Epilog 1.2

2.9K 286 205
                                    

Salazar Slytherin.

Kel bir baş, Dumbledore'a taş çıkaran uzun beyaz bir sakal, ancak Dumbledore'un aksine müşfiklikten alabildiğine uzak yemyeşil gözler. Biçimli bir yüz, yaşlılığını belli eden kırışıklıklar... Ancak çevresine yaydığı enerji oldukça dinamikti. Keza bakışları da öyle. Havada bir yay çiezerek hedefine ulaşan oklar misali döndü Slytherin'in yeşil bakışları onlara. Ellerini göğsünde birleştirirken parmağındaki yüzükler birbirine değerek çınladı.

"Bay Riddle ve...?"

"Granger efendim."

Slytherin bakışlarını Tom'un suratından Hermione'nin yüzüne çevirdi. "Sizler safkan mısınız ha?" dedi ince uzun bir örümceksi parmaklarından birini onlara doğru uzatarak. Hermione kaşlarını çattı. Ona okkalı bir yanıt vermek üzere ağzını açıyordu ki Salazar sözlerine devam etti, "Ya da durun...sanırım bilmek istemiyorum. Artık bu işler beni yormaya başladı. Zaten son öğrencilerim de sizler olacaksanız pek bir manası yok. Ama..." dedi ve gözleri yine Tom'u buldu, "Sen çok tanıdıksın... Caldwellerin soyundan mısın? Ya da Yorklar? Hımm... Vladislav? Soy ismin tanıdık değil...Riddle ailesi de neredenin büyücülerinden? "

Tom'un yutkunduğunu gördü. Hassas nokta.

Ne var ki genç adamın yanıtı gecikmedi. Gözlerinde bir şey parladı.

"Efendim... Riddle sadece bir takma ad. Bana ait bile sayılmaz. Ben uzak bir diyardaki İngiliz Marvolo'lardanım. Tom Marvolo."

Hermione nefesini tuttu. İşte yaşadıkları bir dönemeçti. Tom'un müdür listesinde adının ve soyadının sadece Kont Tom Marvolo yazması ve Riddle'ın olmaması. Riddle'ın yok oluşunun sırrı çözülmüştü. Peki Kontluğun? Her neyse, dedi içinden. Bu ayrıntıları sonra düşünürdü.

"Hım..."

Slytherin başka hiçbir şey sormadı. "Şimdi işlerim var. Akşam yemeğinde yarından itibaren başlayacak süreci detaylı konuşuruz." Ardından yüzüklü işaret parmağını havafa salladı, "Archibald!"

Puf! sesiyle bir ev cini belirdi saniyesinde. "Onları odalarına götür."

* * * * * * * *

Archibald ismindeki ev cini onları dev taş kaledeki odalarına götürürken aslında burayı nasıl da Hogwarts'a benzetmeye çalıştığını fark etti, Hermione. Muhtemelen gururundan terk ettiği biricik eserini hatta yuvasını o da özlüyordu ancak geri dönmeyecek kadar da gururluydu. Hermione bunu düşünürken acaba Godric Gryffindor'u görüp göremeyeceklerini merak etti.

Mermerlerden oyulmuş merdivenlerden iki kat yukarı çıktıktan sonra koyu yeşil halıyı takip ederek yan yana iki tahta kapıya ulaştılar. Ardından Archibald onlara döndü, "Yemek saati gün batımı ile birlikte olacak! Güneş battığında en alt kattaki yemek salonunda olun. Sakın geç kalmayın!" diye ciyakladı ve yok oldu. Bu bir kuraldan ziyade dostane bir uyarı gibiydi. Hermione Archibald'ın bu önerisine kesinlikle uyacaktı çünkü Slytherin hakkındaki korkunç söylentileri zaten büyücülük dünyasına adım attığından beri duymuştu. Gerçi şimdi adam yaşlanmıştı ve belli ki safkanlığa kafayı fazla takmayı bırakmıştı.

"İki ayrı oda mı?" diye söylendi Tom.

"Ona nişanlı veya evli olduğumuzu söylemeliydin."

"Benim hatam." diye homurdandıktan sonra Hermione'nin odasına girip eşyaları yerleştirmesine yardım etti.

"Sence bize ne tür şeyler öğretecek?"

Tom düşünceli bir biçimde kıstı mavi gözlerini. Bu bakışları Salazar'ı o kadar çok andırıyordu ki... "Bence bize Hogwarts'taki dersler gibi her temel konudan işler verecek."

Tomione - Işıltı ve İhtirasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin