5.1

9.6K 665 593
                                    

Mete yanımda uzanırken ona döndüm. Tavana bakıyor ve gözünü hiç kırpmıyordu.

"Ne yapmayı düşünüyorsun?" Çenesini o kadar sıktı ki kemiklerinin yer değiştirdiğini gördüm.

"Çocuğa bakacağım, eğer babası bensem. Ve annesi doğurmaya karar verirse."

"Annesiyle..." Duraksayıp kelimelerin ağzımdan nasıl çıkacağına karar vermeye çalıştım. "Birlikte misiniz?"

"Hayır değiliz. O da babanın kim olduğundan emin değil. Doğurup doğurmayacağını bile bilmiyor. Sadece babası ben olabilirim diye haber vermek istemiş, sağ olsun." Son cümleyi söylerken hafifçe gülüp bana baktı.

"Şimdi bir çocuğunun olmasını ister misin?" Başını iki yana salladı.

"Şu an, hayatımı tam toparlayabilecekken, bir şans elde etmişken..." Kafasını yana çevirip bana baktı. Gözleri ışığa bakmaktan mı böyleydi yoksa ağlamak üzere miydi bilmiyordum. "Bilmiyorum. Bir çocuk kendime gelmeme yardım edebilir ama istediğim yerde olmam. Olduğum kişi olmam."

"Mete, eğer yanında olmamı istiyorsan olurum." Kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı.

"Çocuk benim olsa bile annesi tek başına büyüteceğini söyledi. Hiçbir baba adayını istemiyor, sadece bilmemizi istedi." Kaşlarımı çattım. Kaç baba adayı olduğunu bilmiyordum ama kulağa biraz bencillik gibi geliyordu. Yine de eğer onlar için bir sıkıntı yoksa benim için de yoktu. "Senden herhangi bir şey istemiyorum. Nasıl istiyorsan öyle davran." İç geçirip başımı tavana çevirdim.

Kayıp hissediyordum. Mete'nin bir çocuğu olması bana kötü hissettirmiyordu, benim için bir şey değiştirmiyordu. Neden değiştirsindi ki? Sonuçta o Kanada'da başka kadınlarla birlikte olmuştu, ben de burada Taha'ylaydım? Ben Mete'yi seviyordum. Onu, o olduğu için. Ama sıkılmıştım. Mete'nin ne hissettiğinden asla emin olamıyordum. Aramızdaki bağları bu şekilde teker teker kesiyordu, farkında bile değildi. Doğrulup ona baktım.

"Benim için bir sorun yok, biliyorsun." Kaşlarını çatıp doğruldu.

"Bilmiyorum."

"İyi, artık biliyorsun." Mete dudaklarında yarım yamalak bir gülümsemeyle yüzüme bakarken kollarımı boynuna sardım. Onun tekrar gitmesine izin veremezdim, beni bir kez daha bırakmasına dayanamazdım. Mete de kollarını belime sardığında başımı hafifçe geriye çekip yüzüne baktım.

"Yaptığım her şey için ne kadar pişman olduğumu bilemezsin." Gözlerime bakarken konuştu ve onu ilk kez görmüş gibi hissetmekten kendimi alıkoyamadım. Gözlerindeki şeytani parıltı, dudaklarındaki yarım yamalak gülümseme ve kaşlarındaki hafif çatılma. Bu söylediğini kastederek söylediğini biliyordum.

"Beni evine aldığın için de mi?" Dişlerini göstererek güldü.

"En çok onun için." Omzuna vurduğumda burnumun ucunu öptü. "Hayatımda verdiğim en doğru karar seni evime almaktı." Şokla gözlerim dolarken Mete saçımdan bir tutamı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Hayatında verdiği en doğru karar? Ben? Hayatımda hiç bu kadar değerli hissetmemiştim ve açıkçası ne yapmam, nasıl tepki vermem gerektiğini bilmiyordum. "Çok yoruldum." Yanağımı öpüp konuştu ve kollarını belimden çekip ışığı kapatmak için yataktan çıktı. Ben de refleks olarak ellerimi boynundan çekmiştim. Şimdi sadece ayın ve sokak lambalarının ışığı kalmıştı.

"Bana sarhoşken ne dediğini hatırlıyor musun?" Duygusallıkla, Mete'nin bana söylediği en güzel şeyi hatırlamıştım ve hatırlayıp hatırlamadığını merak ediyordum. Yüzüme bakıp örtüyü açtı.

"Evet, seni keşke doğduğunda bana verselerdi ve hiç o adamla yaşamak zorunda kalmasaydın. Belki bu sayede ben de iyi bir adam olurdum." Yatağa uzanıp bana bakmaya devam etti. "Ama vermediler, buna uygun yaratılmadık." Yanına uzanmam için elini uzattığında komut bekliyormuşum gibi yanına uzandım. "Yine de seni her şeyden çok seviyorum, bunu hiç unutma." Yüzüme bakarak konuştuğunda bir rüyadaymış gibi hissettim. Benimle dalga mı geçiyordu? Ya da aslında öyle bir şey söylememişti de ben mi yanlış anlamıştım? "Bu kadar şaşırtıcı mı?" Mete gülerek konuştuğunda ancak ağzımın bir karış açık olduğunu fark etmiştim. Ağzımı kapatıp gözlerimi birkaç kez kırparak kendime gelmeye çalıştım.

"Beni mi?"

"Evet." Hızlıca cevap verip parmaklarıyla çenemi tuttu. "Bir kez daha söylememi ister misin? Söylemediğim her an için. Seni her şeyden çok seviyorum, Nisan. Hayatımı ne kadar değiştirdiğinin farkında bile değilsin." Elimi çeneme götürüp Mete'nin elini yakaladım.

Bu anı her hayal edişimde kalbimin yerinden çıkacağını ve yüksek ihtimal bayılacağımı düşünmüştüm. Ama kalbim hayatında ilk kez güvendeymiş gibi sakindi ve karnımın içinde bir sıcaklık yayılıyordu. Mete beni seviyordu. Benim onu sevdiğim gibi. Mete Sarpoğlu, her hareketiyle insanları etkisi altına alan ve hayatımı baştan aşağı değiştiren Mete, Beni seviyordu. Yüzüne vuran hafif ışıkta ona biraz daha baktım. Alnındaki belli belirsiz kırışıklar bu ışıkta daha belirgin duruyordu. Dudakları daha koyu, gözleri daha parlak görünüyordu ve göz altlarına kirpiklerinin gölgesi düşüyordu. Bu kadar güzel olması biraz korkutucuydu. İstediği herkese istediği her şeyi yapabilirmiş gibi geliyordu.

Yüzünü yüzüme yaklaştırıp gözlerime baktığında istiyormuş gibi hissettiğim için gözlerimi kapattım. Ve dudaklarını dudaklarımın üstünde hissettim. Eli belime gittiğinde vücudumu ona yaklaştırarak elimi ensesine götürdüm. Bu anın gerçeküstülüğünden başım dönüyordu. Aldığım tat naneydi ve nefes almak için çok güçsüz hissediyordum. Ama Mete aksine oldukça güçlü hissediyor gibi tuttuğu belimi kendine çekti ve nefesimle karışık ağzımdan bir inleme kaçtı. Hayal edebileceğim her şeyden daha güzel bir gerçeklikteydim ve eğer delirmediysem bu yaşananların hepsi gerçekti. Dudaklarımızı ayırıp alnını alnıma yasladığında hiç nefes almadığımı fark edip derin bir nefes aldım. Mete, belimdeki elini yüzüme çıkarıp baş parmağıyla yanağımı okşadı.

O kadar büyülü bir andı ki, konuşursak uyanacak gibi hissettiğim için dudaklarımı birbirine bastırdım. Mete dudaklarında belli belirsiz bir gülümsemeyle bana bakarken artık hiçbir şeyin kötü gidemeyeceğini biliyordum. Mete'nin bu andan önceki en yakın geçmişinin bile, hatta geleceğin bile bir önemi yoktu. Gelecek hakkında endişelenmek yorucuydu. Bundan bir gün sonrasını, sabahı bile düşünmek istemiyordum. Tek istediğim bu anı yaşamaktı. Mete gözlerimin içine bakıp yanaklarımı okşarken, bu anda kalmak istiyordum.

"Seni seviyorum." Konuştuğumda Mete'nin gülüşü yüzüne yayıldı ve o yanağımı okşamaya devam ederken gözlerim kapandı.

***

"Günayd-" Emre'nin aşırı yüksek çıkan sesi tüm odayı doldurduğunda Emre'nin yedek anahtarını ondan geri almam gerektiğini fark etmiştim. Mete doğrulup kaşları çatık bir şekilde Emre'ye bakarken Emre ağzı iki karış açık bir şekilde bize bakmaya devam ediyordu. Sadece uyuyorduk ve o da odaya dalmıştı.

"Günaydın Emre." Mete konuştuğunda Emre sonunda ağzını kapattı ve bir adım geri attı.

"Pardon. Ben kahvaltıyı hazırlıyorum o zaman?" Mete bıkkınlıkla gözlerini kapatırken Emre de kapıyı kapatıp çıktı. Ben de doğrulduğumda Mete nefes almama bile izin vermeden yüzümü eline alıp yanağımı öptü. Gülerek yüzüne baktığımda o da gülümsüyordu.

"Günaydın."

"Günaydın." Yataktan zıplayarak inip dolabı açtığında ısınan yanaklarımı sakinleştirmek için ellerimi yanaklarıma götürdüm. Bunun yaşandığına inanamıyordum. Şu an her zaman istediğim şeyin gerçekleşiyor olduğuna inanamıyordum. Mete beni öpüyordu ve sevgisini gösteriyordu? Bu gerçek olabilir miydi? Gerçi Emre de buradaydı, artık şahidim vardı.

Mete üstünü, her zamanki gibi, çekinmeden değiştirdiğinde mutfağı işaret edip muhtemelen benim rahatça giyinmem için odadan çıktı. Heyecanla üstüme yazlık askılı bir elbise geçirip saçlarımı hızlıca taradım. Mutfaktan Emre'yle Mete'nin konuşma sesleri geliyordu. Yani hala vaktim vardı. Hızlıca banyoya gidip yüzümü toparladım ve heyecandan ellerim titrerken makyaj yapmaya çalıştım.

"Kahvaltı hazır!" Emre'nin sesini duyduğumda banyodan çıkıp sekerek mutfağa gelmiştim.

"Günaydın balık." Çayı koyarken yüzüme baktı. "Güzel olmuşsun." Gülümseyip masaya oturdum.

Mete karşımda, eli çenesinde bana bakıyordu. Ellerimi yüzüme götürmemek için yumruk yapıp ona bakmaya devam ettim.

"Siz şimdi sevgili misiniz yani? Aşıksınız?"
***

Neredeyse herkes Mete'den umudunu kesmişti, şaşırdım bu tepkilere bence en yakın oldukları zamanlardı... Siz ne diyorsunuz? Öppptüm 😽

Petty | Daddy IssuesWhere stories live. Discover now