Bölüm 29

7.2K 403 68
                                    

Bir anda, zihninde bir tren harekete geçmiş ve her durakta bir lokomotif ekleyerek tüm olayları birleştirmişti sanki.

Ateş'in kulakları uğuldarken kafasının içinde Adil Güröz' ün sesi yankılanıyordu.

"Bunları benden başka birinin de bilmesine ihtiyacım var çünkü Ateş..."

Böyle demişti Adil Bey... Şimdi anlıyordu Ateş. Adil Güröz, ölüme giderken Ateş'i kendine şahit tutmuştu ve bütün sırlarını ona anlatıp, Ateş'in yüreğindeki yük yetmezmiş gibi omuzlarına kendi yükünü de bırakıp bu hayatı bırakmayı seçmişti.

Ateş'in kendi düşüncelerinden sıyrılması ancak Eda'nın elindeki çaydanlık elinden düştüğünde oldu. Yere düşerek keskin bir ses çıkaran çaydanlıkla birlikte, kapı açılarak, Barış, şok olmuş yüzüyle içeri daldı. Haberleri olup olmadığını sormaya gerek olmadığını Eda'nın kireç gibi olmuş yüzünden anlayabilmişti. 

Eda'nın bedeninin sallanması ile, Ateş'in yerinden atılarak Eda'yı düşmeden tutması aynı ana denk geldi. Barış şaşkınlıkla olanları izlerken, Ateş, Eda'nın yığılan bedeninin altında, Barış'a sesleniyordu.

"Barış, ambulans çağır!"

Barış, şaşkınlığını üzerinden atıp hemen elindeki telefonun tuşlarına bastı. Telefondaki sese adresi verip kapattığında, vakit kaybetmeden, Nazım'ın numarasını çevirdi. 

Nazım, telefonu neşeli bir tonda açınca, haberi görmemiş olduğunu anlamıştı.

"Nazım abi, çok kötü bir şey oldu. Gelmen lazım..." diyebildi sadece.

Ateş, kolları arasında, cansız olduğuna yemin edebileceği kadar tepkisiz bedeni, kendine getirmek için uğraşıyordu. Az önce duyduğu haberi sindirmeye zamanı olmamıştı, önceliği Eda idi.

"Eda... Eda... Güzelim, kendine gel. Eda, lütfen, kendine gel, lütfen..."

Nazım, kapıdan hışımla girdi. Arkasından da Emine girdi.

Nazım, Barış'ın yanına giderken, Emine, yere Ateş'in yanına çöktü.

Nazım' ın, Barış'a ne olduğunu sormasına gerek olmamıştı. Ekranda haber hala dönmeye devam ediyordu. Nazım, haberi duyunca, diğer herkes gibi, beti benzi attı. Barış'tan farklı olarak, şaşırmak için kendine zaman vermedi. Hemen kumandaya uzanıp, televizyonu sessizliğe gömdü. Böylesi herkes için daha iyiydi.

🌱🌱🌱

Melis, telaşla hastanenin aciline giriş yaptı. Dışarısı gazeteci kaynıyordu. Bugüne kadar Eda'yı özenle saklamayı başarmışlardı ama hastaneye getirildiğini, muhtemelen elli yüz lira alabilmek için gazetecilere bildiren birileri sayesinde, şimdi hayatının en acı günlerinden birinde, flaşların hedefi olacaktı.

"Eda Güröz nerede acaba?" diye sordu acil girişindeki genç kadına.

Genç kadın cevap vermeden önce ağzında bir şeyler geveledi.

"Yalnız Eda Güröz..."

Melis, kadının bilgi vermemesi için tembihlendiğini anlayınca açıkladı.

"Avukatıyım ben, Melis Deveci." deyince kadın ileriyi işaret etti.

Melis koşar adım yol alırken ilk olarak Barış'ı gördü. Normalde diğerlerinin yanında çekinirdi ama şu an hem kendisinin hem de Barış'ın sarılmaya ihtiyacı olduğunu bildiğinden soluksuz koşup sarıldı Barış'a.

Kopmaları birkaç saniye sürmüştü.

"Eda iyi mi?"

Melis cevap almak için önce Barış'a, sonra Ateş'e ve sonra da Nazım ve Emine'ye baktı sırayla.

Yangınım [TAMAMLANDI] Where stories live. Discover now