5.0

9.2K 655 896
                                    

..."Mete." Kafamı kaldırıp biraz daha yakınlaşmamızı sağladım ve yanağını öptüm. "Senden nefret ediyorum." Gülümseyip burnumun ucunu öptü.

"Nisan." Aramızdaki elimi Mete'nin üstüne atım. "Döndüğüm için çok mutluyum."...

***

Mete'den:

Yüzüne gelen aç tutamını, onu uyandırmamaya çalışarak yüzünden çektim. Ağzı hafifçe açık uyuduğu için kendi kendime gülüp burnunun ucunu öptüm. Onu bıraktığım için suçlu hissediyordum ve bir sorumluluğum olmamasına rağmen suçlu hissetmekten nefret ediyordum. Nisan travma etkisinde genç bir kadındı, onun duygularını kendi lehime kullanmak istemiyordum. Kendi babama dönüşmemek için hayatım boyunca verdiğim mücadeleyi çoktan kaybetmiş gibi hissediyordum. Bu bir histen fazlasıydı, biliyordum.

Nisan'a kalması için bir ev ve harcaması için para vermiş ve gitmiştim.  Aynısını babamın anneme yaptığını hatırlıyordum. Babam başka kadınlarla beraber oldu, annemle asla ayrılmadılar. Sonuç olarak babam mezarda, annem ruh ve sinir hastalıkları hastanesindeydi. Babam keyifli bir hayat yaşayıp ölmüştü ve her şey annemin üstüne kalmıştı. Benim gibi ölmekten korkan biri için, hangisi daha iyi bir son olurdu bilmiyordum.

Nisan'ın beni gerçekten sevdiğini biliyordum. Sadece hangi adımı atmam onun için daha sağlıklı olur bilmiyordum. Onun elini tutmak ve tüm zorluklarını ortadan kaldırmak isterdim. Her şeyden, özellikle kendi ailesinden korumak isterdim, aklında dönen duran, ailesinin ona miras bıraktığı düşüncelerden. Ama sıkışıp kalmıştım. Bunu yapmam doğru olur muydu? Ona daha çok zarar verir miydim? Normal bir hayat yaşamasını istiyordum ama buna en çok ben engel oluyor gibi hissediyordum. Yine de çok fazla uzakta duramıyordum. En azından ayıkken.

Yine de Kanada'dan döndüğümde çoktan duygularıma teslim olmuştum ve artık geri dönüşümün olmadığını biliyordum. Artık her şey Nisan'a kalmıştı.

"Günaydın." Göz bebekleri oynamaya başlayınca konuştum ve o da hemen gözlerini açtı. Gece beraber uyumuştuk ama gerçek olduğuma inanamıyor gibi bakıyordu.

"Günay-" Sesi oldukça kalın çıktığında boğazını temizledi ve ben de güldüm. "Günaydın yani." Utanarak geri çekilirken ona izin verdim ve ben de çekildim.

"Sabah Emre aradı seni." Kaşlarını çatıp komodinin üstünden telefonunu aldı. "Yerleştirme sonuçları açıklanmış." Nisan telefonu neredeyse elinden düşürürken şokla bana baktı.

"Şaka yapıyorsan seni öldürürüm."

Nisan'dan:

Ellerim titrerken telefonu elimde tutmaya çalıştım. Yani, çok iyi bir üniversite yazmamıştım ama yine de gergindim, hangi şehirde olacağımı bilmiyordum. Hayatım zaten bir karmaşaydı. Kapı alacaklı gibi çalmaya başladığında Mete açtı ve Emre koşarak yanıma geldi.

"Baktın mı?" Başımı iki yana salladım. Site açılırken kalp atışlarım kulağımda yankılanıyordu. Omzumda eller hissettiğimde Emre sanmıştım ama Mete'nin kokusunu çok yakından alıyordum.

"Sakin ol kızım." Kulağıma fısıldadığı cümle az önce yerinden çıkacak gibi atan kalbimi yavaşlatıp neredeyse durduracakken site de açılmıştı.

"Dördüncü tercih!" Ben şokla ekrana bakarken Emre çığlık atarak konuşmuştu. Türk Dili ve Edebiyatı, Çanakkale.

Açıkçası bu, puanımla kazanabileceğimin en iyisiydi. Çok iyi hazırlanamamıştım, hazırlanmamıştım belki, ama önümdeki sonuç bu durumda alabileceğimin en iyisiydi.

Petty | Daddy IssuesWhere stories live. Discover now