42.BÖLÜM: "Tanışma"

3.7K 652 327
                                    


  Bu bölüm ithaf yapamadım çünkü henüz yorumların tamamını okuyamadım. (Söz verdiklerim aklımdaaa.) Yorumlarınız, yıldızlarınız için -yapanlar tabii- ne kadar teşekkür etsem az olur gerçekten. (gelecek bölüm 2 bölümün ithafını yapacağım.)

Çok kişiye ithaf verme sebebim hak yemek istememem..

*Bir okur ne kadar fazla ya da akılda kalıcı şekilde uzun bir yorum atarsa farkına varmam o kadar hızlı oluyor. Bilginiz olsun.

Keyifli okumalar tüm miniDevlere! Yıldızı artık unutmayın.. 💫

3.GÖZ

     Hayat, sürprizlerle doluydu. Ve bu sürprizler her zaman iyi olmuyordu. Bazen olabilecek en kötü şeyler sizin başınıza gelirken, en güzelleri bir başkasına çıkardı. Ve bu sürprizler öyle adaletsizdi ki, kimi mutlu kimi mutsuz edeceği hiç belli olmazdı.

Kıvanç Alp Aksoy, sürprizlerden nefret ederdi.

Sürprizler, zayıflıktan oluşan boşluklara sızar ve her şeyin altını üstüne getirirdi.

Eğer bir şey sana sürpriz oluyorsa, güzel olsun ya da olmasın "Ah sürpriz!" dememeliydin. "Siktir, sürpriz." Demeliydin. Çünkü bu kendi hayatında kontrolü kaybettiğin, şaşırdığın anlamına geliyordu. O boşluklar açıldı demekti, zayıflıkların oluştu demekti...

-Üçüncü kahven geliyor..." Özgür'ün sesiyle tam gözlerini devirip laf edecekti ki, başını çevirdiği an kahveyi getiren kişi görünce sallanan koltukta dikleşti. Yalının bahçesindeydi ve annesinin herkesin kafasını ütülemesi -habersiz parti vermeleri yüzünden kızmıştı- sonrasında ayılmak için açık havada otururken Özgür yanına gelmişti.

Ona Tuna'ya da götürdüğü sade Türk kahvesinden -ki Tuna duble şekerli sevdiğinden ağlamak istemiş kusmayı teklif etmişti- iki kez içirmişti. Şimdi üçüncüyü de yine o getiriyor sanarken başını kaldırdığı anda gördüğü Selin onun için sürprizdi.

Oysa en yakın arkadaşlarından ikincisinin gelişi ne zamandan beri sürpriz olmuştu ki kendisine?

Tutku'ya olan özlemi ne zaman sürpriz olmuştu?

Ya da bu özlemi dile dökme kontrolsüzlüğü... Bu aralar sürprizler sıklaşmıştı ve bu hiç hayra alamet değildi.

-Selin.." kızın ismi dudaklarından şaşkınlıkla dökülürken, elindeki kahveyle yanına oturan sarışına göz kırpan Özgür, eliyle rastgele yalıyı gösterdi.

-Ben bi' Petek teyzelere bakiyim belki yemek için falan yardım lazımdır..." O ikisinin yanından saniyeler içinde uzaklaşıp gözden kaybolurken, Selin yüzündeki bakışlardan rahatsız olup carlamaktan alıkoyamadı kendini.

-Soğutmadan içsene be!"

Sarı, kahveyi sağ eline alıp sol eliyle Selin'i ensesinden kavrayarak kendine doğru çekti ve yanağına uzun bir öpücük kondurup uzaklaşmasına izin vermeden omzuna yatırdı onu. Evet biraz "erkek" stili kaba bir selamlaşmaydı ama samimiyetleri bu düzeydeydi zaten.

-Çekilme." Geri çekilmeye çalışan kızın göğsünü ittiren narin elleri, duraksadı. "Sarılsana Selo." İstemsizce kollarını ona dolarken, kulağına doğru dudaklarını kaldırdı genç kız.

-Seni affettiğimi sanma ha! Sadece üzgün olduğunu duyunca üzüldüm." İçten bir kahkaha attı Alp, onun  bu sır verir gibi fısıltıyla konuşmasına. "Bana evlendiğini söylemediğin için hala kızgınım yani." Sarılmaları sonlandığında sarının yüzündeki tebessüm gitmiş yerine düşünceli bir hal gelmişti.

Sevgiyle Harmanlanmış Bedenler (THB-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin