Epilog 1.5

1.8K 178 63
                                    




"Oturabilirsiniz." dedi Rowena eliyle koltukları işaret ederek.

Rowena muhtemelen Godric, Salazar ve Helga'nın yaşlarındaydı. Zayıf, kemikli bir bedeni, koyu renk saçları ve parlak lacivert gözleri vardı. Her hareketi nezaket ve zerafet doluydu. Saçlarını tepesinde topuz yapmıştı bir bukleyi alnının kenarından serbest bırakarak.

Evinin içi de oldukça hoştu. Solda bir şömine ve şöminenin karşısında konforlu bir kanepe, sallanan bir sandalye ve pofuduk yastıklarla dolu bir koltuk vardı. Kahverengi ahşaptan duvarlar içeriyi sıcak tutuyordu. Duvarlarda çeşitli manzara tabloları vardı.

Biri hariç.

Bir tanesinde güzeller güzeli koyu renk saçları usulca dalgalanan hüzünlü bir genç kız vardı. Genç kız bulunduğu tablodaki dolunaya bakıyordu ışığı yüzüne vururken. Hermione bunun kim olduğunu anlamakta gecikmedi... Helena. Ama aklını kurcalayan bir şey daha vardı. Helena'yı ilk defa canlı haliyle görmüştü, yani Gri Leydi isminin takıldığı hayalet olmadan önceki haliyle. Hayaletler daime soluk renklerde geri dönerlerdi. Ancak bu renkli tabloda, genç merhumenin çehresindeki bir şey Hermione'ye birini hatırlatıyordu. Ne var ki kim olduğunu çıkaramadı.

Evin sağ tarafındaysa tüm duvar kütüphaneye dönüştürülmüştü yerden tavana dek. Hatta iki katı ayıran zemine bir delik açılmış ve birinci katta ikinci kata açılan merdiven ile üst katın duvarına da belli ki kütüphanenin devamı yapılmıştı. Ravenclaw binasının özelliklerini düşününce hiç de şaşırtıcı değildi.

Tom ve Hermione'nin şöminenin karşısındaki koltuğa oturmasıyla Rowena asasını salladı ve önce bir sehpa ardından da uçan bir çay takımı önlerine yerleşti. Çaydanlık havada süzülerek kendi kendine üç bardak çay doldurdu. Rowena çayını sade ve bol demli içerken Tom da onun gibi aldı çayını. Hermione ise biraz süt ve şeker katıp dikkatini tecrübeli cadıya yöneltti. 

"Bu diademin kayıp olmasını tercih ederdim." dedi hüzünlü bir edayla. Az önce karşılaştıkları katı kişiliğin yumuşak karnına denk gelmişlerdi.

"Bunu nasıl buldunuz?"

"Bulduğumuz yer-" diye başlayacak oldu Tom ama Ravenclaw onun sözünü kibarca kesti, "Hayır yerini bilmek istemiyorum. Bana nasıl bulduğunuzu anlatın."

Ve böylece Gri Leydi'den öğrendiklerini anlattılar 1000 yıl detayını vermeden.

Rowena onları dinlerken yavaş yavaş başını salladı. "Ve şimdi bana onu getirdiniz. Kızımın son hatırasını. Benden ne istiyorsunuz? Bir şey istediğiniz açık."

Hermione evladını kaybetmiş bir anneden kızının son hatırasını kullanarak bir şey isteyecek olmaktan mahçup olmuştu. Ancak Rowena'nın tavırları kendisine asla acınmasını istemeyen birininki gibiydi. Hermione, Tom'un lafa girmeyerek sözü kendisine bıraktığını fark etti ve hafifçe boğazını temizledi. İşte bu noktada işe yaracak olan şey dürüstlüktü, çünkü Ravenclaw'un kartal misali gözleri yalanı görebilir hatta kokusunu bile alabilirdi. "Profesör Gryffindor'un bahçesinden büyülü aslanağzı çiçeğine ihtiyacımız var. Ancak tek şartı Profesör Slytherin'in onu kalesine çaya davet etmesi. Ve... Uzun zamandır araları bozuk olduğu için sizden başka umudumuz yok."

Hermione ellerini önünde birleştirdi ve tepkisini görmek için Rowena'nın gözlerinin içine baktı. Rowena'nın sert bakışları yumuşadı, hafifçe başını salladı ve ilk kez kadının dudakları gevşeyerek yerini acı bir gülümsemeye bıraktı.

"Ah Godric... Asla değişmemişsin. Godric belli ki bir buluşma istiyor."

"Öhöm, nasıl yani Profesör?" diye hafifçe öksürerek ilk kez söze girdi, Tom.

Tomione - Işıltı ve İhtirasWhere stories live. Discover now