Bölüm 56

5.3K 373 45
                                    

Eda ve Ateş, tam bir ev sahibi gibi herkesle sohbet edip gülüşüyorlardı. Sanki şirkette savaş yokmuş gibi, sanki konuşmayı bitirdikleri her insan arkalarından dedikodularını yapmıyormuş gibi.

Eda, Ateş' in kulağına eğildi.

"Bu saçma sapan ortamda olmaktansa Elif' in mis kokusunu çekmeyi tercih ederdim. Emine bugün bizi akşam yemeğine çağırdı ama balo var dedim." dedi üzgün bir ifadeyle. Ateş, Eda' nın yüzüne düşen perçemi parmak ucuyla yüzünden çekerken kolunu beline doladı.

"Yarın gideriz, üzülme." dedi. "Hatta daha iyisi onları çağırırız, olmaz mı?"

Eda' nın üzgün yüzü aydınlandı.

"Ayy harika olur sevgilim! Zaten çocuk bakmaktan şaftı kaymıştır Emine' nin, bir de yemek düşünmesin. Bize gelsinler." dedi.

Bunu söylerken içinde kocaman bir balon şişer gibi oldu. Tam bir mutluluk balonuydu bu. İçinde büyüdükçe büyüyordu. İlk zamanları düşündü. Ateş' in ilişkilerinin yürümeyeceğinden emin olduğu zamanları. Kendini mahallesi dışında göremediği zamanları. Oysaki, Ateş bundan çok daha fazlaydı, fazlasıydı. Sadece onun anlaması Eda' dan daha uzun sürmüştü ve şimdi iki farklı yaşam tarzını birleştirip ortak bir tarz bulabilmiş olmalarının mutluluğunu yaşıyordu Eda. Ne Eda mahalleye gittiğinde kendisini yabancı gibi hissediyordu ne de Ateş evde rahatsızdı. Birlikte her yerde mutlu olmayı başarmışlardı. Hatta Ateş, kendini aşmış, davetteki insanların mesleği ile ilgili sorduğu sorulara bile gülerek ve hiç alınmadan cevap vermişti. Üstelik bazıları gerçekten laf sokmaya çalışmış olsalar da.

Eda, erkeğine aşkla bakarken onun gözleriyle konuştuğunu fark etti ve baktığı yöne döndü. Barış, çıkışa doğru gidiyordu. Görmesi gerekine görmüş, yaşaması gereken duyguyu yaşamıştı. Artık yeni filizlenen duygularına odaklanabilirdi. Eda, kısa bir an yaptığından tereddüt etse de şimdi doğru yaptığından emindi. Barış' ı buraya getirmek iyi bir hamle olmuştu.

Elini kaldırıp Barış' ı uğurladı.

"Bilerek yaptın değil mi?" diye sordu Ateş.

Eda bakışlarını ona döndürdü. Kafasını salladı.

"Takılıp kalmasını istemedim. Barış' ın karakteri durumlarda ya da duygularda takılı kalmaya müsait değil. Yeni başlangıçlarına engel teşkil etmemesi için kurtulması lazımdı." diyerek omuz silkti.

Ateş' in aşkla bakan gözlerini biliyordu. Eğer evde olsalardı bu bakışlar onu yatak odasına götürürdü.

"Bakma öyle." dedi.

"Dünyada böyle bir güzelliğe bakma şansı olan nadir insanlardanım ben, bakma diyemezsin." dedi aynı gözlerle.

Gürsel Balaban' ın sesi bakışmalarını böldü.

"Oooo, siz de mi buradaydınız Ateş Bey?"

Tonundaki aşağılama isteği Ateş' in gururuna çarpamadı bile.

"Gürsel BEY." dedi dişlerini sıkarak.

"Buralar pek sizin ortamlarınız değil ama."

"Eda' nın olduğu her ortam benim ortamım Gürsel Bey." dedi Ateş. Konuşmasına müsaade etmeden devam etti.

"Şerefsiz oğlunu kaçırabildin mi yurtdışına? Yoksa hala polis aramaları gevşetsin diye evlerinden birinde mi saklıyorsun? Malum sen ev altı sığınakları konusunda uzmansın." dedi.

Gürsel Balaban' ın yüzünün her bir zerresinin yaşlandığını görebiliyordu. Bundan çok büyük keyif aldı. Yediği dayağın karşılığını henüz ona vermemişti ama yakındı. Bunu iliklerinde hissediyordu Ateş.

Yangınım [TAMAMLANDI] Where stories live. Discover now