0.8

17.4K 901 622
                                    

Mete'yi son görüşümün üzerinden bir hafta, ona sarılışımın üzerinden iki hafta geçmişti. İstikrarlı bir şekilde dövmecinin yakınına gitmiyordum. Çünkü Emre'nin dediğine göre o kızıl kadın birkaç gün daha o eve gelmeye devam etmişti. Ama son üç gündür gelmiyordu yani, hali hazırda Cehennem'in karşısındaki kafede, dikizlemek için Mete'yi bekliyordum.

"Biz niye bu adamı izliyoruz hep ya manyak gibi." Başımı Cehennem'den çevirip Emre'ye döndüm ve cevaplamak için ağzımı açtım.

Ama diyecek bir şey bulamadığım için geri kapattım.

"Çünkü bu gerçekten taciz, suç olan." Dudaklarımı birbirine bastırıp arkama yaslandım. Bunu hiç düşünmemiştim. Yani evet, Mete beni büyülüyordu. Ama neredeyse her gün onu gözetleyerek nereye varacaktım ki?

"Haklısın." Söylediğimle gülümseyip omuz silkti.

"Hep olduğu gibi." Onu umursamadan ayağa kalktım. Bu aydınlanmayı daha yeni yaşadığıma inanamıyordum ama böyle yapmaya devam etmeyecektim.

Adam belli ki beni gerçekten çocuk olarak görüyordu ve ciddiye almıyordu. Ayrıca belki de o kadın karısıydı. Ya da sevgilisi. Her neyse, burada oturup onu gözetlemekle bir yere varamayacaktım. Ve geçen hafta yaptığı şeyden sonra yine buraya geldiğime inanamıyordum.

Yani, elbet bir gün onu unuturdum.

Hayır, hayır unutamazdım.

Yine de denemeye değerdi. En azından buraya gelip onu gözetlemeyi kesecektim.

Çantamı da omzuma attığımda Emre kalan son patatesleri ağzına tıkmaya çalışıyordu.

"Sakın bir dövme daha yaptıracağını söyleme." Gözlerimi devirip onun da elini tuttum ve ayağa kalkmasını sağladım.

"Bir daha buraya onu gözetlemek için gelmeyeceğim." Emre gülümseyip elini omzuma koydu.

"Demek öz saygı kazandın." Gözlerimi devirdiğimde kahkaha atıp kolunu omzuma attı ve birlikte kafenin çıkışına doğru adımladık. Sürekli böyle ani kararlar veriyordum ve genelde sonuçları çok sevimli olmuyordu. Ama en azından bu kez verdiğim karar mantıklı ve yerindeydi. Gerçi Mete'yi görmeden ne kadar dayanabilecektim bilmiyordum.

Bilirsiniz, onu görmek insanı rahatlatıyordu. Cehennem'den çıkıp duvara yaslanarak sigara içmesi, rüzgarın saçlarını uçuşturması. Genelde hafifçe çatık kaşları ve duruşu. İnsanı kendisine kitliyordu. Ya da sadece beni, bilmiyordum.

Kafeden çıkınca Cehenneme son bir bakış atmak için kafamı çevirdim. Ve gördüğüm şey kızıl saçlı kadının içeriden çıkışıydı.

Yani, gerçekten, bunun dramatik bir an olması falan gerekmiyor muydu? Sonuçta büyük (!) bir karar almıştım ve Mete ile göz göze falan gelmemiz gerekiyordu.

Kızıl kadın uzun, bukleli saçlarını omzunun gerisine atarken omzundaki dövmeleri de gözler önüne serdi ve saçlarının üzerindeki güneş gözlüğünü gözlerine taktı.

Pekâlâ, itiraf etmek gerekirse tam olarak Mete'nin tipi gibi duruyordu. Yani, eğer evlilerse bile buna şaşırmazdım.

Kendi kendime iç geçirip önüme döndüğümde, bunu daha erken yapmam gerektiğini çok geç fark etmiştim: Yüz üstü bir şekilde yere kapaklandığımda. Üstelik kolu omzumda olan Emre de sırtımdaydı ki Emre gerçek bir kas yığınının tekiydi.

Çığlık attığımda Emre de inleyerek üzerimde kıpırdanıyordu. Ve göğüslerime yaptığı baskıdan dolayı daha şiddetli bir çığlık attığımda sonunda üzerimden kalkmayı başarabilmişti.

Petty | Daddy IssuesOnde histórias criam vida. Descubra agora