1.6

13.5K 765 697
                                    

Gözlerim dolarken ağlamamak için bakışlarımı tavana çıkardım ve dişlerimi birbirine bastırdım. Tabii ki evden çıkamayacaktım. Onlara göre şımarmış ve dünyevi heyecanlara kendimi kaptırmıştım. Günahkar olmadan beni durdurmalaeı gerekiyordu ve bunun için okullar açılana kadar evden çıkmamamı doğru bulmuşlardı.

Günahkar olmak derken eve giderken farklı bir sokağa gitmem ve soneasında gelişen olaylar. Gerçek bir günahkar olma yolunda emin adımlarla ilerliyordum yani.

"Bundan sonra o kursuna da gitmeyeceksin."

"Gideceğim." Çenemi sıkıp babama cevap verdiğimde kaşlarını kaldırdı.

"Sen bana asilik mi yapıyorsun?"

"Hayır. İngilizce kursunu tamamlamam gerekiyor. Eğitimim için." Gözümü kırpmadan yalan söylediğim için suçlu hissetmiyordum. Bunu kabullenmek zorundalardı.

"Eğer bir dakika bile geç gelirsen bir daha asla gidemezsin." Başımla onayladım.

"Tamam." Titreyen sesime karşılık Eymen gelip bacağıma sarılırken annemle babam arkasını dönüp odamdan çıktı. Tırnaklarımın kotumdan geçip bacaklarıma temas ettiğini sert bir şekilde hissettim.

En azından telefonumu almayı unuttukları için mutluydum.

"Abla, Mete abi senin için yalan söyledi." Başımı aşağı yukarı sallayıp bir elimi bacağımdan çektim ve Eymen'in başını okşayıp odamdan çıkmasını sağladım ve kapıyı kapattım.

Bedenimi yatağıma bırakıp gözlerimi kapattım ve tuttuğum birkaç damla yaşın akmasına izin verdim. Bu hayatı istemiyordum. Benden çok farklı bir ailede doğmuş, benden farklı ahlak kuralları öğrenmiş ve benden daha mutlu yaşamış olanların benden üstünlüğü neydi anlamıyordum. Neden ben burada sıkışmıştım ve onlar mutluydu?

Çünkü bu da senin sınavın.

Emre'nin bana daha küçükken söylediği şeyi hatırlayınca gülüp ellerimi yüzüme bastırdım. Buradan kurtulmak istiyordum ama ne çalışmama izin veriyorlardı ne de tek kuruş param vardı. Ne zaman, nasıl gidebileceğimi bilmiyordum ve üniversite için farklı bir şehre gidebileceğime bile emin değildim. Belki de benim için üniversiteden farklı planları vardı. Bir fikrim yoktu ve bu beni çok yoruyordu.

Arka cebimdeki titreşimle telefonu elime aldım.

Emre: Bu sabah kahvaltıya bize gel.

Nisan: Neler olduğunu biliyorsun.

Emre: İngilizce kursun yok mu senin?

Nisan: Hemen yarın evden çıkabilir miyim bilmiyorum.

Emre: Çıksan iyi olur çünkü Mete'nin büyük bir sırrını öğrendim. Yüz yüze olmamız gerek.

Kendi kendime başımı iki yana sallayıp telefonu bıraktım. Drama havamda değildim. Sadece kaçmak istiyordum. Ayapa kalkıp masamdaki küçük aynanın karşısında tişörtümü ve sütyenimi çıkardım. Kolumu kaldırıp aynaya yaklaştım ve vücuduma yapışık olan japon balığına baktım. Bu dövmeyi yaptırırken kendimi özgür ve karkusuz hissetmiştim. Şimdi ise eve gelirken farklı bir yol izlediğim için ev hapsindeydim. Kendi halime gülüp parmağımı japon balığının etrafında gezdirdim.

Belki de tekrar öyle hissetmem için yine dövme yaptırmalıydım. Ama yüm vücudum dövmelerle dolduktan sonra nasıl hissedecektim?
***

Hızlıca bacaklarında tırnak şeklinde delikler olan kotlarımdan birini ve düz beyaz bir tişörtü üzerime geçirdim. Evden beni kimse görmeden çıkarsam moralim daha fazla bozulmazdı ve bende en azından yolda ağlamazdım.

Koşar adımlarla apartmandan çıkıp yavaşlamadan Emrelere doğru yürümeye başladım. İçimde tarif edemediğim bir korku vardı. Kurs işi her an yatabilirdi ve evden hiçbir koşulda çıkamamak çok korkutucuydu, özellikle benim şu an ev dediğim yerden.

Yani, tüm bu olanları dışardan biri anlatsam hiçbir şey anlamazdı. Sırf farklı yoldan eve geçtim diye sıkı yönetim ilan edilmişti. Biraz garipti tabii. Sadece bazen durup neden normal bir ailede doğmadığımı düşünüyordum. Yani, annesiyle arkadaş gibi olan insanlar tanıyordum. Özellikle ailesiyle vajit geçirmekten hoşlanıyorlardı ve bu benim için çok garipti. Sadece bazen aileden biriyle dertleşebilmek iyi olabilirdi ama Eymen en azından 10 yaşına gelmeden bu pek mümkün görünmüyordu.

Emrelerin -ve Mete'nin- sokağına gelince koşar adımlarla apartmana girdim ve merdivenleri ikişer ikişer çıkmaya başladım. Bu benim için çok yorucuyken her seferinde Mete nasıl yapıyordu anlamıyordum. Böyle bir durumda bile Mete hakkında düşünebilmem inanılmazdı. Ben durdurulamaz bir ergendim.

Emrelerin katına geldiğimde Emre kokumu almış gibi kapıyı açıp ayakkabılarımı bile çıkarmama izin vermeden kolumdan tuttuğu gibi beni içeri çekti ve arkamızdan da kapıyı kapattı.

"Çok fena haberlerim var sana. Bu sevdadan vazgeçiceksin. Öyke haberler." Kaşlarımı çatıp ayakkabılarımı çıkardım ve kenara koydum.

"Evli miymiş? Hiç şaşırmam."

"Hayır." Zafer kazanmış gibi kıvıra kıvıra mutfağa giderken kendi kendime gözlerimi devirip peşine düştüm.

"Buraya gelerek canımı tehlikeye attım." Yüzüne acele etmesini söyler gibi baktığımda omuz silkti. "Hadisene!"

"Bir kızı var." Duyduğum şeyin etkisiyle dudaklarım benden bağımsız olarak yukarı kıvrılırken ne düşüneceğimi bilmiyordum.

"Nasıl?" Ağzımdan sadece bu çıktığında Emre oturmam için sandalyeyi hemen arkama çekti ve omuzlarımdan bastırarak oturmamı sağladı.

"Dün Cehennem'e gittim. Sen Mete'nin evindeyken. Tabii ben bunu bilmiyordum. Evdense Cehennem'e gitmen daha mantıklıydı ama oradaymışsın ve..." durup çayı önceden hazırladığı bardaklara doldurdu. Ben de o sırada söylediklerini anlamaya çalışıyordum. Mete ile tamamen imkansız olduğumuzu biliyordum, bunu o da açık açık söylemişti ama bir çocuk benim hayallerimi bile değiştirirdi. "Cehennem'de Arslan vardı."

"O mu söyledi?" Emre başını ikş yana salladı.

"O ukala hiçbir şeyi isteyerek söylemedi ama kafası biraz güzel olduğu için ağzından kaçırdı denebilir." Arkama yaslandım ve algılarımı tamamen açmaya çalıştım. Bunun bir şaka olmasını umuyordum. "Senin arkadaşın olduğumu biliyordu ve bir nevi Mete'nin kızına benzediğini söyledi. Sonra da büyük bir pot kırmış gibi ciddileşti ve beni kovdu. Söylediğin kadar ukala ve salakmış."

"Yani Mete'nin bir kızı var. Ve bana benziyor. Davranış olarak mı yoksa-"

"Nisan. Adamın çocuğu var. Fiziksel ya da ruhsal olarak sana benzemesi önemli değil ve ikisi de sakıncalı. Mete ile senin olma olasılığınız vardıysa da artık yok." Başını iki yana sallayıp devam etti. "Fiziksel olarak sana benzeyen bir kızı olduğunu ve buna rağmen bir ilişkiniz olduğunu düşün. Korkunç." Çoktan pantolonumu aşıp bacaklarımla buluşan tırnaklarımı oradan ayırıp iki elimle yüzümü kapattım. Ben Mete ile olmak istiyordum. Onun bir ya da birden fazla çocuğunun olmasını önemsemezdim. En azından şimdilik önemsemiyordum. Mete iyi biriydi ve herhangi sapıkça bir düşüncesi olsaydı bunun için eline onlarca fırsat geçmişti. O sadece benimle dalga geçiyordu ve ben ondan vazgeçmek istemiyordum. Mete'yi seviyordum ve bu sevgi tükenir miydi bilmiyordum.

"Emre ben doğru kişinin Mete olduğuna-"

"Nisan." Emre derin bir nefes aldı ve ellerimi tutup yüzümden çekmemi sağladı. "Mete senin için iyi biri olabilir. Ama bunu ikimiz de bilemeyiz ve bu çocuk durumu..." Ellerimi bırakıp devam etti. "Eğer Mete'nin peşinden koşöaya devam edeceksen, on iki yıllık dostluğumuzu burada bitiririm. Gözlerimin önünde yok olmanı izlemekten iyidir."
***

ÖZÜR DİLERİM SİZİ ÇOK SEVİYORUM BENİ AFFEDİN
Bu arada sınavdan yeni çıktım tatildeyim o yüzden gecikti istediğim zaman uyuyabilme işini abarttım biraz djowmdpddl öptümmmm

Petty | Daddy IssuesWhere stories live. Discover now