Bölüm 13

9.8K 495 122
                                    

Eda ve Ateş, arka arkaya oturma odasına girerken, aralarındaki değişim, onları heyecanlandırmaktan çok korkutuyordu. Konuşamamaları, sarılamamaları bundandı. Aralarındaki gerilimi bitirmek için ilk konuşan Eda oldu.

"Video için bütün gece düşündüm, biraz da kağıda karaladım. Hazırım." dedi.

Ateş, kafasıyla onayladı.

"Başlayalım o zaman." dedi.

Her zaman oturdukları gibi karşılıklı oturdular. Ateş cebinden telefonunu çıkarttı, kamerasını açtı. Karşısında oturmakta olan Eda' yı kadrajın ortasına yerleştirdi. Gecede bile kameraya zümrüt gibi parlayan yeşil gözlerine baktı. Ruhunun, bu gözlere baktıkça tel tel dağıldığını hissediyordu. Boğazını temizledi.

"İstersen önce bugünün tarihini söyle, ismini falan söyle, sonra anlatmaya başla." dedi.

Eda, kafasını sallayarak onayladı ve aynı Ateş gibi boğazını temizledi.

Ateş, kayıt tuşuna bastı. Eda'nın konuşmaya başlaması ile videonun sona ermesi arasında yedi dakika vardı. Önceden kararlaştırdıkları gibi, insanların dikkatini çekecek kadar bilgi vermiş ve merak uyandırmıştı Eda. İlk seferde, güzel olduğuna karar verdikleri için bir daha çekme gereği duymadılar. Eda, gülen gözleriyle sordu.

"Yemek yiyelim mi?"

Ateş başını sallayarak cevap verdi. Yemek yerken çok konuşmadılar. Sarılmanın gerginliği sanki hala aralarında asılı duruyordu. Eda, kahve yapıp getirirken Ateş' i düşünceli bir şekilde pencereden dışarıyı seyrederken buldu. Onu neşelendirmek istiyordu. Kahveyi Ateş' e uzatırken konuşmaya başladı.

"Lise birdeyken, çok böyle sıkı bir özel okulda okuyorum o zaman, bir kere iki tane arkadaşımla okuldan kaçtık..." diye anlatmaya başladı. Kahve bardağını iki eliyle kavrayıp, her zaman yaptığının aksine bu sefer Ateş' in yanına oturdu. Bacağının birini bükerek koltukta Ateş' e doğru döndü ve ona ilgiyle bakan gözlere bakarak anlatmaya devam etti.

"Hatta arkadaşlarımdan biri geçen tanıştığın Simge'ydi. Neyse biz üç kız, kendimizi çok büyük ve havalı sanıyoruz, cebimizde de para var tabi, gittik büyük bir alışveriş merkezine, eee mağaza çalışanları da tanıyor bizi, girip çıkıp elbise falan deniyoruz ama öyle normalde giymeyeceğimiz abuk sabuk elbiseler giyiyoruz, böyle şarkıcıların sahne kıyafeti gibi abartılı kıyafetler falan..."

"Sonra?" dedi Ateş gülerek.

Eda, kahvesinden bir yudum aldı ve konuşmaya devam etti.

"Sonra, hesap yaptık tabi, evde olmamız gereken saat belli, o saate kadar dolaşıp delireceğiz. Çok akıllıyız yaa. Daha ikinci mağazadan çıkmadan kabak gibi yakalandık." diyerek kahkaha attı.

"Nasıl yakalandınız?"

"Sarp abi tabi ki, Sarp abi fenadır. Mağaza çalışanları arayıp haber vermiş orada olduğumuzu, Sarp abi ile Yiğit, Yiğit'le tanıştın değil mi?"

Ateş başını sallayarak cevapladı.

"İkisi ensemizden tuttukları gibi bizi rezil ederek tabi, çıkarttılar alışveriş merkezinden. Ertesi gün gazetelere çıkmıştık, rezil olmuştuk. Tabi bir ton ceza aldım babamdan..."

Sonlara doğru yüzü karardı. Gözlerinde nem birikti.

"Her zaman böyle değildik biz, babam... severdi beni."

Ateş, duyduklarına çok üzüldü. Teselli etmek istedi.

"Eminim hala seviyordur seni Eda, kızısın sen onun."

Yangınım [TAMAMLANDI] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin