3.8

10.7K 736 505
                                    

Dondurma yalayarak sallana sallana eve yürüyorduk. Bütün gün ormandaydık, gelmeden tekrar göke girmiştik ve iç çamaşırlarımız hâlâ ıslaktı ama keyfimiz yerindeydi. Tabii eve yaklaştıkça keyfim kaçıyordu ama idare ederdim.

Mete'nin yanına yaklaştıkça keyfimin kaçacağı bir noktaya geleceğimi kim tahmin edebilirdi ki?

"Yarın denize gidiyoruz değil mi? Mümkünse mayolarımızla." Yolda bir yerden mayo alabileceğimi düşünerek Seda'yı başımla onayladım.

"Gideriz gideriz." Emre aramızda tek sözlü cevap verendi.

"Görüşürüz." Emre, Seda ve Taha'ya el sallarken ben de kendime gelip dondurmamın çubuğunu yanımızdaki çöpe attım. Seda'ya el salladıktan sonra Taha'ya döndüm. Bugün neredeyse öpüşecektik, sarılmalı mıydım?

Taha benim düşünmeme izin vermeden kolllarını omzuma sardı.

"İyi geceler." Kulağıma fısıldayıp geri çekildiğinde gülümsedim.

"İyi geceler." Emre sırtımdan iterek ikimizi de binaya soktu.

"Mete bir şey der mi geç gelmene?" Omuz silktim.

"Demez." Yüzüne bakmadan konuştuğum için tepkisini göremedim ve merdivenleri hızlı hızlı çıkmaya başladım. Detayları anlatmak istemiyordum. Sanki sesli söylemezsem Mete'nin hâlâ beni sevme ihtimali olurmuş gibi.

"Nis-"

"Şşh!" Emre arkamdan bağıracakkrn onu susturup üst kata çıktım ve anahtarla oldukça sessiz bir şekilde kapıyı açtım.

Bütün ışıklar kapalıydı ve hiç ses yoktu. Evde değildi. Eh, şaşırmamıştım. Holün ışığını açıp içeriye baktım, salondan birinin gölgesini görebiliyordum. Evde olmasa daha iyiydi aslında. Onu umursamadan ıslak iç çamaşırlarımı değiştirip pijama giymek için yatak odasına gidecektim ama göz ucuyla Mete'nin yerde oturdupunu gördüm. Kafası ellerinin arasındaydı, bacaklarını uzatmıştı. Önünde boş bir içki şişesi vardı, şimdi mi bitirmişti yoksa önceden bitmiş miydi bilemiyordum. Üstümü değiştirmeyi boşverip yavaş adımlarla salona geçtim. Uyuyorsa ürkütmek istemiyordum.

Holün ışığı şimdilik yeterliydi, yanına çöktüm.

"Mete?" Fısıldadığımda aniden ellerini başının etrafından çekip bana döndü. Gözleri kızarmıştı ve oldukça şaşkın görünüyordu. Elleriyle gözlerini birkaç saniye kapatıp geri açtı ve bana bakmadan koltuğa tutanarak ayağa kalktı.

"Hoş geldin." Elini kalkmam için uzattığında şaşırsam da tuttum ve ben de kalktım. 

"İyi misin?"

"Evet," esner gibi iç geçirdi ve saçlarını karıştırdı. "Uyuyacağım, geliyor musun?" Elimi tekrar tutup cevap vermemi beklemeden beni yatak odasına götürdü. Kesinlikle alkollüydü. Her zaman alkol koktuğu için kokusundan anlayamıyordum ama konuşması biraz gevşekti ve gözlerini pek açık tutamıyordu, yani dahi olmama gerek yoktu.

Odaya girdiğimizde ışığı yakıp elini bıraktım.

"Üstümü değiştireceğim. Sen yat." Gözlerini tam açmadan elini kolumun altından geçirip sırtıma dokundu, kendine çekmek için ama dokununca durdu.

"Islaksın." Gözlerini zorla açtı ve kaşlarını çatarak üstüme baktı. Üstüm ıslak değildi, bunu fark edebilecek kadar ayık mıydı bilmiyordum. "İç çamaşırın ıslak." Elini sırtımdan çekerken konuştu. "Neden?"

"Yüzdüm." Derin bir nefes alıp yatağın üstüne oturdu ve bana baktı.

"Neden bana hiçbir şeyi söylemiyorsun?" Gözleri tekrar kapandı. Kafası yerinde değildi ve muhtemelen yarın sabah hiçbir şey hatırlamayacaktı. Ama hâlâ harika görünüyordu.

Petty | Daddy IssuesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin