Bölüm 48

6K 390 70
                                    

Kırılmamış, yıkılmamış, paramparça olmamış, hiç yanmamış, hiç yakmamış gibi birbirlerine dolanmış bedenleriyle gülümseyerek uyandı ikisi de. Aslında Ateş çok daha önce uyanmıştı Eda' dan ama hiç hareket etmemiş hatta nefes alırken bile dikkatli almıştı Eda' yı uyandırmamak için. İnsan her gün böyle bir güzelliğe bakarak uyanmıyordu. Tadını çıkardı.

Eda kıpırdanmaya başladığında ise gözlerini kapatarak uyuyor numarası yaptı. Çok âşıktı, aptallaşacak kadar çok. Ama bu kadarını Eda' nın bilmesine gerek yoktu.

Eda, gözlerini açtığında Ateş' in alnına dayanmış dudaklarını gördü önce. Bir an rüyada olduğunu sandı ve gözlerini geri kapadı uyanmamak için. Sonra elleriyle yokladı, biraz da gıdıkladı Ateş' i. Ama Ateş numara yaptığı anlaşılmasın diye sıktı kendini.

Eda, Ateş' in gerçek olduğuna, yanında olduğuna ikna olduktan sonra tekrar açtı kapattığı gözlerini. Aşkla baktı. Yangınını asla söndüremedikleri bir aşkla baktı. Sessiz ve dikkatlice kalkıp banyoya gitti.

Eda gidince gözlerini keyifle açtı Ateş. Yatakta kocaman gerindi, uzadı. Şu an tüm evren yok olsa umurunda değildi. Çok mutluydu, çok.

Eda, banyonun kapısını açarken Ateş, göreceği manzaraya dirseklerinin üzerinde yükselerek hazırlandı. Her gün bu kadar güzelliğe uyanmıyordu, her bir saniyesini kafasına kazımalıydı.

Eda, üzerinde dümdüz, uzun, beyaz bir elbise giymişti. Saçlarının nemi üzerini ıslatmıştı. Ateş bakmaya doyamadı. Keşke kafasına kazıdığı bu anı, hayatının sonuna kadar her saniye yaşasaydı. Mutlu bir hayat böyle olurdu.

Eda, Ateş' in uyanmış olduğunu görünce gülümseyerek yanına gitti. Yataktan kaldırdığı göğsüne sokuldu. Ateş, ağırlığını bir koluna verip diğer koluyla sardı Eda' yı. Kafasına bir öpücük bırakırken konuştu.

"Günaydın meleğim."

Eda, kafasını kaldırıp gülen aşık gözleriyle baktı Ateş' e. İlk kez ona böyle hitap ediyordu. Eda' nın hoşuna gittiğini fark etti Ateş.

"Melek gibisin." diye ekledi. Dudakları sanki bütün gece birbirine kenetlenmemiş gibi bir hasretle buluştu tekrar ve tekrar.

Ateş, Eda' yı belinden geri yatağa çekmeye başlamıştı ki, Eda' nın itirazı gecikmedi.

"Ateş... İşe gitmem lazım, dur lütfen..."

Bu söylediği en çok kendini şaşırmıştı. Normalde olsa gözü hiçbir şeyi görmezdi. Bu geçtiğimiz sene onu o kadar büyütüp olgunlaştırmıştı ki, tabi bunda Ateş' in etkisi de çok fazlaydı, şu durumda sorumluluklarını hatırlayabildiği için kendi kendini tebrik etti.

Ateş, Eda' nın boynunda gezinen boğuk nefesi ile cevap verdi.

"Biraz geç kalsan çok sorun olmaz bence."

Eda' nın aklını çelmesine çeyrek vardı.

Eda, son bir gayretle kendini yataktan attı.

Ateş' e işaret parmağını sallayarak konuştu.

"Sen var ya çok tehlikelisin." dedi gülerek.

Ateş de gülüyordu şimdi. Tekrar dirsekleri üzerine kalktı.

"Ne yaptım yaa? Ne ayıp." diyerek salağa yattı. Sonra tutku dolu gözleri ile Eda' yı baştan ayağa süzdü. Öyle ki Eda' yı bakışlarıyla soymuştu.

"Hem böyle güzel görünüp suçu bana atamazsın..." dedi aynı tutkulu sesle Ateş.

Eda, utangaç biri değildi ama Ateş şu an onu mahvediyordu. Hemen odadan çıktı.

Yangınım [TAMAMLANDI] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin