan dolduğunu gördü Tutku. Kolay mı? Üçüzüydü bu kıl herif! Canının en kıymetli parçasıydı.

-Tuna benden kurtulacağını düşünüyordu." Diyerek takıldı Rüzgar ona, bu odadaki kimsenin kendisi için ağladığı fikrini düşünmek istemiyordu.

Onları üzmeyi hiç istemezdi. Ama hepsinin yüzündeki gülümsemeyi görmek, paha biçilmezdi.

-Senden kurtulmak isteyen kim?" Tuna'nın cümlesi şaka amaçlı kurulmuş gibi dursa da, duygu yoğunluğunu hepsi hissediyordu. "Hala en yakışıklı olan benim ayrıca." Herkes bu lafın üstüne gülünce yalandan ters ters baktı odadakilere. "Ne? Yalan mı?"

Kahveler, odada gezindi ve delikanlı, Tutku'nun hiç duymak istemediği soruyu sordu.

-Alp nerede?" Sesinde hiçbir şekilde kin ve öfke hissetmemek kızı şaşırtmıştı. Aksine onu görmek istiyor gibiydi.

Ağabeyine gizleyemediği şaşkınlığıyla bakarken, kıza yamuk bir gülüş sunarak göz kırptı Rüzgar.

-Sabah uğradı, aslında Tutku'nun yanına gidecekti ama..." Petek'in mavileri kıza kayarken, kendini suçlu hissetmeden edemedi Tutku. Eğer oğlunun bıçaklandığını bilse kadını üzmüş olacaktı.

Recep, gözlerini kısarak genç kızı inceledi. Evet, Alp'in odaya girdiğine bizzat şahitti. Ama çıktığına değil...

-Ayaküstü konuştuk. Ama ufak bir işi vardı." Kadın gülümseyerek başını salladığında, kahvelerini kaçırdı ama Recep'e yakalanmıştı. Resmen göz önünde yalan söylemişti. Ama ne diyecekti ki?

Ağabeyimi sırtından bıçakladığı için ben de onu gerçek anlamda bıçakladım mı?

Herkesin merak ettiği ama o anda Rüzgar'ın iyi olmasını önemsedikleri için zihninin arka planlarına attığı soruyu, kızgın bir ses tonuyla soran kişi, elbette kuzeniydi.

Sevgiyle Harmanlanmış Bedenler (THB-2)Där berättelser lever. Upptäck nu