0.3

20.8K 842 660
                                    

🍭🍭🍭

"Bu iş burada bitmedi." Salıncakta kendimi kendimi sallarken kısık sesle konuştum. Yanımdaki salıncakta da Emre oturmuş, sigarasını içiyordu.

"Bilmiyorum, belki bitmesi daha iyi olur." Ona döndüğümde, o da bana bakıyordu.

"Neden?" Omuz silkti.

"Çünkü adamın dış görünüşüne bu kadar hayran kalan tek kız sen değilmişsin, bence bunda özel bir şey yok." Yüzüm düşmüş olacak ki gülümseyip sigarayı tutmadığı eliyle yanağımdan bir makas aldı. "Özel olduğuna emin misin?" Önüme dönüp ayaklarımla kendimi sallamaya devam ettim. Aslında emindim, ama sanırım bunu söylesem de Emre bana inanmayacaktı. Yani, haklıydı ama bunu hisseden bendim, o değil. Mete benim için yarstılmış gibiydi. Yıllardır hayalini kurduğum özgürlük gibiydi.

"Bilmem." Emre'ye uzanıp elindeki sigarasını elinden alıp içime çektim. Bir sigara bağımlısı değildim, olmasa aramazdım ama olduğunda da bazen içiyordum. Şu an, tam olarak içmek istediğim zamandı.

"Kendini kocaman bi adama adamanı istemiyorum." Salıncağımın zincirinden çekip ona dönmemi sağladı ve elimdeki sigaramı alıp kendi ağzına götürdü. "Birine kendini adamak için yaşıyorsun resmen, nefret ediyorum bundan."

"Hayır onun için yaşamıyorum." Yaptığım mükemmel savunmaya karşılık gözlerini devirdi. Kendimi birine adamak için yaşamıyordum. Sadece bir yerlerde bana özgürlüğü anımsatacak bir şeye ihtiyacım vardı ve o şey de Mete'ydi. Hayatım boyunca istediğim şeyi yapamamıştım. Mini etek giymemiş, saçlarıma şekil vermemiş, içki içmemiş, arkadaşlarımla doya doya eğlenmemiş ve herkesin yaptığı normal şeyleri ailemin yasakları yüzünden yapamamıştım.

"Ailen hayatını mahvettiğinin farkında değil." Omuz silkip hafifçe gülümsedim. Emre de biten sigarasını yere attı.

"En azından üniversiteye az kaldı." Gülüp saçlarımı karıştırdı.

"En azından."
🍭🍭🍭

Emre ile bir saniyeliğinr göz göze gelip hiçbir şey söylemediğimiz hoşçakaldan sonra sokağıma girmeden durdum. Neden durduğumdan emin değildim ama kafamda sorular varduç Hayatımda bir kez, sadece bir kez, eve biraz daha geç gitsem ne olurdu? Ya da sadece bir kez  içimden geldiği gibi davransam? Sadece bir kez kimsenin hayal bile edemeyeceği bir şey yapsam?

Telefonumu sessize aldım ve topuklarımın üzerinde geri dönüp otobüs durağına doğru ilerledim.
🍭🍭🍭

Dövmecinin önüne geldiğimde ağzımdaki naneli şekeri elime alıp iki metre ötedeki çöp kutusuna fırlattım. İçeri girmemişti tabii ama denemeye değerdi.

Hayatım boyunca hiç bu kadar cesur hissetmemiştim. Bu yüzden sırtımdaki çantamın askılarını sıkıca tutup içeri girdim. İçerisi bomboştu. Yüzü dövmeli adam her zamanki -buraya iki kez gelmiş olsam da- deri koltuğunda oturmuyordu ya da içerden tıkırtılar gelmiyordu. Müzik bile çalmıyordu. Bu durum içimden taşmak üzere olan cesaretimi biraz kırsa da kapıyı arkamdan kapattım.

Neden bilmiyorum, ses çıkarmamaya çalışarak içeri doğru birkaç adım attım. Açık gri duvarların üzerindeki siyah beyaz tablolara ve büyük saate baktım. Oda o kadar boğucuydu ki, burada nasıl uzun süre nefes alabiliyorlar merak etmiştim, ne kadar havadar olsa da. Dövme stüdyosuna açılan kapıya yaklaşıp uzun, stüdyo gibi beyaz koridoru geçtim. Ama stüdyonun içinden gelen duman durmama neden olmuştu.

Yangın çıkmış olabilir miydi?

Nefesimi tutarak içeri girdiğimde dumanın köşedeki koltukta, başı benim olduğum tarafta olacak şekilde uzanmış olan Mete'den geldiğini anlamıştım. Dudaklarının arasındaki sigaradan çıkan dumanlar stüdyoyu sararken o da elindeki kitabın sayfasını çevirdi. Ama burada asıl önemli olan nokta bu değildi. Asıl önemli olan nokta, üzerinde pantolondan başka bir şey olmamasıydı.

Petty | Daddy IssuesWhere stories live. Discover now