Bölüm 35

7K 392 59
                                    

Taksi evin önünde durduğunda saat epey geç olmuştu. Eda, evden eşyalarını alıp çıkarken, akşam yemeğine yetişmeyi hedeflemişti ama son anda vazgeçip sahile gitmiş, bir dakika kadar gelen saatler boyunca sahilde oturup ne düşündüğünü bile hatırlayamadığı bir sürü şey düşünmüştü. Bir çeşit hipnoz halinden uyanıp kendine geldiğinde saatin epey geç olduğunu görüp, Ateş' i endişelendirdiğini düşünerek hemen eve yol almıştı.

Taksiden taksiciyle birlikte indi. Geç saat olduğundan sokağa sessizlik hâkimdi. Taksici bagajdan bavulu çıkartıp uzattı. Eda, adama teşekkür ederek eve yöneldi. Bahçe kapısından girmeden giriş kapısındaki ışığın yandığını fark etti. Usulca içeri süzüldü. Ateş girişte oturuyordu ama Eda'yı şaşırtan Ateş' in onu bekliyor olmasından çok elinde yanan sigaraydı. Ateş' i daha önce sigara içerken görmemişti.

Ateş, başı öne eğik, elindeki sigarayı çevirirken, Eda, onu görmediğini düşündü ve usulca yaklaştı. Ateş, birden başını kaldırdı. Gülümsedi.

"Geç mi kaldım?" dedi Eda. Evden kaçıp dönüşte babasına yakalanmış gibi suçlu hissediyordu nedense.

Ateş, kafasını iki yana salladı.

"İstediğin saatte gelebilirsin. Sadece telefonun olmadığı için sana ulaşamadım ve endişelendim, ondan bekliyorum." dedi.

Eda gülümsedi. Kendisine kızacağını düşünmüştü Ateş' in ama Ateş kızgın görünmüyordu.

Evden getirdiği el çantasından, hala kutusunda olan telefonu çıkarttı.

"O işi hallettim, artık bana ulaşabilirsin." diyerek kutuyu gösterdi.

Ateş, bir saniye kutuya baktıktan sonra, Eda' ya, sonra da elindeki bavula baktı ve sigaradan kocaman bir nefes çekti.

"Eşya getirmişsin..." diye tespitte bulundu.

"E- evet. Yani biraz daha kalırım diye... Aslında dönebilirim de eve... Yani..." diyerek kelimeleri ağzında geveledi Eda. Kimseye sormadan etmeden bir de eşyalarını alıp gelmişti. Kendi kendine kızdı, "bir sorsaydın bari kalabilir miyim diye, bu ne rahatlık!" diye hayıflandı.

Ateş, gülümsedi. Eda' nın kıvranmasına anlam veremiyordu. Ona verdiği değerden tereddüt etmesi şaşkınlık vericiydi. Kadınlar her şeyi fazla açılı ve geniş düşünüyorlardı, oysa erkekler çok düzdü. Ve Eda' nın tek anlaması gereken ömrünün sonuna kadar orada kalmak istese, Ateş' in asla itiraz etmeyeceği, hatta memnuniyet duyacağıydı. Ama Eda da tüm kadınlar gibi bu basit gerçeği göremeyecek kadar karmaşık düşünüyordu.

"Eda... Keşke hep kalsan..." dedi. Bu cümleden ne anlamak isterse onu anlamasını istediği için üstüne bir şey söylemedi. Sigaradan bir nefes daha çekti.

Eda, anlaması gerekeni anlamıştı. Yüzündeki tereddüt kayboldu.

"Sigara içtiğini ilk kez görüyorum..." dedi.

Ateş, elindeki sigarayı yan çevirip baktı. Sonra Eda' ya döndü.

"Sadece kendimi çaresiz hissettiğimde kendime ceza vermek için içiyorum." dedi dürüstçe.

Eda' nın kaşları çatıldı. Elindeki çekçekli bavulun sapını düzeltip yerde sabit kalacağından emin olunca Ateş' e yaklaştı.

"O ne demek? Neden kendini çaresiz hissediyorsun ki? Hem neden ceza veriyorsun kendine?" diyerek aklındaki tüm soruları bir çırpıda saydı.

Ateş, şimdi fark ediyordu ki, dürüstlük her zaman iyi değildi, arkasından gelecek soruları cevaplamaya cesaretin yoksa dürüst cevap vermenin de anlamı yoktu. Bacaklarına dayadığı kollarının arasına aldı kafasını. Eda' ya bu hissi nasıl anlatabilirdi ki?

Yangınım [TAMAMLANDI] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin