Bölüm 23

7.9K 431 121
                                    

3 gün olmuştu...

Aynı betonun içinde, birbirine atan iki kalp, aynı anda atmayalı 3 koca gün olmuştu.

O gece olanlardan sonra Ateş, ertesi gün konuşmak, açıklamak için kapısını çalmış, Eda, bırakın açmayı, git bile dememişti.

Şimdi Ateş, raflara ne dizdiğini bile bilmeden yaptığı işle oyalanmaya çalışırken aslında sadece içeride olan Melis' in çıkıp ona Eda'yı anlatmasını bekliyordu. Gözlerinin yeşiline, gülünce dudaklarını aldığı şekle, bir şey anlatırken kaşlarını kaldırıp alnını çizgi çizgi yapmasına hasret kalmıştı.

Kapı açıldı, Melis son zamanlarda görmeye alışık olduğu şekilde, değnekleri ile çıkarken geriye bakıp gülümsedi. Gülümsediği kişinin Eda olduğunu bilmek ama görememek, Ateş' in kalbini sıkıştırıyordu.

Melis kafasını çevirir çevirmez Ateş ile göz göze geldi, bu arada kapı çoktan kapanmıştı. Değneklerinden kuvvet alarak Ateş' e doğru yürüdü Melis. Tam karşısında durdu ve kendini park edip, Ateş' e baktı. Ama hiçbir şey söylemedi.

"Ne var Melis?" diye sordu Ateş.

Melis güldü. Her zamanki gibi sert görünmüyordu şu an.

"Sormak istediğin bir şey varsa sor diye bekliyorum." dedi.

Ateş, Eda' yı sormayı kendine yediremediğinden, davayı sormaya karar verdi.

"Ne zaman gideceğiz savcıya?" diye sorunca Melis gözlerini kaçırdı.

"Eda, bu sefer yalnız gitmek istiyor, hatta benim onu almamı bile istemedi. Adliyede buluşacakmışız." dedi.

Bu kadarı da fazlaydı. Aralarında süregelen durum bir yana, dava başka bir yanaydı.

"Saçmalık!" dedi sinirle Ateş. "Böyle bir saçmalığa izin vermem."

Melis acı acı güldü.

"Olay şu ki Ateş... Eda senden izin istemiyor zaten." dedi, sonra fazla sert konuştuğuna kanaat getirip sözlerini yumuşatarak açıkladı.

"Bak aranızdaki problem bir yana, Eda bana açıkça artık bu dava yüzünden kimsenin zarar görmesini istemediği ve davayı ne kadar sahiplenseniz de, aslında bunun kendi problemi olduğunu ve kendi çözmek istediğini söyledi. Yani Ateş... Eda artık senin tarafından korunmak istemiyor."

Melis' in yumaşattığını sandığı sözleri bir hançer gibi Ateş' in yüreğine saplanıyordu. Bu ilişkiye dair bir gelecek görmediğine kendini ikna etmiş olsa da, Edanın ona değer verdiğini bilmek onu bugüne kadar teselli etmişti. Şimdi Eda, bunu da elinden alıyordu...

"Başlarım kapsirine... Tamam kızdı bana ama o ayrı bu ayrı... Yeter!" diyerek Melis' in yanından geçti Ateş. Ancak ilerleyemeden koluna yapışan el onu durdurdu. Elin sahibi Nazım'dı.

"Sinirle yaptığın her davranış pişmanlık olarak döner Paşam." dedi.

Yanına gelen Barış da başıyla onayladı.

"Şımarık küçük bir kız gibi davranmasın o zaman." dedi Ateş dişlerini sıkarak.

Melis, kafasını iki yana sallarken konuştu.

"Siz erkekler, işler sizin istediğiniz hızla ve sizin istediğiniz gibi gelişmediğinde aşkı, sevgiyi hemen bir kenara koyuyorsunuz. Senin için olay çok basit; yeterince üzüldüğüne göre artık eski halinize dönebilirsiniz, değil mi? Oysa Eda, bu üç günde, her görüşmemizde kıpkırmızı gözlerle açtı kapıyı. Ama tabi sen yeterince beklediğine karar verdiğine göre artık şımarmasın... " dedi.

Yangınım [TAMAMLANDI] Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum