Bölüm 37

6.9K 407 73
                                    

Bu bölüm @mslnadgn a doğum günü hediyemdir. Mutlu yıllar güzellik 🎂🎊🎉

Sarhoşluk bir durum olmaktan çıkıp yüke dönüşmeye başladığında, kalkmaya karar verdiler.

Kahve fincanından son yudumu alan Ateş, zaten diğerlerine göre daha ayık olduğunda ayaklandı.

"Hadi artık, Emine' yi daha fazla yormayalım. Kız hamile hamile uykusuz kaldı." dediğinde Barış, kendisinin düşünememesine kızarak ayaklandı.

"Valla yaa, kusura bakma Emine. Bizim kızlar seni mahvetti bu gece." diyerek Melis' in uyuyan bedenini hareketlendirdi.

Melis, kalkarken hafifçe uyanır gibi oldu ama sonra Barış' a kısa bir bakış atıp, güvende olduğunu anladıktan sonra Barış' ın omzunda uyumayı sürdürdü.

"Çok teşekkürler her şey için..." dedi Barış ve Melis'i de sürükleyerek kapıya yöneldi.

Emine, yüzünde mutlu bir gülümseme ile cevap verdi.

"Ne demek, ben çok eğlendim. Çok mutlu oldum gelmelerine." dedi.

Emine konuşurken Ateş, Eda'yı kaldırmak için geriye döndü. Eda, sızmak üzere gibi görünüyordu.

Ellerini ellerinin içine aldı.

"Hadi..." dedi.

Eda, ayaklandı. Ayağa kalkarken düşmekten korkmadı. Ateş' in kendisini tuttuğuna o kadar emindi ki, fevri davranabiliyordu.

Barış ve Melis' in ardından evden çıktılar.

Emine kapıyı kapattığında, kendi yalnızlığı ile tekrar yüzleşmek zorunda kalmıştı. İşin kötüsü, o kadar alışmıştı ki bu yalnızlığa, ne kadar yalnız olduğunu, arkadaşları gidince ancak idrak ediyordu. Yüreği kanıyor, cezasını da yine kendi yalnızlıkla çekiyordu.

Arkasında Nazım' ın olduğunu bildiğinden direkt dönmedi. Biraz yanlayarak, kendini daha çok duvara vererek döndü ve Nazım' ın yanından geçti. İçeri, oturma odasına gidip, sofradaki tabakları üst üste koymaya başladığında yorgunluk o kadar sokulmuştu ki ona, bir an, hiç alışkanlığı olmasa da sabaha bırakmayı geçirdi aklından. Hemen vazgeçti tabi. Kendini canlandırıp bardakları tabakların üzerine yerleştirirken, arkasında Nazım' ın varlığını hissetti.

Hiç istemese de kalbinin hızlanmasına engel olamadı. Bir şey mi söyleyecekti Nazım?

"Emine..." dedi yalvarır gibi. Emine' nin kalbi ağzında atmaya başladı. Otomatik olarak eli yeni yeni belirginleşmeye başlayan karnına gitti. Bu konuşmanın muhatabı olmak istemiyordu.

"Bir dön bana, kurban olayım..." dedi aynı yalvarır tonda.

Emine, istemeyerek de olsa döndü. Ama gözlerini gözlerine kaldırmadı.

Nazım, alkolün cesareti ile aklına bile gelmeyen bir şey yapmıştı. Hiç tasarlamamış, reddedilme ve hatasının yüzüne tokat gibi vurulması ihtimalini düşünmemişti. Düşündüğü zamanlarda zaten yapamamıştı bu hitabı.

Emine' nin kendisine bakmasını istiyordu ama adı gibi biliyordu ki, Emine, saatlerce burada böyle dikilseler bile yüzüne bakmayacaktı. Madem o bakmayacaktı, Nazım, elindeki en iyi ikinci seçeneği kullanmaya karar verdi ve dizlerinin üzerine çöktü. Beklenmedik hareketini Emine' nin idrak etmesine fırsat vermeden bir hamle daha yaptı ve kollarını Emine' ye dolayıp, kulağını dokunmaya hasret kaldığı karnına, yavrusunu dayadı. Babasının annesine nasıl yalvardığına şahit olmalıydı o da.

"Emine, çok özür dilerim, çok üzgünüm... Öldür beni istersen, yok et ama böyle olmayalım. Beni yok saydıkça, aynı evde hasretim sana da bebeğime de. Böyle ceza olmaz Emine, ben hataların, eşekliklerin en büyüğünü yaptım ama böyle ceza olmaz. Sen her gün beni yeniden öldürüp, gömüyorsun. Yemin ederim çok pişmanım, eğer tekrar yüzüme bakmayacak, beni yok sayacaksan bir kere öldür, böyle aynı evde size hasret yaşayamam ben..."

Yangınım [TAMAMLANDI] Where stories live. Discover now