48. Bölüm: Adı Anılmayanlar

2.7K 265 125
                                    

İyi okumalar!
* * * * * * * * * * *
Pazar akşam saatlerinde, Tom Hogwarts'a geri dönmeden hemen önce Beyaz Wyvern'den kalkıp Çatlak Kazan'a doğru yol alıyorlardı. Birkaç ay sonra gerekli hazırlıkları yapıp Tom da sömestr tatiline girdiğinde artık bu zamanı tamamen terk edeceklerdi.

Çatlak Kazan'ın içerisindeki geçitten Londra'ya çıkacaklardı çünkü Hermione'nin uğraması gereken birkaç tane de Muggle kitapçısı vardı. Tom ise Hogsmeade'e cisimlenecekti.

İçeri adımladıklarında barmen Tom gülümseyerek onlara selam verdi. İçerisi pazar akşamı olmasına rağmen tıklım tıklımdı.

"Tom!" diye seslendi barmen olan kel ve kamburlu Tom, gür saçlı ve dik duruşlu Riddle'a. Adları aynı olmasına karşın iki adam ancak bu kadar zıt olabilirlerdi. Hermione ve Riddle barın kenarına yaklaşırken barmen olan Tom'un hafiften ciddi bir ifade yerleşmişti suratına.

"Arkadaşınız Miss Smith'i arayan bazı bakanlık görevlileri geldi bugün. Bana onun resmini gösterip buraya sık gelip gelmediğini sordular. Açıkçası pek tekin görünmüyorlardı ne kadar Bakanlık görevlisi olsalar da. Ben de hiçbir şey bilmediğimi söyledim." dedi bir çırpıda. "Lacivert pelerinlilerdi..." diye ekledi.

Anı Anılmayanlar. Esrar Dairesi çalışanları.

"Şimdi gittiler. Ancak burası bu kadar kalabalıkken birilerini sorgulamak için tekrar geleceklerine eminim...onlar tekinsiz adamlar, genç hanım." dedi ve sonra Tom'a döndü, "Kendinize dikkat edin."

Tom şaşkınlıkla önce yaşlı büyücüye sonra Hermione'ye baktı ve başını sallayarak teşekkür etti. Ardından birlikte Londra'ya çıkmak yerine aceleyle Tom'un Diagon Yolu'ndaki dairesine gittiler. Tom asasını kapıya tutup hızlıca bir efsun mırıldandı. Alohomora ile açılmayacak türden büyüler yaptıktan sonra ceketini sandalyeye atıp derin bir nefes aldı. "Adı anılmayanlar..."

Hermione elini alnına koydu. "Esrar dairesi çalışanları beni arıyor...Sence...sence öğrenmiş olabilirler mi?"

Tom sıkıntıyla ellerini saçlarının arasından geçirip pencerenin pervazına gitti dışarıyı izlemek için. Masanın üzerinden bir sigara alıp yaktı el çabukluğuyla. Kısa bir sessizlikten sonra yanıtladı. "Büyük ihtimalle öyle."

Hermione göğsüne bir ağırlık gibi çöken sıkıntıyla kollarını kavuşturdu.

"Şimdi ne yapacağız?" diye sordu. Ama aslında bunu daha çok kendine soruyordu.

"Planı erkene çekmeliyiz." dedi Tom sigarasından derin bir nefes çekerken. Yüzü soluklaşmış, çehresi ciddileşmişti. Gözlerine gölgeler düşmüştü yine.

"Hepzibah'ın evine gidip toparlan. Birinin seni orada araması an meselesi olmalı. Ben de Adı Anılmayanların peşine düşeceğim. Hepzibah'ın hafızasına Amerika'ya döneceğine dair bir açıklama yerleştir. Böylece ne olacağını düşünmemize de gerek kalmaz."

Hermione telaşla başını salladı.

"İşin biter bitmez buraya cisimlen. Beş yadigarı da toplamış olmamız ve Adı Anılmayanların zamanlaması tesadüf olamaz. Kendine dikkat et." dedi ciddi ses tonuyla. Hermione onu uzun zamandır bu kadar karanlık ve düşünceli görmemişti. Zihninden nelerin geçtiğini merak etti. Fakat Tom bir anda ona döndü ve yanına gelerek elini öptü ve mavi gözleriyle onun gözlerinin içine baktı. "Seni kaybetmek istemiyorum. En kısa zamanda geri gel. Ben adamların nerede olduğunu araştırmaya gidiyorum."

Ardından sandalyenin üzerine bıraktığı pelerinini omuzlarına atıp asasını düelloya hazır bir posizyonda elinde tutarak.

"Kaç kişi olduklarını bilmiyoruz."

Tomione - Işıltı ve İhtirasOù les histoires vivent. Découvrez maintenant