Bölüm 17

9.2K 487 129
                                    

"Nee?!.." dedi Beril. "Ne diyorsun sen Ateş?"

Dehşete düşmüş hali Ateş'i mutlu etmişti. Uzun uzadıya düşünme fırsatı olmamış olsa da Beril' in dehşete düşmüş ifadesinden bir şansı olduğunu sezmişti.

"Neyi anlamadın Beril? Soyun diyorum."

"N-nasıl soyun? N-neden soyunuyorum?" dedi huzursuzca.

Ateş olabildiğince duygusuz bir ifade ile cevap verdi.

"Kızım, nişanlım değil misin sen benim? Hem biz bu işi zaten hallettik o gece, o zaman tekrar edebiliriz." dedi.

Beril kekeleyerek cevap verdi.

"A-a-ama Ayşe anne evde, yani olur mu öyle?" dedi.

Ateş elini umursamazca salladı.

"Bir şey olmaz, hem kapıyı da kilitledim. Hadi Beril hadi yaa!..."

Ateş içten içe kendinden nefret ediyordu şu an. Ama bunu yapmak zorundaydı. Onu beklenmedik anda, gafil avlayıp baskı altına alırsa, strese girip her şeyi itiraf etmesini sağlayabilirdi. Daha da üstüne gitmeli, düşünmesini engellemeliydi.

"Amma naz yaptın be kızım!" diyerek üzerindeki hırkayı kollarından sıyırdı Ateş. Bunun onu daha da telaşlandıracağını düşünmüş ve şansını denemişti.

"Ateş ne yapıyorsun? Dur!" derken Ateş onu önemsemeyip üzerindeki kazağa yöneldi. İçinden Beril' in dökülmesi için dua ediyordu.

"Offf Beril amma uzattın yaa, alt tarafı sevişeceğiz, ne kadar büyüttün, sanki daha önce yapmadık..." derken artık itiraf etmesini istiyordu.

"Yap-yaptık tabi de, annemler merak eder beni..." diyerek Ateş' in elinden kurtulmaya çalıştı Beril. Ateş, şimdiye kadar çözüleceğini düşündüğü Beril' in yalancılık konusundaki dirayetine şapka çıkarttı.

Kendisinden kimsenin bir daha duyamayacağı kadar laubali bir ses tonuyla cevap verdi.

"Yaa ne olacak beklesinler! Hem sanki bilmiyorlar bizim yediğimiz haltları!" giyerek bir kez daha kazağına hamle yaptı. Beril artık büyük bir baskı altındaydı ve net düşünemiyordu.

Birden bire Ateş' in ellerinden kurtulup bağırdı.

"Tamam! Tamam bırak beni! Yapmadık, tamam mı? Yapmadık! O gece dükkânda hiçbir şey yapmadık! Ben öyle düşünmeni istedim!" diyerek yenilgiye boyun eğdi.

Ateş, hiç ihtimal vermese de itiraf ettirmiş olmanın verdiği rahatlıkla ellerini Beril' in kazağından çekip bir adım geri gitti ve masaya yaslanarak bir dakika kadar sessizce Beril' e baktı. Onun da kendisine bakmasını istedi ama Beril bakmamakta ısrarcı olunca Ateş konuştu.

"Neden yaptın bunu Beril? Neden beni de, kendini de bu duruma düşürdün?"

Hayal kırıklığının sesiydi Ateş' in sesi, "maalesef" in sesiydi, "oysa ki" nin sesiydi. Beril başını hırsla kaldırdığında gözlerine yaşlar dolmuştu.

"Bana başka şans bırakmadın çünkü." dedi dişlerini sıkarak.

"Başka şansın vardı Beril. Vazgeçebilirdin. Başka birileri ile görüşebilirdin. O zaman belki sana değer veren, seven biri ile sevmeyenin, istemeyenin farkını bilirdin."

Gözlerinden yaşlar akarken dudaklarını birbirine bastırdı Beril.

"Öyle değil işte Ateş! Öyle değil, ben sevilmek istemiyorum, sen sev istiyorum, ben seni seviyorum, sen de beni sev istiyorum." dedi.

"İşte bu takıntı Beril." diyerek yerinde doğruldu Ateş. Konuşmasını sürdürdü.

"Sen beni sevmiyorsun, takıntı haline getirmişsin. Çünkü bir insanı sevdiğin zaman onu tanırsın. Sen beni tanısaydın beni zorladığın zaman seni sevmek bir yana senden ölesiye nefret edeceğimi bilirdin, sen beni hiç tanımıyorsun." dedi. Nefes aldı ve devam etti.

Yangınım [TAMAMLANDI] Donde viven las historias. Descúbrelo ahora