Bölüm 54

5.2K 366 47
                                    

Eda, en sevdiği ceket ve pantolon takımı ile koridorda dik ve kendinden emin bir şekilde yürürken, koridor boyunca etrafta olan tüm çalışanlar, ona hayranlık, kıskançlık, özenme, imrenme gibi birçok farklı duyguyla bakıyordu ve Eda, bu bakışların hepsinden çok memnundu. İyi ya da kötü olması bir şey değiştirmeksizin tüm bakışların üzerinde olması hoşuna gidiyordu. Eskiden böyle hayalleri yoktu. Belki de çok ayrıcalıklı ama bir o kadar da eksik bir hayata doğduğu için hiçbir zaman iş konusunda hırsları olmamıştı. İtiraf etmeye şimdi utansa da, üniversite okumak gibi bir hayali bile yoktu. Ne zaman ki, annesinin ölümünü araştırmaya başladı, ona ne olduğunu anlamak istedi, o zaman üniversiteye gitmeye karar vermişti. Ama hiçbir zaman babasının şirketlerinde çalışmayı düşünmemiş, başarılı olabileceğine ihtimal vermemişti. Aslında bu, onların bulunduğu sosyal çevrenin bir getirisiydi. Varlık içindeki ailelerinde kadınlar hiçbir zaman bir vitrin mankeninden öteye geçemiyorlardı. Ondan bu kadar bakım, estetik yaptırıyorlar ve maalesef işlevsel olarak sadece davetlerdeki birkaç fotoğraftan ibaret kalıyorlardı. Erkekler ise ne kadar modern görünseler de içlerinde her zaman kadınların hayatlarındaki varlıklarını minimalde tutmak gibi bir tavırları oluyordu. Ne zaman başladığı bilinmese de cemiyet hayatının çarkları bu şekilde yıllardır işliyordu ve işlemeye ne yazık ki devam edecekti.

Ama işte, arada sırada Eda gibileri de çıkıyordu. Bazen zorunluluktan, bazen de bile isteye, direte, direne, kendilerine iş hayatında yer edinen kadınlar oluyordu. Eda, direnerek ya da direterek gelmemişti bu konuma. Babasının zamansız gidişi ile mecbur kalmıştı. Hayat eski düzeninde devam ediyor olsa belki de Erkan' la evlenmiş, çocuklu ve çok mutsuz bir dergi kapağı olacaktı. Hayatın ona hazırladığı sürprizler için ne kadar şükretse azdı.

Odaya girdiğinde Derya telefondaydı. Derya' nın kendine ait başka bir odası olmasına rağmen bu odayı o kadar uzun zamandır ortak gibi kullanıyorlardı ki, Derya' yı görünce neden orada olduğunu sorma gereği bile duymuyordu. Gidip koltuğuna yerleşti ve Derya' nın hararetli konuşmasını bölmeden bilgisayarını açıp maillerini okumaya başladı.

Gürsel Balaban ile iplerin koptuğu yönetim kurulu toplantısının üzerinden iki hafta geçmişti. Şirketlerin tüm yönetim kadroları aynı bina içerisinde yer aldığından herkes tedirgindi. Velayeti anne baba tarafından paylaşılacak çocuklar gibi, kimin Eda' da kimin Gürsel Balaban' da kalacağının sonucunu herkes iki haftadır nefesini tutmuş bekliyordu.

Derya, telefonu küfür ederek kapattı.

Eda ile göz göze geldiler.

"Afedersin..." dedi ettiğin küfürden utanarak.

"Sorun değil, haberler kötü mü?"

"Kötü mü? Kötü demek az kalır. Bizim muhasebedeki elemanla konuştum. Şirketin bize kakalamaya çalıştıkları tüm birimleri aslında zarar eden ve elden çıkartılması düşünülen bölümlermiş. Biz şirkete gelip çalışmaya başlamadan önce, zarar eden kısımları kapatmaktan vazgeçip, biraz da evrakları değiştirerek kendi yağında kavruluyor gibi göstermişler." dedi sinirle. İşaret parmağını masaya vurarak devam etti.

"Yani Eda, seni başlarından atmaya daha sen şirkete gelmeden çok önce karar vermişler ve çok kurnazca bir şekilde, hem senden hem de zarar eden birimlerden aynı anda kurtulmak için hazırlık yapmışlar." dedi. Siniri zerrece azalmamıştı. Resmen burnundan soluyordu.

Eda farklı bir açıdan yaklaştı olaya.

"Evrakta sahtecilikten yürüyemez miyiz?"

Derya aniden Eda' ya döndü. Bunu düşünmesi hoşuna gitmişti. Ama cevabı olumlu değildi.

Yangınım [TAMAMLANDI] Where stories live. Discover now