3.4

12.4K 791 485
                                    

Kalemimi sıraya vurarak ritim tutuyor ve önümdeki soruyu çözmeye çalışıyordum. Tüm sınıf sessizdi. Herkes her şeyi ciddiye alıyordu ama benim kafamın içindeki sesleri susturmam biraz zamanımı alıyordu.

Okullar açılalı, Mete'nin evine taşınalı iki hafta olmuştu. Mete bana ne yapmak istiyorsan onu yap dedikten sonra eve sadece bir iki kez uğramıştı. Onun dışında geceyi hep başka yerlerde geçirmişti, nerede olduğunu bilmiyordum. Mete'yi arayıp hesap vermemek için de evden okula-okuldan eve yapıyordum. Sadece Emre'lere gidiyordum. Hayatımın böyle olacağını hiç düşünmemiştim. Resmen evini bana bırakıp gitmişti.

"Çözdün mü?" Ha, bir de Taha'yla sora arkadaşı olmuştuk. Yani benden hoşlandığını anlamayacak kadar salak değildim. Hoş bir çocuktu.

"Çözdüm." Şıkkı işaretlediğimde Taha kaşlarını havaya kaldırdı.

"Havalı." Gözlerimi devirip gülerek önüme döndüm. "Ee gelecek misin?"

Akşam güzel bir grubun konseri vardı ve neredeyse bütün okul gidiyordu, en azından yaşı tutanlar. Ama ben Mete'ye açıklama yapmak için rahat hissetmiyordum.

"Hadi ya, biraz kafa dağıtırsın." Taha'ya döndüm. Gülümseyerek davetkar bakışını atıyordu. Gülümsedim.

"Tamam." Büyük bir nefes verirken konuştum. Taha sırıtarak omzuyla omzuma dokundu.

"Güzel olacak."
***

"Yeni bir şeyler mi aldın?" Emre eliden tutup beni kendi etrafımda döndürdüğünde güldüm.

"Güzel mi?" İnce askılı, diz üstünde koyu yeşil düz bir elbiseydi ama sanırım hoş duruyordu. Zaten beni elbise giymek bile heyecanlandırıyordu, malum uzun bir süre giyememiştim

"Çok güzel." Emre yorumunu yapıp parfümünü sıktıktan sonra annesine el salladı ve dışarı çıktık. Mete'yi hâlâ aramamıştım veya mesaj atmamıştım. Zaten bu gece de gelmeyeceğinden haberinin olacağını düşünmüyordum.

Konser alanına girer girmez Taha ve Seda yanımıza geldi.

"Süper ortam değil mi?" Seda şakıyarak konuşup Emre'nin koluna girdi. Yani, Emre'nin gey olduğunu yakın görüştüğümüz iki hafta içinde anlamaması için gerizekalı olması gerekiyordu, bu yüzden umursamadım.

"İçkiler?" Taha ellerine doldurduğu biraları benle Emre'ye uzattığında itiraz etmeden aldım. Daha önce bir kere bira tatmıştım ve tadından nefret etmiştim. Yine de muhtemelen içerdim.

"Teşekkürler." Taha omuz silkti.

"Ne demek." Kutuyu açıp bir yudum aldım. Tadı hâlâ çiş gibiydi ama yüzümü buruşturmadım.

Kalabalığın arasına karışıp diğer herkesle beraber gruba eşlik etmeye başladık. Taha elini omzuma koyduğunda bunu umursamadım.

Saat gece yarısını geçmişti. İkinci kutu biramdaydım ve daha önce alkol almadığım için biraz başım dönüyordu. Alkolden hoşlanmıyordum ve fırsatım da olmamıştı ama şu an pek umrumda değildi.

"Titriyorsun." Konuşanın Emre mi Taha mı olduğundan emin olmak için yanıma baktım. Elbette Emre'ydi ama görüntüsü çok net değildi. "Salak sana dedim içme diye." Elimdeki kutuyu almaya çalışınca bütün gücümle onu ittirdim.

"Ne önemi varsa." Emre'den kaçmak için Taha'nın kolunun altına girdim.

"Su almaya gidiyorum." Emre gözüm üstünde bakışı attığında kahkaha atıp sahneye döndüm.

"İkilemi çözemedim hala, ama yok ki sorasım!" Bağırarak şarkıya eşlik etmeye başladığımda Taha da kahkaha atarak bana katıldı.

"Ne zaman burdaydın ki şimdi kaybolasın?
Bi' gün bi' kuşluk vakti, uyanamadım inan ki
Saatim geridir, ah ölsem yeridir!"

Taha belimi tutarak ona dönmemi sağladı ve hiç tepki veremedim. Düşünme ve eylem konusunda sıkıntı yaşıyordum.

"Gelemem ben, sana gelemem ben
Öperim seni, sana doyamam ben
Uzandım kaçtın, tuttum sandım
Şimdi gel desen de gelemem, sana gelemem ben
Öperim seni, sana doyamam ben."

Yüzüme eğildiğinde nefesimi tuttum. Elimdeki bira kutusunu bir an tutma kabiliyetimi kaybetip bırakmıştım ve muhtemelen yerde bir yerlerde yuvarlanıyordu. Belki geri çekilmem gerekiyordu ama düşünemiyordum, hislerimi karşılaştıramıyordum veya çok keskin hareket edemiyordum. Dudaklarını dudaklarımın üstünde hissettiğimde put gibi hareketsiz kalmıştım. Dudakları dudaklarımda, eli sırtımdaydı ve midemde bir hareketlenme vardı. Kusacaktım.

Taha'yı itip kalabalığı yararak konteyner tuvaletlere koşmaya başladım. Ama ne yazık ki oraya varamadan olduğum yere çöküp içtiğim ve hâlâ tadının iğrenç olduğunu düşündüğüm biraları kustum. Taha'dan mı iğrenmiştim yoksa alkol mü çarpmıştı emin değildim ama hiç iyi hissetmiyordum. Başım dönüyordu ve ayağa kalkamıyordum.

"Nisan!" Neredeyse kafamı kendi kusmuğuma bırakacakken Emre, ya da belki Taha gövdemi kaldırmamı sağladı. Kim olduğundan emin değildim. Bir şeyler konuşuyordu ama buğulu duyuyordum ve çok da merak etmiyordum. Ayrıca uykum da vardı. Bu yüzden başımı Emre mi Taha mı olduğunu anlamadığım kişiye yaslayıp gözlerimi kapattım.
***

Gözlerimi açamıyordum, göz kapaklarım birbirlerine yapışmış gibiydi ama birinin ellerini vücudumda hissediyordum. Sanırım kucaktaydım. Yüzümde görülüyor mu bilmiyordum ama en azından içimden güldüm. Bir kapı açılış sesi ve iç geçirme. Burnuma dolan tanıdık koku: Mete Sarpoğlu.

Kafam süper yerinde değildi ama Mete'ye haber vermeden dışarı çıkıp alkol aldığımı hatırlıyordum ve bir şekilde yine kendimi onun kollarında bulmuştum. Yani gözlerimi açmamam, hatta direkt ölüm uykusuna yatmam benim için daha iyi olurdu. Sırtım yumuşak zemine değdiğinde ve burnuma çarşaf kokusu geldiğinde hiç hareket etmemeye çalıştım. Uyandığımı anlamamalıydı.

Kahküllerimi savurup elini alnıma koydu ve ben de yine nefesimi tuttum. Yatağın bir tarafı çökünce yanıma oturduğunu anladım. Alnımdaki elini saçımı okşar gibi hareket ettirip geri çekti. Yüz ifadesini görebilmek için her şeyini verirdim ama şu an için korkum daha ağır basıyordu.

"Neden sözümü dinlemiyorsun?" O kadar kısık sesle konuşmuştu ki, belki de duyduğum şey hayal ürünüydü. "Göz bebeklerin hareket ediyor. Nefesini tuttun. Uyandığını biliyorum." Söyledikleri beni daha çok gererken bilinçsiz bir hareketle gözlerimi açtım. Her zamanki givi dağınık görünüyordu ama gözlerinde yorgundu. Saatin kaç olduğunu bilmediğimden bu normal olabilirdi. "İyi uykular." Arkasını dönüp giderken nasıl yaptığımı anlamasam da kolunu yakaladım.

"Benimle kal." Kaşlarını çattı. "Lütfen." Kolunu bırakıp gelmesi için bütün gücümle kenara kaydım. Duraksayıp iç geçirdi ve birkaç saniye yataktaki boşluğa baktı. Ama sonrasında gerçekten geldi. Örtüyü önce benim üstüme sonra kendi üstüne örttü. Sırt üstü yatıyor, tavana bakıyordu. Ben ona dönüktüm. Profili çok güzeldi. Kirpikleri çok güzeldi. Aralk dudakları ve arkaya yatan saçları çok güzeldi. Mete bir sanat eserinden farksızdı. Tanrının insanlığa hediyesi gibi görünüyordu.

"Eve geldim. Yoktun. Seni aradım. Yabancı bir çocuk açtı." Kafasını bana çevirdi. Bir açıklama bekleyip beklemediğinden emin değildim.

"Emre değil mi?" Yüzüme mimikdiz bir şekilde bakmaya devam etti. "Taha." Sadece ismini söyledim, daha fazla açmadım.

"Taha." Gözlerimin içine bakarak tekrar etti. Ne düşündüğünü bilmiyordum. Kuralına uymadığım için mi kızgındı yoksa hayal kırıklığına mı uğramıştı. Biliyordum, o istemezse ne hissettiğini anlayamazdım. İstediği zaman gözlerine adeta bir perde çekiyordu ve insan duvarla konuşuyor gibi hissediyordu.

Yine de bu konu hakkında düşünmek için kafam fazla uçuktu ve vücudum fazla yorgundu. Bu yüzden gözlerimi kapatıp Mete'ye yanağım koluna değene kadar yaklaştım. İki elimle tek koluna sarıldığımda tepki vermedi ama kafası hâlâ bana dönüktü, çünkü burnu saçlarıma değiyordu. Hayatım boyunca daha iyi uyumamıştım.

Her şeye rağmen, hayatım boyunca daha huzurlu bir yerde olmamıştım.
***

Sizi seviorummMmmm 💛🐣🐣

Petty | Daddy IssuesWhere stories live. Discover now