Bölüm 42

5.9K 384 74
                                    

Barış, bir an yanlış gördüğünü düşünüp, üzerine doğru eğildi Ateş' in. Az önce çıkan hemşire "bugün büyük ihtimalle uyanmaz" demişti. Ama şimdi Ateş, ağzındaki oksijen maskesini buharlayarak kocaman gözlerle Barış' a bakıyordu.

"Abi?" dedi Barış. Biraz tırsmayla karışık sevinç yaşıyordu.

Ateş, kulakları tıkalı gibi bir haldeydi ama Barış' ı görebiliyordu. Kafası karışıktı, sorular sormalıydı. Ağzındaki maskeyi çıkartmak için uzanırken Barış uyardı.

"Aman abi, yapma. Elinin üzerinde kateter var, serum için. Hastanedesin, merak etme. Her şey yolunda."

Ateş, Barış' ın elini indirmesi ile mücadele edemeyecek kadar güçsüzdü. Direnmedi. Maskesinin içinden elinde kalan son nefesle, o önemli soruyu sordu.

"Eda? Eda nerede?"

Barış sırıttı.

"Abi yaa... Derde bak hay Allahım." diye gülüyordu fırsattan istifade. Başka zaman olsa ağzının üzerine yumruğu yiyeceğini biliyordu ya, şimdi rahat rahat dalgasını geçerdi. Neydi bu çocuğun çektiği ağabey terörü...

"Lavaboya gitti az önce. Burada merak etme, o da iyi. Bakıyoruz yengemize, bana emanet." dedi.

Ateş' in tüm duymak istediklerini söylemişti. Ateş, yavaşça gözlerini kapatıp yüzündeki dayanılmaz ızdırabın neticesi olan uykuya bıraktı kendini.

Eda da tam bu sırada girdi odaya.

"Ahh, iki dakika önce gelseydin keşke." dedi Barış.

"Neden, ne oldu?" diye telaşla yaklaştı Eda.

"Abim gözlerini açtı..." dediğinde Eda çok şaşırmıştı.

"Yanlış görmüş olmayasın, bugün uyanmaz dediler." dedi.

"Ben de yanlış gördüm sandım ama konuştu da..." derken sırıtıyordu Barış.

Eda, bu sırıtmadan korktu. Tereddütle sordu Barış' a.

"N-ne, n-ne sordu?"

"Seni sordu." dedi Barış aynı sırıtık suratla.

Eda utanınca önünde bağladığı kollarından birini çıkartıp Barış' ın omzuna geçirdi. Normalde şiddeti onaylayan biri değildi ama bu çocuk onu çok utandırıyordu. Barış' ın bu şiddete cevabı da komik oldu.

"Ulan bu Barış oğlanın bu çektiği nedir bee! Ağabeyi vuramazsa yavuklusu vuruyor!" derken hem kaçıyor hem gülüyordu.

"Bak Barış valla sus!" diyerek üzerine yürüdü Eda. Neyse ki, biri kapıyı tıklattığı için Eda, tehditlerine ara vermek zorunda kaldı.

Kafayı uzatan Nazım' dı.

"Gençler" dedi. Morali bozuk görünüyordu ama Barış' ın acı ile karışık sırıtan yüzünü görünce yüzü biraz aydınlandı.

"Ne oluyor yaa?" derken Barış konuşmaya başlamıştı bile.

"Gel abi gel, beni kurtar yenge teröründen." diyerek arkasına saklandı Barış.

Eda, geri durmadı.

"Bak valla uyanınca bir bir söylerim bunları, dövdürürüm seni." dediğinde Nazım da gülmeye başlamıştı.

"Ya bir durun!" diyerek ikisini de azarladı. "Durun yaa, valla Ayşe anne pazara giderken bana uğradı. "Benim sıpalar nerede, markete de gitmemişler" diye bana sordu. Ne diyeceğimi şaşırdım." dedi.

Sonra arkasındaki Barış' a döndü.

"Barış, sen biraz eve git. Ayşe anneyi yatıştır. Gece evde kal. Sabah da kahvaltısını yapıp ilacını içtikten sonra al getir buraya, kadını böyle kandırıyor gibi olmayalım. Öğrenince çok kızar, bak. Benden söylemesi." dedi. Sonra Eda' ya döndü.

Yangınım [TAMAMLANDI] Where stories live. Discover now