Bölüm 43

5.8K 399 46
                                    

Eda, evin kapısından girerken yine aynı hissi duyuyordu içinde. Son geldiğindeki aynı his. Yabancılık. Ait olamama. Ama bu hissi yenecekti, yeniden burayı evi yapacaktı. Annesinin hatıraları ile dolu bu evden vazgeçmeyecekti.

Bir kişi için fazla büyük olsa da bu ev, kim bilir belki ileride bir aile evi olurdu. Gerçek bir yuva olurdu. Hayallerden, Sedat' ın sesiyle çıktı Eda.

"Ne yapıyoruz Eda Hanım?"

"Ben odama çıkıyorum. Biraz uyuyup bir iki telefon görüşmesi yapacağım." dedikten sonra saate baktı. Sonra konuşmaya devam etti.

"Saat daha erken, öğlen gibi şirkete gideceğiz ama Gürsel Bey' in orada olacağından emin olalım." dedi, Sedat' tan aldığı baş onayı ile dönüp merdivenleri çıktı.

Odasına çıkar çıkmaz perdeleri ve balkon kapısını açtı. Sonra gidip yan camı açtı. Bu camı açarken aklına gece, Ateş' le Nazım' ın onu evden kaçırması geldi. O zaman çok travmatik bir olaydı onun için ama sanki üzerinden asırlar geçmiş biri eski ve silik bir anı gibi geliyordu şimdi.

Yatağa girdi ve uyuması neredeyse saniyeler sürdü.

Rüyasında hep birilerinden kaçtı. Huzursuzlukları bilinçaltını o kadar etkiliyordu ki, deliksiz bir saat bile uyuyamadan kalktı yataktan.

İlk olarak Barış' ı aradı. Her şeyin yolunda olduğunu öğrendi. Sonra hemen Melis' i aradı.

"Eda, iyi misin? Her şey yolunda mı?"

"Evet Melis her şey yolunda." dedikten sonra asıl konuya girdi.

"Melis, benim şirket işleri için artık adım atmam gerekiyor, bu konularda da senin gibi güvenebileceğin bir kişinin yardımına ihtiyacım var. Benim tam zamanlı avukatım olur musun?" dedi.

Kısa bir sessizlik oldu, bu sessizliği beklemiyordu Eda.

"Eda... Ben... Beni yanlış anlama, sen benim dostumsun ama... Ben şirket avukatlığı yapamam. Bu konuda tecrübesizim, ayrıca bir sürü de yürütmekte olduğum davam var. Biliyorsun ben daha çok imkânı olmayan kadınların, derneklerin, çocukların davalarına bakıyorum. Senin davanı da sadece tanıdık vasıtası ile olduğundan kabul etmiştim. Ben... Teklifini kabul edemem Eda, üzgünüm." dedi.

Bu cevap Eda' nın beklediği cevap değildi. Balaban'ları mahvetme planlarının içine hep Melis' i koymuştu, sormadan. Şimdi aldığı cevap onu üzmüyor ama boşluğa düşürüyordu.

Eda' dan cevap gelmeyince Melis tekrar konuştu.

"Umarım gücenmedin bana, kızmadın.." dedi Melis.

Eda, sonunda konuştu.

"Hayır hayır Melis, haklısın tabi. Ben... Tamam o zaman başka biri ile görüşeyim." dedi.

"Kendim yapamam ama istersen o başka birini sana öneririm." dedi Melis.

"Kim?"

"Üniversiteden, üst dönemdi. Derya Kanık. Döneminin birincisiydi ve hep şirket hukuku üzerine çalıştı. Çok hırslı, çok çalışkan ve çok güvenilirdir. Benim de iyi arkadaşımdır. Son çalıştığı şirketle fikir ayrılıkları olduğunu ve ayrıldığını duymuştum yakın zamanda. Eğer çalışmaya başlamadıysa görüştürebilirim sizi."

"Olur. Olur tabi. Sen güveniyorsan... Ama hemen görüşmeliyim. Bugün." dedi.

"Tamam hemen arayayım Derya'yı, sana döneyim." dedi Melis.

Eda, telefonu kapattıktan sonra hemen duşa girdi. Çıkıp yatağa oturduktan sonra, her zaman alışveriş yaptığı lüks markayı aradı. İşe uygun kıyafeti yoktu ve profesyonel bir görüntüye ihtiyacı vardı. Mağaza müdürüne, iş için kıyafete ihtiyacı olduğunu söyleyince mağaza müdürü bir saat içinde evinde olacaklarını söyleyerek telefonu kapattı. Para, bazı insanlar bunu inkâr etse de, birçok kapının anahtarıydı. Ayağına gelen mağaza da bunun bir göstergesiydi.

Yangınım [TAMAMLANDI] Where stories live. Discover now