Bölüm 59

5.3K 336 70
                                    

Bir haftadır tüm haber ve ekonomi kanallarında Erkan' ın gülümseyen yüzü vardı. Herkesin tanıdığı, bildiği, sevdiği yüzü... Magazin programları bile Erkan' ın ölümünü bir haftadır her gün malzeme yaparak ailesine acı vermekten geri duymamışlardı. Sevim Hanım, cenazede fenalaşıp hastaneye kaldırılmış, arkadaşları, cenazede olduklarına aldırmadan Eda' yı suçlayan fısıltılar yükseltmişlerdi göğe dualar yerine. Eda, cenazeye gitmeyi düşünmesine rağmen bunu yapamayacağını bildiğinden hiç dile getirmedi. Bir kadeh şarap eşliğinde, Ateş' in de olmadığı bir gecede, odasının balkonuna çıkıp ay ışığında çocukluk fotoğraflarına bakarak veda etti çocukluk arkadaşı Erkan' a.

Gürsel Balaban ise, hem cenazede hem de sonrasında kendisinden beklenmeyecek bir metanet göstermiş, Eda' yı suçlayan sorulara bile yorum yapmamıştı. Aslında bu iyi değil kötü bir şeydi. Bunu ilk fark eden Ateş olmuştu. Bir akşam Derya ve Melis ile bahçede otururlarken dile getirmişti bunu.

"Yalnız o değil de... Ben bu Gürsel Balaban' ın sessizliğinden çok korkuyorum." diye başlamıştı söze. Herkesin dikkatini kendisine yönelttiğini görünce de, açıklamıştı.

"Düşünsenize herkesten çok sevdiği, asla laf bile söyletmediği, hatalarını kabul etmediği oğlu öldü ve Gürsel Balaban, metanetli bir baba gibi sessiz bir köşede oturdu. Bu, hiç onun yapacağı şey değil... Eda' ya ulaşmak için, onu tehdit etmek için beni kapattığı zamanı düşününce... Daha büyük bir şeyler geliyor olabilir..."

Kimse itiraz etmedi. Hatta her şeyi olumlu yönden görme eğilimdeki Eda bile hak verdi bu düşünceye. Sıkıntı olacaktı ve büyük olacaktı.

O gece Ateş, Eda' nın sormaya çekindiği konuyu da bu konuya bağlayarak açıklamıştı Eda' ya sormasına gerek kalmadan.

"Derya, şu konuştuğumuz iş konusu var ya..." dedikten sonra göz ucuyla Eda' ya bakmıştı Ateş.

"Onu düşündüm ben. Güvenlik işi benim için uygun. Barış' la da konuştum, marketi tek başına idare edebilirmiş. Ben de böylece Eda' nın yanında olurum. Gürsel' in bu aralar ne yapacağını kestiremiyorum." demişti.

Eda, elini Ateş' in elinin içine bırakıp, "Çok iyi olur sevgilim. Kendimi sen yanımdayken daha güvende hissederim." diye desteklemişti. Kötü bir olaydan iyi bir sonuç çıkmıştı.

Sonraki birkaç hafta Gürsel Balaban' dan hiç ses çıkmamıştı. Bu süreçte haberler bitmiş, magazinciler çoktan başkalarının hayatlarını çürütmeye başlamışlardı bile. Ateş, artık tamamen Eda' nın evine taşınmıştı. Ayşe Hanımı görmeye gideceklerinde de birlikte gidiyorlardı mahalleye, Elif' i görmek için de. Barış zaten neredeyse her gün onlarlaydı. Bazen annesi arayıp kızarsa o zaman eve gidip bir iki gün kalıyor, sonra yine yanlarına dönüyordu. Zeynep' le aralarındaki tango hiç bitmiyor gibiydi. Yorulmaya, durulmaya ikisinin de niyeti yoktu. Kan, ter içinde de olsa dansa devam ediyorlardı.

Eda, Ayşe Hanımın da yalnız kalmasını istemediği için yanlarına çağırmış, evde oda bile hazırlamıştı ama Ayşe Hanım mahallesinden, düzeninden ayrılmak istemediği için kibarca reddetmişti teklifini.

Ateş ile bütün gün birliktelerdi, tam da istedikleri gibi. Sabah birlikte işe gidiyorlardı. Ateş, güvenlik personeli alımı için görüşme yapmadığı zamanlarda yanına geliyordu Eda' nın. Şirkete alışmıştı. Derya ile çok yakın arkadaş olmuştu. Başlarda onu kıskandığını düşününce kendinden utanacak kadar yakındılar şimdi. Sürekli yeni bir şeyler öğreniyordu insan. Ateş de Derya'dan öğrenmişti her erkeğin kadını için tehlike olmadığını. Bazıları gerçekten nimetti.

Ateş haftalardır sürekli tetikteydi. Derya ile görüşmüş, şirket güvenliğinden sorumlu olduğu için silah için ruhsat başvurusunda bulunmuşlardı. Bunu Eda' ya söylememişlerdi çünkü Eda' nın itiraz edeceğini ikisi de biliyordu. Hep Eda' yı korumaktı derdi, darbenin başka bir yerden, başka bir şekilde geleceğini hiç düşünmedi. Hayatının sonraki bir yılı bunun pişmanlığı ile geçecekti.

Yangınım [TAMAMLANDI] Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon