Bölüm 6

14.2K 998 227
                                    

Barış, Ateş' in hala uyumakta olduğunu bildiği için, kapıyı tıklatma zahmetine girmeden odasına girdi ve yavaşça kapıyı ardından kapattı. Sandalyeyi abisinin yatağına yaklaştırıp oturdu.

"Abi?" diye seslendi. Ateş' in gözlerini açması ile birlikte, kendine gelmesine fırsat vermeden, belki de acele halledilmesi gereken bir iş olarak gördüğünden, konuşmaya başladı.

"Abi, Besim amcanın eve bir bakmamız lazım yine, komşuları şikayet etmeye başlamış." dedi.

Ateş, yatakta doğruldu. Barış' ın bu işi sevmediğini çok iyi bildiğinden ona kıyak yapmaya karar verdi.

"Sen bugün dükkanı idare et, ben de Besim amca' ya gideyim, olur mu?"

Barış, belli etmeye utansa da, bu habere çok sevinmişti. İçinden tabi.

"Nasıl dersen abi..." dedi sadece. Yerinden kalktı ve odadan çıktı.

Besim amca, Nazım ve Ateş' in babalarının mahallede ağabey olarak gördüğü ve çok saygı duyduğu bir insandı. Zaman her insana olduğu gibi Besim amca' ya da acımasız yüzünü göstermişti. Tek oğlu yıllar önce, okumak için gittiği Amerika'dan bir daha dönmemişti. Eşini de kaybettikten sonra, evinde bir başına kalmıştı. Nazım, Ateş ve Barış, yalnız olduğunu bildikleri yaşlı adamı hep yoklamışlardı başta, ama onların da en deli zamanlarıydı. Bir süre sonra hayatın tantanasına kapılıp unutmuşlardı Besim amcayı. Ta ki birkaç yıl önce kapısında polis arabası görene kadar...

Ateş, o günü düşündüğünde hala içi sızlardı. Babasının kendisine ölmeden önce emanet ettiği mahallede, bir insana ve belki farkında olmadan birçok insana sırtını dönmüş, görmezden gelmişti. O gün koşarak gidişini hatırladı yine. Telaşla polislere sormuştu ne olduğunu. Besim amca' nın öldüğüne emindi. Polis ise, komşuların kokudan şikayet ettiğini, onun için geldiklerini söyleyip eve girmişlerdi. Ateş de onlarla birlikte. Aklı karışık, korkmuş bir Besim amca bulmuşlardı çöp yığınlarının içinde. Babası öldüğünden beri, belki de ilk kez buna ağlamıştı Ateş. Çaresiz Besim amca' ya... O gün, itfaiye ile birlikte Nazım, Barış ve Ateş de evin temizlenmesi için çalışmış ve Besim amca' ya bakacaklarına dair kağıt imzalayarak Besim amca' yı, ne idüğü belirsiz bir "bakımevine" götürmelerini engellemişlerdi. O zamandan beri, Nazım ve Barış ile iki ya da üç haftada bir Besim amca' nın evini temizler, mahalledeki kadınların, Allah rızası için yaptıkları yemekleri buzdolabına yerleştirir ve ihtiyaçlarını karşılarlardı. Barış, her ne kadar sesini çıkarmasa da her seferinde, hassas midesi bulanır, duruma göre bir ya da bazen iki kere kendini dışarı atardı. Ateş' in bu sefer ona kıyak geçmesi bundandı.

Telefonu eline alıp ayağa kalktı Ateş. Nazım' ı ararken bir yandan da pencereden karşıyı kesiyordu. Nazım' ın sesini işitince, dikkati dağıldı, geriye çekildi.

"Nazım, Besim amca görevi var bugün, işleri çırağa yık ben de Barış' a bıraktım, bir de Emine'ye söyle kadınlara haber salsın, yemek yapacak olan varsa, akşamüzeri temizlik bitince gelip toplarız." dedi.

Telefon konuşmaları kısa sürdü. Zaten düzenli olarak yaptıkları bir şey üzerinde çok konuşmaya gerek yoktu. Üzerini giyindi hızlıca. Perdenin arkasından bir kez daha karşı eve baktı. Yüreği tekledi. Yüreğine kızdı. Sabah rutini haline gelen durumu atlattıktan sonra odadan çıktı.

Kahvaltı sofrasında oturmakta olan Ayşe Hanım ve Barış' a selam vererek ve temizlikte midesinin boş olması iyi olacağından, kahvaltı yapmayarak evden çıktı. Bugün bütün gününü Besim amcaya ayırmıştı.

Yokuşu tırmanmaya başlamadan önce göz ucuyla Zeliha' nın evine baktı. Kimsenin göremeyeceği küçük bir tebessüm oluştu dudağının kenarında. O an farkına vardı, onu böyle yokluğunda bile tebessüm ettiren ilk kadındı Zeliha. Başı dertteydi...

Yangınım [TAMAMLANDI] Where stories live. Discover now