33. Bölüm: Zebani Ateşi

3.8K 436 346
                                    

Hermione nefesi kesilirken geriye doğru bir adım attı istemsizce. Yanındaki Tom'un elinin seğirdiğini hissetti. Beti benzi atmış biçimde zayıf bir sesle sordu, 

"Nasıl?" 

 Hayalet ise güldü.

"Ben bir Muggle leydiyle evlendim.  Evlatlarımızın da Hogwarts'a gidip büyücü olmaktan daha önemli işleri vardı. Başka ülkelerin asilzadeleriyle evlenerek barışı sağlamak gibi, savaşlara komutanlık etmek gibi. Böylece yüce Merlin'in soyu bir süre sonra kendi mirasını unuttu...Ta ki sana kadar."

"Bu nasıl olur? Ailemdeki tek cadı benim?!"

" Bazen sihir uykuya daldığında uzun süre asla uyanmaz. Doğru kişiyi arar durur. Ve sen genç torunum, çok büyük potansiyellere sahip olarak doğdun. İşte kanındaki sihir o vakit uyandı. Nesillerdir ailendeki ilk cadı sen oldun. Büyüyle arandaki bağ o kadar kuvvetli ki yanındaki Slytherin oğlanının eşin olmasına şaşırmadım. Şimdi de doğru zamanda doğru yerdeki kişi olmayı başardın. "

Eş mi, demişti?  Peki  Doğru zamanda doğru yer ile ne demek istiyor, diye düşündü. Çünkü Hermione bilakis çok yanlış bir zamana gelmişti kaza sonucu. Ama ya bu kaza aslında kaderin ördüğü ağlardan birinin sonucuysa? 

Hermione nefesini tutmuş halde ne diyeceğini bilemezken hayalet birden yükseldi ve lahdin üzerine uçtu. "ŞİMDİ!" dedi kollarını havaya kaldırarak Aydınlık büyülerde olduğu kadar Karanlık Sanatlarda da sınanma vaktin geldi! Patronus, yapılabilecek en kuvvetli aydınlık büyüdür. Ancak Merlin'in ve Morgana'nın mirasını hak etmek istiyorsan karanlığı da kucaklaman gerek! Senden istediğim şey...." dedi gürleyen bir sesle, sonra Tom'u gösterdi. "Eşini öldürmen."

* * * * * *  * * * * *  * * * * * * 

"Ne istediğinin farkında mısın?!"

"Pekala farkındayım. Buraya kadar geldin. Ama varisim de olsan pelerinin gücünü hak edecek kararlılığa sahip olup olmadığını görmeliyim."

"Bunu yapmayacağım!"

"O zaman ikiniz de ölürsünüz!" dedi hayalet hiddetli bir şekilde gürleyerek.

Hermione elleriyle yüzünü kapattı, buraya kadar gelmişken şimdi yaşadıkları...Ama sonra kararlılıkla ayağa kalktı, "O halde ikimizi de öldürürsün!" deyip asasını kaldırdı. "Ama mücadele etmeden ölmeyeceğim!"

Mordred'ın hayaleti şüpheci bir ifadeyle gözlerini kıstı ve ona baktı. Bu esnada Tom geldi arkasından "Bekle!" Hermione'yi kendine çevirdi. "Hermione...buraya kadar geldik. Şimdi vazgeçemeyiz. Çok kadim efsunlarla çevrili burası...hissediyor olmalısın." 

Gerçekten de Hermione gözlerini kapattığında içinde bulunduğu kadim tapınağın ve kanındaki sihrin zonkladığını hissedebiliyordu sanki tekrar enerjiye dönüşmek istercesine. Sonra gözlerini açtı, "Bizden ne istediğinin farkında mısın Tom? Seni kaybedemem..." 

"Beni kaybetmeyeceksin.." diye fısıldadı ona yaklaşıp. Sonra sıkıca sarıldı. Ardından onun elini tutup içine soğuk bir metal parçası bıraktı. Hermione metalin soğukluğu bedenine yayılırken gözlerinden akan sıcak yaşlar eşliğinde buğulanmış bakışlarını avucuna çevirdi. Gördüğü şey...Peverell yüzüğüydü. Tom'un ruhunun ikinci parçasının içinde olduğu yüzük. Riddle'ın ve Voldemort'un ortak sahip olduğu az şeyden biri olan yegane Hortkuluk. 

"Bunu yok et. Böyle karanlık bir nesneyi yok etmek için yine karanlık bir büyü uygulaman gerek. Ruhumun esaretini engelle."

"Tom...bunu benden nasıl istersin?"

Tomione - Işıltı ve İhtirasWhere stories live. Discover now