Bölüm 38

6.6K 371 59
                                    

Barış, Emine ile konuşma fırsatı bulmuşken, bomba haberini vermeden önce yıllardır söylemek istediği ama çekindiği bir şeyi söylemek için durdurdu Emine'yi. İçinde kalmış ve onu günlerce kavurmuştu bu olay.

Emine, Barış' ın elini koluna koyarak onu durdurması ile Barış' a döndü. Meraktaydı.

"Sana bir şey söylemem lazım Emine, kahveye girmeden. Beni yıllardır rahatsız eden içime oturmuş bir şey..." dedi. Barış, her ortamda rahat olabilen insanlardandı, böyle gerilmezdi. Emine, daha da merak etti söyleyemediği şeyi.

Barış, sonunda konuşmaya başladı.

"Biz seninle ilkokulda ve ortaokulda birlikte okuduk yaa..."

Emine, Barış' tan bir yaş büyüktü. Ama babası okula gitmesine izin vermediği için ilkokula başlamamış, o yıl mahalle okulunun müdür yardımcısı ile bir öğretmeni, evlerine gelip, Emine' yi okula yazdırmasının yasal bir zorunluluk olduğunu söyleyip babasını ikna edene kadar bir yıl kaybetmişti. Onun için Barış ile sınıf arkadaşıydı.

"Evet.." dedi Emine.

"Hatırlar mısın, altıncı sınıftayken bir kere bana ders çalıştırmıştın. Matematik sınavı vardı ve ben her zamanki gibi defter tutmadığım için sınavdan çakacaktım da, sen, ben teklif etmeden gönüllü olmuştun beni çalıştırmaya, hatırlıyor musun?"

Emine' nin yüzünden geçen hüzün Barış' ın gözünden kaçmadı.

"Evet, hatırlıyorum." dedi Emine. Barış, konuşmaya devam etti.

"Seninle çalıştığımız günün ertesi günü okula gelmemiştin ve sonraki gün geldiğinde de..."

Barış, o günü tekrar yaşıyor gibiydi. Dudağının kenarına işaret etti parmağıyla.

"... şurada bir yara kabuk bağlamıştı."

Emine, gözlerini utançla çekti Barış' tan. O günü hatırlıyordu. Aynı apartmanda oturduğu bir kızın düşüncesizce yaptığı bir dedikodu sonucunda, akşam okkalı bir dayak yemişti, erkeklerle fingirdiyor diye.

Barış, Emine' nin kaçırdığı gözlerine kızdı.

"Sen niye utanıyorsun, o pislik baban utansın!" diye çıkıştı. Sonra özür dilemeye çalıştığı aklına gelip yatıştı.

"Ben buna sebep olduğumu biliyordum taa o zaman. Ama o kadar suçluluk duydum o kadar üzüldüm ki sana bir şey diyemedim..." dedi. "Sonra da hep içimde kaldı senden özür dileyememek. O yaraya neden olduğum için çok çok üzgünüm Emine..." dedi.

Emine, indirdiği gözlerini tekrar Barış' a kaldırdı.

"Senin suçun yoktu Barış. Sen sebep olduğun için özür dilerken yapan yaptığından hiç pişman olmadı. Eminim bugün olsa yine yapar... Neyse... Ben sana hiç kırılmadım, gücenmedim. Aksine, babamdan korktukları için benimle kimse konuşmazken sen benimle konuşmuştun, defterimi istemiştin. O kadar sevinmiştim ki benimle konuştuğun için, birden heyecanlanıp ben çalıştırayım demiştim sana. İlk defa bir arkadaşım olduğunu hissetmiştim, değmişti yani yediğim dayağa. Hiç üzülme sen." dedi.

Tesellisi Barış' ın içine su serpmişti serpmesine ama şimdi Emine için, çocukluğu için, yaşayamadıkları için daha da üzülmüştü. Nefes alması bile babasına bağlıydı evlenene kadar. Ve ne yazık ki hala Emine gibi esir kızlarla doluydu memleket baştan başa...

Emine, Barış' ı daldığı karanlıktan çıkartmak için seslendi.

"Hadi ama, diktin beni burada. Bir çay vaadinde bulunmuştun..."

Yangınım [TAMAMLANDI] Where stories live. Discover now